10.Bölüm

75 7 0
                                    

"Çağatay gece saldırıya uğramış ama saldıran kişi öldüremeden kaçmış, Hazar olduğunu düşünüyorlar." dedi Emre.



"Oraya gelemem, ailesi çocuklarının benim yüzümden orada olduğunu düşünüyorlar. Gelim de kafamda saç kalmasın dimi?" dedim. Haklıydım, ben suçlu olmasam bile ailesinin benim suçlu olduğumu düşünmeleri için çok sebep vardı.



"O zaman Hazar'ın yanına gidiyorsun." dedi. Ahh ciddi olamaz dimi diye düşünüyordum ki tekrar Emrenin sesi duyuldu telefondan.



"Çok ciddi olduğumdan emin olabilirsin." dedi. Herkes beni ne kadar iyi tanıyordu öyle? Her neyse diye düşünüp konuşmaya başladım.



"Tamam giyinip çıkıyorum." dedim.



Telefonu kapattıktan sonra hemen dolabımın karşısına geçtim. Aceleyle altıma siyah dar bir kot üstüme de siyah bir tişört giyip saçlarımı taradım çünkü ben gece yatağımda at koşturuyorum bu saçın başka açıklaması olamaz tabi birde yatarken makyajımı silmediğim için suratım adeta bir Marylin Manson'a dönüşmüş. Hızlıca makyajı silip şişen gözlerimin etrafına kapatıcı sürdüm ve ceketimi alıp dışarı çıktım. Taksi çağırmayı unuttuğum aklıma gelmişti tam o anda. Sokağın ortasında



"Harika gerizekalılığımı yine kanıtladım, o piç yüzünden akıl mı kaldı." diye söyleniyordum tabi biraz yüksek sesli söylenmiş olabilirim çünkü kafamı kaldırınca teyzelerin ayıplayan bakışlarıyla karşılaştım. Hemen telefondan taksi durağının numarasını bulup bir taksi çağırdım. Zaten sinirden kudurmak üzereydim birde beklemekten hoşlanmazken başıma bu çıkmıştı.



Beklerken biraz müzik dinledim rahatlamak için ama ratgele dinlediğim şarkıların hepsi bana iyice gaz veriyordu Hazar eğer böyle bir şey yaptıysa onu öldürecektim.



Taksi gelince bir oh çektim ve takisye binip karakolun adresini verdim. Henüz beş dakika geçmişken bana asırlar geçmiş gibi geliyordu. Yeni uyanan bir insana bu eziyet çektirilir mi he hangi dine kitaba sığar bu he he he? Ben kendi kendime saçmalamaya devam ederken taksici geldik dedi parayı uzattım, yine kazık yemiştim dolmuşla gelsem 1,5 tl ye işi kapatırdım ter kokusu çekmek o kadar da problem değildi. Taksiye verdiğim paranın acısıyla birlikte kapıdan içeri girdim ve geçen defa sorgulandığımız odaya doğru ilerleyip odanın önünde yere çökùp beklemeye başladım.



Kaç dakika veya saatin geçtiğinin farkında değildim. Sadece oturup karşıdaki duvarı izledim. Bir yandan da düşünüyordum, aylık dergilerimden birisi çıkmıştı ve ben onun parasını taksiye harcamıştım o Hazar öküzü bunu ödeyecekti. Birdeen aklıma önceki gece yaptığım aptallık geldi o an kendi kendimi utançtan kıpkırmızı hale getirdiğime emindim. Ben utanmazdım, kızarmazdım neden böyle olduğumu anlayamıyordum ama o an aklımdan çıkmıyordu biraz bulanık gibiydi ama hatırlıyordum. Nasıl unutabilirdim ki? Malın teki olduğumu biliyordum başkalarının söylemesine izin vermesem de öyleydim ama böyle bir şeyi bir mal bile yapmazdı. Sümük kadar beynim yoktu. Ben kendime sövmeye devam ederken kapı açıldı ve uykusuz olduğu belli olan ama rahatlığından, umursamazlığından ve yakışıklılığından ödün vermeyen Hazar polislerle ve avukatıyla birlikte odadan çıktı. Beni görünce bütün piçliğiyle sırıttı.



"Sevgilim, sen ne zaman geldin?" dedi ve dudağıma kısa bir öpücük bıraktı sinirlenmiştim ve şaşırmıştım bu yüzden cevap verememiştim yalnız kaldığımızda görüşecektik.



"Bilmiyorum 'SEVGİLİM' bir süredir burdayım" dedim gergin bir gülümseme vardı yüzümde. Polisler bizi yalnız bırakınca



"Yine ne bok yedin gerizekalı." dedim.



"Öncelikle benimle düzgün komuşman konusunda seni uyarmıştım ve benim yaptığımı da nerden çıkarttın." dedi.



"Başka kim olabilir ki?" dedim.



"Öncelikle ben işimi yarım bırakmam, eğer ben yapmış olsaydım şuan hastanenin daha alt katlarında yani anlamadıysan daha açık söyleyeyim 'morgda' olurdu. İkinci olarak o çocuğu ne kadar tanıyorsun da böyle konuşabiliyorsun? Onun benden başka binlerce düşmanı var ve böyle bir fırsat kolluyorlardı." dedi. Haklıydı onu tanımıyordum ve gerçekten binlerce düşmanı olabilecek bir çocuktu.



"Hee bide unutmadan kafana her estiğinde beni öpebileceğini sana kim söyledi hee!!" dedim.



"Sevgilim değil misin?" dedi.



"Çakma sevgili" diye unu düzelttim.



"Çakma makma 2 hafta boyunca sevgilim olacaksın. Aslına bakarsan en uzun ilişkim bu olacak galiba 'ÇAKMA' da olsa ." En uzun ilişki mi ? Dalga mı geçiyordu bu ? En uzun 2 hafta ne demek ya. Bu ne kadar piç olduğunu kanıtlıyordu heralde. Gerçi Emre ve Mertin de ondan aşağı kalır yanı yok. Ama onlar değil Hazar önemli olan. Sonuçta onla sevgili olacaktım. Mantık biraz gençler.



"Off tamam uzatma ne olacak şimdi bıraktılar mı seni ?"



"Şu an ellerinde bir kanıt olmadığı için birşey yapamadılar ondan serbestim tabi gözetim hala devam ediyor."



"Sahi seni takip eden polise sorsalarmış sonuçta nerede olduğunu ve ne yaptığını kontrol etmiyor mu o adam ?"



"Evet aynen öyle ama o sırada bizim salak göbekli polisimiz camış gibi uyumakla meşgulmüş."



"Tabi vermiyolar ki şöyle kaslı maslı yakışıklı bir ajan. Bak bakalım o zaman olay molay kalıyor mu " Ne kadar çok ikileme kullandım öyle ya .



"Boş yapma Ceylin hadi gidelim şu gudubet yerden."



"Aman ben çok meraklıyım sanki bu kasıntı yere. Senden önce ben çıkarım hıh."



"Çocuk gibisin."



"Öyleyim sanane sanki sen ergen değilsin trip atmıyorsun."



"Atmıyorum."



"Tamam belki trip atmıyosun ama ergensin kabul et."



"Aslına bakarsan 4 ay sonra ergenlikten de çıkmış olacağım. Ama davranışlarıma bakılırsan çoktan ergenlikten çıktığım konusunda hemfikiriz öyle değil mi ?" dedi alaycı bir şekilde.



"Sanada laf sokulmuyo be !" dedim bozulmuş bir şekilde. Yarım ağız gülüp önden önden yürümeye başladı. Artis ne olucak.


Arkasından bakarken kuduruyordum resmen. Sinirimi bir yerden çıkarmam lazımdı bende en kolay yol olan ayaklarımı yere vurmakta buldum çözümü. Gerizekalı gibi yerimde tepinirken ne olduğunu anlamadan kendimi yerde buldum. Noluyo lan ? Ayağım falan kaydı herhalde diye düşünürken içimden sövmeyi de unutmuyordum.



Kafamı kaldırdığımda bana şaşkın şaşkın bakan bir Tuğberkle karşılaştım. Bu çocuk gün geçtikçe daha mı yakışıklı oluyordu yoksa bana mı öyle geliyordu ?



"Tuğberk sen ne arıyorsun burada ?" Sorduğum soruyla ne yapacağını bilemedi. Sanki birşeyler saklıyormuş gibi geldi.



"Hiç hiç birşey yapmıyorum babam bir evrak lazım demişti izin mi neymiş onu almaya geldim."



"Hmmm tamam."



"Sen ne yapıyorsun burda peki ?"



"Sen olanları bilmiyor musun ?"



"Ne olayı ?" Hazar cevap vermeme fırsat vermeden lafa atladı.



"Bir olay değil. Geçenki kavgayı görenler şikayette bulunmuşta o yani önemli bir durum değil."


Neden hesap verir gibi anlatıyordu bu çocuk olayları ? Bunlar aralarında bakışa dursun. Bir dakika bunlar bakışıyor mu ? Neler dönüyordu böyle ? Tuğberk tehlikeli bir biçimde Hazara bakıyordu. Kimse bana birşey anlatmazsa böyle mal mal bakarım ancak !! Hazar rahatsız olmuştu biraz.



"Her neyse acelem var ama tekrar görüşürüz değil mi Ceylin ?"



"Tabiki ."



"Hadi gidelim sevgilim." Hazar ne demişti hemde Tuğberkin yanında ?



"Sevgilim mi ?" Diye sordu Tuğberk Hazara bakmayıp direk bana doğru konuşarak.



"Evet sevgilim. Haberin yoktu sanırım biz Ceylinle çıkıyoruz " dedi Hazar meydan okurcasına.



"Öyle mi ? Benim haberim yoktu. Bakalım bu sefer kaç gün sürücek Hazar tahmini bir rakam var mı aklında ?" Hazar bu sözler üzerine baya gerilmişti.



"Hadi Ceylin gidelim artık." Neler dönüyordu böyle ? Benim bildiğim Hazar bu lafları cevapsız bırakmazdı ama hadi hayırlısı.


Tuğberk suratıma doğru eğilip nefesini yüzüme vererek konuşmaya başladı.


"Arayı fazla açmayalım en kısa zamanda sana geçen seferkinden daha güzel bir kahvaltı ısmarlamak istiyorum istersen akşam yemeğine de gidebiliriz. Bu SEVGİLİCİLİK olayının aramıza girmesini istemem " diyip yanağıma küçük bir buse kondurdu.


Allahhhhh cennette miyim ne oluyo la mal gibi kaldım konuşamıyorum. Sonunda benden uzaklaşımca Tuğberkin etkisinden ancak çıkabilmiştim. Hafifçe tebessüm ederek onu onayladım. Tuğberk Hazara anlayamadığım bir bakış daha atıp arkasını döndü ve karakola girdi. Bizde bir taksi çağııtıp bindik.



Yol boyunce Hazar tek kelime dahi etmedi. Neden bu kadar sessiz olduğunu anlayamamıştım. İlk benim evimin önüne geldiğimiz zaman Hazarda benimle beraber indi. Beni önüne çekip konuşmaya başladı.



"O çocuktan uzak dur Ceylin ." Bunu çok ciddi bir şekilde söylemişti.



"Neden böyle bişey yapayım ?"



"Ceylin ben ciddiyim bu iş inat meselesi falan değil o çocuktan uzak dur dedim !"



"Bende sana neden dedim !" ikimizde bağırarak konuşuyorduk artık.



"Bak o çocuk tehlikeli tamam mı uzak durman lazım !"


"Sen çok mu güvenlisin !" Ahh ne demiştim ben ? Söylediğim şey onu bozguna uğratmış gibiydi. Yumruklarını sıkmış sinirli sinirli bakıyordu.



"Ne bok yersen tamam mı götün sıkışınca sakın bana gelme ama. 2 hafta sonra seni koruyabilecek kimse kalmayacak o zaman napıcaksın bakalım ?!!"



"Sen yoksan Emreyle Mert var "


"Hah Emreyle Mertmiş sence Emre onlarla uğraşabilecek güçte olsa beni çağırır mıydı ki Aras diğerlerinin yanında hiçbirşey !"



"Ama...."



"Ben söyleyeceğimi söyledim sonrası sana kalmış dediğim gibi 2 hafta sonra özgürsün ne bok yersen ye !" diyip hızla uzaklaştı evin önünden.



Benim bilmediğim neler dönüyordu öyle ? Ve en önemlisi Tuğberk kimdi ve neden Hazar ondan uzak durmam gerektiğini bu kadar bastırarak söylemişti ?





OLAYLAR KARIŞIYOR GENCOLAR -BROSSS

Baba naber yaaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin