12-)Saldırı

54 14 0
                                    

Öncelikle bölüme başlamadan önce birkaç şey söylemek istiyorum. Aslında daha çok bilgi vereceğim. Bazı bölümlerde Tim'in dışında diğer karakterlerin gözünden de anlatılacaktır. Bölüm başlarında kimin gözünden anlatılacağı yazacaktır.
Keyifli okumalar dilerim. Verdiğiniz desteklerden dolayı teşekkür ederim.

Michael'in gözünden:

Sabah olmuştu. Hiç değilse Yeraltında sabah. Burada güneş olmadığı için zamanı anlamak zordu. Zamanı anlamak için pusula gibi saatler kullanılıyordu. Tim bunlardan zerre anlamıyordu. Genellikle zamanı bilmeye ihtiyacı da olmuyordu zaten. Samuel onları ara verecekleri zaman ve uyuyacakları zaman durduruyordu. Ayağa kalktı. Tekrar yola koyulacaklardı. Çantasını aldı ve Samuel'in kampı toplayana kadar oyalanmalıydı. Bu yüzden oturdu ve toprakla oynamaya başladı. El hareketleri ve düşünceleri ile toprağı indirip kaldırıyor, Farklı şekiller oluşturuyordu. İlk başta bu özelliğinden korkuyordu ve onu insanlıktan uzaklaştırdığı hissine kapıldığı için kullanmıyordu fakat artık bunun artı yönlerinin farkına varmış, onu sık sık kullanıyor ve yavaşça ustalaşıyordu.  Hatta artık bu güç sayesinde eğlenmeye başlamıştı. Bu yolculuğa çıkmadan önce aldığı birkaç haftalık ders sayesinde kendisini korumayı ve yönlendirmeyi çözmüştü fakat hâlâ başarısız olduğu zamanlar oluyordu. Yönlendirmeyi deneyip yönlendiremediği zamanlar. Nadiren olsa da oluyordu. Samuel kampı toparlamıştı ve bağırmaya başlamıştı bile. Michael acele etmeden ayağa kalktı. Bu sırada Samuel konuşmaya başladı:

-Tim buraya gelecek. Buraya geldiğinde bizi göremeyince şaşıracak. Bu yüzden ona nereye gideceğimize dair bir mesaj ve harita bırakıyorum. Bundan sonra yalnızca 2 adet haritamız kalıyor. Bu haritalara dikkat etmeliyiz. Unutmayın bunlar bizim gözlerimiz gibi onlar olmadan göremeyiz.

Michael mırıldanmaya başladı "Heh bunu duymamıza ne gerek vardı ki. Saçma şey yüzünden zaman kaybediyoruz."   Samuel onu duymuş gibiydi. Oysaki çok kısık sesle konuşmuştu! Ona şimşek gibi bir bakış attı ve Michael yerin dibine girmiş gibi hissetti. Samuel konuşmaya başladı:

-Sen ne anlarsın ki Yerüstlü? Daha çocuktan farkın yok! Burada her durumda sizi bilgilendirmeliyim, görevimizin ne kadar ciddi olduğunu o aptal kafan anlayamadı galiba!

Michael bir anda yoğun bir sinir hissetti. Hızla Samuel'in üstüne yürüdü. Samuel'in durduğu toprağı hızla havaya kaldırıp indirdi. Bunun üstüne Samuel adeta havada asılı kaldı. Michael hızla Samuel havadayken bir kaya fırlattı ve Samuel'i duvara yapıştırdı. Michael'in korktuğu şey oluyor gibiydi. İnsanlıktan uzaklaşmıştı. Gözü dönmüştü. Etrafını duymuyor ve kulak asmıyordu. Gülümsemeye başlamıştı. O andan keyif alıyorum gibiydi. Samuel'in ayağa kalkmasını bekledi. Daha çok eğlenmek istiyor gibiydi. Acı çektirmek. Samuel ayağa kalkıp doğruldu ve kılıcını çekti. Gümüşümsü renge çalan kaşları çatılmıştı. Samuel ve Michael birbirini gerekirse öldürmeye hazırdı. Samuel Michael'in üzerine koşmaya başladı ve Michael'de bunun üzerine yerden sivri bir kaya çıkarmıştı. Tam çarpışacaklardı ki Calvin hızla araya fırladı Samuel'i ustaca bir hareketle yere yığdı,  ardından Michael'e döndü ve havadaki kayayı hızla parçaladı. Ardından Michael'i çelme takarak yere düşürdü. Sıçan bunları şimşek hızında  yapmıştı. Michael ne yaptığının farkına yere düştüğünde vardı. Samuel'i öldürecekti. Bu gücü bir daha kullanmamalıydı. Sadece sadece acil durumlarda kullanabilirdi. Etrafındakiler de onları durdurmak için harekete geçmeye başlamışlardı. Sadece ilk davranan Calvin'di. Calvin bağırarak konuşmaya başladı:

-Sakin kalmayı öğrenmelisiniz. Bu tarz aptalca şeylere ayıracak vaktimiz yok!

Samuel ve Michael ayağa kalktı. Michael Samuel'in yanına gitti ve konuşmaya başladı:

-Ben... Üzgünüm... Güç yüzünden oldu...

-Heh ikimizde de hata vardı. Çocuk değiliz özür dilemene gerek yok. Unuttum gitti.

Michael rahatladı. Böyle aptal birşey yüzünden kötü anlaşılmak istemiyordu. Kısa süre sonra Draba'lara bindiler. Michael Alastair'e Samuel'de kendi Draba'sına bindi. Havalandılar. Calvin ve Flin de koşmaya başladı. Alastair huzursuz görünüyordu ve konuşmaya başladı:

-Michael sence Tim ve Alyss iyi midir? Neden bu kadar geciktiler?

-İyi olmalılar. Tim sağlamdır,  kolay kolay pes etmez ve güçlüdür. Alyss ise tanıdığım kadarıyla çok hırslı ve güçlü. Onada birşey olacağını sanmıyorum.

-Eh haklı olabilirsin. Buna inanacağım.

Bir anda Flin ve Calvin'de bir hareketlilik gözüktü. Bir anda etraflarını Crane'ler sarmıştı. Michael sordu:

-Alastair, alev püskürtebilir misin?

-Malesef hayır daha 5 gün önce püskürttüm. Bu yüzden yapamam. En az iki hafta beklemeliyiz.

-Lanet olsun! O zaman eski usulle savaşacağız.

Hızla 15 Crane'e dalışa geçti. Samuel'de aynısını yapıyordu. Hızla dalışa geçtiler. Samuel kılıcını çıkardı. Michael'de toprağı hızla yerden kaldırdı yükseltisine getirdi ve ona kılıç şekli verdi. Hızla Crane'lara saldırdılar.  Samuel ve Michael hızlı bir hareketle iki Crane'in kafasını kopardılar. Calvin ve Flin de 3 Crane'in kellesini uçurmuştu. Hızla savaş sürüyordu. Michael toprağı yönlendirerek saldırıyor kafalar havada uçuşuyordu. Kendileri ve Crane'ler ağır yaralar alıyorlardı. Sonunda savaş İnsanların aleyhine döndü ve hızla Crane'leri öldürdüler. Geriye bir tane kalmıştı. Hep biraz geride kalmıştı ve diğerlerinin aksine pek saldırmamıştı. Michael onun üstüne doğru yürüdü. Crane korkudan titriyordu. Michael buna şaşırmıştı çünkü Crane'lerin böyle olduğunu düşünmüyordu. Onları hep düşünmeden öldüren saf kötüler olarak düşünmüştü. Kafasındaki düşüncelerden kurtuldu ve kayaya sivri bir şekil verdi. Crane konuşmaya başladı:

-Lütfen dur eniklerim ve bir ailem var! İsteyerek savaşa gelmedim. Kral tarafından zorlandım.

Michael buna kulak asmadı. Onlar kötüydü ve yok edilmeliydi. Tam kayayı saplayacaktı ki Tim Angel ile birlikte geldi. Tim hızla bağırmaya başladı:

-Dur sakın yapma!

Michael buna kulak asmadı tam kayayı saplayacaktı ki Tim kılıcını fırlattı ve kılıç kayayı kırarak geçti ve yere saplandı. Tim konuşmaya başladı:

-Eğer düşünmeden savunmasızları öldürürsek onlardan ne farkımız kalır?

Michael Tim'in yüzünde hep onda olduğunu düşündüğü çokbilmişliği görüyordu. Ya da belki de delirmeye başlıyordu. "Lanet olsun güç yüzünden!"  diye düşündü.

Yerüstlü (Askıda)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin