Öksürük sesi.
Duman kokusu.
Alevler.
Tek hatırladığım bunlardı, şuan nefes alabiliyordum. Yani, deniyordum.
Bilincim yeni yeni açılmaya başladığında etrafa bakabildim, birinin kucağındaydım.
"Kurtuldunuz, hastaneye gidiyoruz kendinizi yormayın." dediğinde annem ve babamın beni umursamayacak kadar meşgul olduklarını gördüm.
Lina'yı yanılmıyorsam itfaiyeci biri kucağında getirdiğinde hemen ona koştular.
Beni umursamadılar.
Her zaman olduğu gibi.
Bu gözlerimi kapama ve bir daha açmama isteğimi arttırırken Lina'ya doğru koşan Shawn ile bu isteğim daha da çoğaldı.
Beni umursayan kimse olmadığı gerçeği şuan daha da gün yüzündeydi.
*
Gözlerimi hastanenin iğrenç kokusu burnuma dolarken açtım. Yanımda bana endişeli gözlerle bakan bir Fairly duruyordu."Sonunda uyandın salak! Ne kadar korktum biliyor musun?" dediğinde gözlerimi kısıp doğrulmaya çalıştım. Olanları hatırlıyordum.
"Tek korkan sensin zaten." Dedim sessizce buruk bir gülüşle.
"Bir şey mi söyledin?" Dedi merakla, başımı hayır anlamında sallamak ile yetindim.
"Yangın mı çıkmış, neden olmuş?" dediğimde Fairly "Aşağıdan başlamış yangın ama tetikleyen ne bilinmiyor." Dedi.
Umrumda olduğu söylenemezdi.
"Annem ve babam?" Dedim alacağım yanıtı bildiğim halde. Belki de mazoşist olmuştum ve acı çekmekten zevk alıyordum, ha?
Gözlerini kaçırdı. "Lina'nın yanındalar." dedi.
Güldüm.
Baya güldüm.
Kahkaha attım.
Sahi, bu kadar mı umurlarında değildim?
"Lisha-" diye söze başlayacakken kapı açıldı.
Ackerley?
"İyi misin? Duyunca geldim, korkuttun." dedi telaşlı bir sesle.
Şaşırarak "İyiyim, teşekkür ederim." Dedim gülümseyerek.
Ardında kapınan kapı tekrar açıldı.
"Geçmiş olsun." diyen Shawn'ı görmeyi beklemiyordum ve bu nedense beni etkilemedi.
O kalbi iyi bir insandı ve kim olursa olsun insanlara değer verirdi.
Yani şu'Ay bana baktı kesin aşık!' diyen kızlardan olmadığım için pek etkilenmedim.
"Teşekkürler." Dedim düz bir ses ile.
Dudağını ısırıp tekrar konuştu "Şey-" diye başlayacakken yine kapı açıldı.
Yeter!
Doktor olduğu üstünde giydiği beyaz şeyden belli olan doktor "Hastamız kendini nasıl hissediyor?" diye neşeli bir ses ile odaya girdiğinde bok gibi demek istedim, cidden istedim ama içimde olan prenses izin vermedi.
"İyi. Ne zaman çıkabilirim?" dediğimde "Duman seni fazla etkilememiş bedenin dirençli ama yine de olası bir duruma karşı biraz daha burada tutacağız seni." dediğinde "Tamam." dedim umursamaz bir ses ile.
Doktor çıktığında ardından Shawn'da çıktı.
Şaşırdım mı?
Pek sayılmaz.
Fairly bana yaklaşıp"Telefonunu sürekli bildirim yağmuruna tutan biri var, bak istersen." Dedi.
Yangının ortasında telefonu nasıl çıkarmışlardı?
Çok düşünmeyip telefonu elime aldığımda mesajlara bakmaya başladım.
Bilinmeyen Numara: Ne demek yangın oldu?
Bilinmeyen Numara: Şu an delirebilirim
Bilinmeyen Numara: İyi misin demek saçma olacak
Bilinmeyen Numara: Şu an uyanık bile değilsindir...
Bilinmeyen Numara: Lütfen iyi ol.
Bilinmeyen Numara: Sanırım korkuyorum.
Beni düşünen birileri var mıydı? Bu kimdi?
Karma mı yaşıyordum?
Lisha: İyiyim.
Fazlasıyla öküzce cevabımdan sonra gelen fazlasıyla öküzce cevabı beklemiyordum.
Bilinmeyen Numara: Biliyorum. Ruhsal olarak sormuştum?
Ruhsal olarak?
Bitkin, biraz kırgın, biraz üzülmüş, biraz ise...garip.
Lisha: İyi.
Fairly beni dürterek "Kim?" diye meraklı gözlerle sorduğunda "Bilmiyorum." Dedim
Kimdi bu?
*
UZUN BÖLÜM YAZDIM.
KISA HİKAYEYE GÖRE UZUN BÖLÜM.
HEM DE BEN.
LİSHA'YA ÜZÜLDÜM YANEYSE MUCUKLAR
ŞİMDİ OKUDUĞUN
UNATTAINABLE/Mendes
Fanfic"Sen, seni gerçekten ve sonsuza kadar sevecek birini görmeyecek kadar körsün." * En yüksek kısa hikayede #10 En yüksek hayran kurguda #35 (Kısa hikayeden, hayran kurgu kategorisine alındı.)