Herkesin düşündüğü biri vardır gecenin bu saatlerinde;
Belki ellerinden kaybettiği, kokusuna hasret kalacağı , yüzünü ömür boyu unutamayacağı veya bunları hiç bilmediği annesi,
Belki hiç sarilamadiği doya doya, kapıdan gelince özlediğini söyleyerek boynuna atlayamadıği, sesi titrediğinden seni seviyorum bile diyemediği babası,
Belki de kilometrelerce uzaktayken ancak fotoğraflarıyla avunarak en yakınında hissedebildiği, yanındayken ise uzaktan izleyerek yetindiği sevdiği,
Ölen hayallerini, uyanamayacağını bildiği halde yaşatmaya çalışandır uyanık olan bu saatlerde.
Birnevi ölüden medet umandır.
Ve yazmak belki de bir duadır
Dağınık, kırık satırlarla anlatarak tamamlamaya çalışmaktır içindeki yarım kalanları.
Tam da bu saatlerde, kalem kağıtla başbaşa, aklında dağınık cümlelerle savaşırken, acıyı iliklerine kadar hissederken anlarsın yalnız kaldığını.
İçindeki kasvetli ,keskin fırtınanın seslerini , yüzündeki gülümsemenin sakin sessizliğiyle örtmeye başladığın, düşündüğünü düşlemeyi başardığın, vakitlerdir; gecenin bu saatleri...