2-)İniş

131 36 0
                                    

Aşağı düşüyorlardı. Ancak bir tuhaflık vardı. Çünkü hızlı bir şekilde düşmek yerine yarasaların kanat çırpışlarından dolayı bir oyana bir bu yana savruluyorlardı. Düşüyor olabilirlerdi ama çok yavaşlardı. Tim soluk soluğa etrafına bakıyordu nefes alamıyordu. Panik atak geçiriyordu! Yarasalardan çok ama çok korkardı ve şimdi yüzlercesinin içinde onlara çarpıp durarak aşağı düşüyorlardı. Tim gücünü topladı ve

-Mahvolduk aşağı hayatta insek bile geri nasıl yukarı çıkacağız? Dedi.

Michael ise oldukça rahattı ve yüzünden heyecanlı ve mutlu olduğu okunabiliyordu. Biraz düşündükten sonra

- Sürekli olumsuz yönden bakıyorsun dostum. Tamam bende korkmuyor değilim ama daha önce hiç kimsenin görmediği şeyler göreceğiz

Tim çok öfkelendi. Michael bazen tam bir ukala oluyordu ve bu oldukça sinir bozucuydu. Tim ne zamandır aşağı düştüklerinin farkında değildi 30 belki 45 dakika? Tam sonsuza kadar düşebileckeri aklına gelmişti ki yeri gördü. Hayatında hiç bu kadar mutlu olmamıştı. Bir anda bütün öfkesi gitti ve içinden yere ulaşınca toprağı öpesi geldi. Yere ulaştılar. Etraf çok karanlıktı. Bir süre sessizce dümdüz ilerlediler. Taa ki Tim in omzuna kemiksi bir el dokunana kadar. Tim ilk başta Michael'in kolu olduğu sandı ancak ona "Dostum şaka yapmanın sırası degil !" diyene kadar. Michael hızlıca cevap verdi "Dostum bende tam sana aynı şeyi sormak üzereydim, Ama bu sen değilsen ve senin omzuna dokunanda ben değilsem, OMUZLARIMIZA DOKUNAN KİM?" Tim'in içini bir anda yoğun bir korku sardı ama kısa bir süre sonra bir meşale yandı ve işte o zaman Tim tam anlamıyla dehşete kapıldı karşısında bir topluluk halinde kocaman uğur ile hamam böceğinin karışımı vardı. Simsiyah kanatları uzun ve şişman cüssesi ile karşılarında iki ayak üstünde duruyordu. Tim korktu ve

-Siz kimsiniz bizden ne istiyorsunuz?
Yoksa nesininiz mi demeliydi? Gerçekten çok korkuyordu ve konuşurken nasıl sesini titretmeden konuşabildiğini anlayamamıştı. Öte yandan Michael düşerken çok heyecanlı olmasına rağmen ondan çok korkuyor gibiydi ve eli ayağı şiddetli bir şekilde titriyordu ve titremesi dışında hareket edemiyordu. Az önce inerken heyecanlı ve mutlu olan çocuk bir anda tam zıddına dönüşmüştü. Bir süre sonra yaratık konuşmaya başladı;

-Size zarar vermeyeceğiz. Bizi takip edin.
Sesi konuşmadan çok tıslamaya benziyordu. Ki bu da ortama daha kaotik ve korkunç bir hava veriyordu. Tim

-İsminiz ne veya size burada ne deniyor? Dedi.

-Benim ismim Flin. Burada bize kısaca Hızböcekleri denir.

Hızböcekleri,  bu isim Tim'e bir filmden fırlamış gibi geldi. Ancak kafasını dağıttı ve pür dikkat Flin'i takip etmeye devam etti. Bir süre geniş deliklerde yürümeye devam ettiler taa ki böcek:

-Buradan sonra diğer yaratıkların dikkatini çekmemek için üstümüze bineceksiniz sizi hızlıca türünüzün yaşadığı Barleon'a götüreceğiz. Tim böceklerin neden onlara yardım ettiğini bilmiyordu ancak buna bir itirazı yoktu. Olabildiğince sakin bir şekilde Flin in üstüne bindi. Michael de yanındaki başka bir böceğe bindi ancak o hala çok korkuyor gibi görünüyordu. Böcek onların tamamen yerleşmelerini bekledi ve hızla ileri doğru koşmaya başladı. Onları karşıladıkları zamana karşın bu sefer iki ayak üzerinde değil dört ayak üzerinde koşuyorlardı. Çok karmaşık yerlere girdiler yaklaşık 45 tane farklı tünel ve dönüşlerden ve 50 dakikalık bir yolculuktan sonra büyük bir kapı ve yüzlerce meşale görmeye başladılar. Tim çok heyecanlandı. Burada insanlar yaşıyordu! Flin "Size sizin türünüzden insanlar getirdim. Bunları size uygun bir fiyata vermek istiyoruz." Tim en başından beri böceklerin onlara karşılıksız hiçbir şey yapmayacaklarını tahmin edebiliyordu ve şuan bir köle gibi pazarlanıyorlardı. Kapı açıldı ve askerlerin yanından gümüş saçlı çimen yeşili gözleri bembeyaz teni olan 17 yaşlarında bir kral veya komutan gibi bir insan böceklere yaklaştı ve

Yerüstlü (Askıda)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin