Dylan ve ben deli gibi koşmaya başladık ama arkamızda Suzan'ı unutmuştuk. Hayatımda asla duymak
istemeyeceğim bir ses ve ardından da bir çığlık duydum. Arkamı döndüğümde yılanın uzun iki dişi zavallı kızın
bedeninden geçmişti. Suzan ses çıkaramıyordu. Yılanın dişleri zaten kolum kadar büyük ve bıçak kadar keskindi.
O kadar çok sinirlenmiştim ki asla yapmamam gereken bir şey yaptım. Buraya daha önce gelip ölmüş olan
iskeletlerden birinin elinden çok uzun bir kılıç aldım ve yılanın başını vücudundan ayırdım. Yılanın başı bir top
gibi sekerek lav gölünün etrafından odanın ortasına kadar gitti. Vücudu ise hala kıvranıyordu. Vücudunu
ittirdim ve lav çukuruna attım. Artık yılanın sadece başı ve ağzındaki Suzan kalmıştı. Koşarak yılanın kafasının
yanına gittim. Ağzını açtım ve Suzan'ı ağzından çıkardım. Ağlayarak Suzan'ın yarasına tükürüyordum. Ama
iyileşecek gibi görünmüyordu. Zaten Suzan' da doğru düzgün nefes alamıyordu. Ama yinede vazgeçemiyordum.
Ve tükürmeye devam ediyordum. Ellerini enseme koyan Suzan ;
" Jessica... sakin ol tatlım. Tükürmeyi... bırak. "
" Hayır Suzan dayan bak bak iyileşiyor. "
" Jessica... öncelikle bakamıyorum... İkinci olarak... iyileştiği filan yok... Yara çok... büyük... tükürükle
kapanmaz. "
" Hayır Suzan lütfen beni bırakma. "
" Jessica ben... ben mutsuz değilim... Sonunda kızıma... Judith'e kavuşacağım. Lütfen benim... bu acıma son ver...
ve beni öldür. "
" Suzan bunu yapamam. Benden bunu ist- "
" Sus ve beni öldür Jessica... Lütfen... eğer beni seviyorsan... ve acı çekmemi istemiyorsan... öldür beni. "
" Ama sen benim hayatımı çok kez kurtardın ben ise senin için hiçbirşey yapamadım. "
" Jessica eğer sen... beni öldürürsen... bu bana hayatım boyunca... verilmiş en güzel... ikinci hediyo olacak...
Birincisi kızım Judith ve sen... bana ona ulaşmam... için yardım edersen bana olan... tüm borçlarını ödemiş...
olacaksın... Lütfen yardım et bana Jess. "
dedi. Yapabileceğim hiç birşey yoktu. Silahımı çıkardım ve onu tam beyninden vurmadan önce kulağına şu
sözleri söyledim.
" Judith'e ondan özür dilediğimi söyle olur mu? Çünkü senin ölmeni istemezdi. "
dedim ve tetiği çektim. Silah sesi bütün tünelde yankılandı. Dylan yanıma geldi. Beni ayağa kaldırdı ve sarılarak.
Tünelin başlangıcına doğru yürümeye başladık. Biz yürürken artık ağlamıyordum. Aklımdan sadece şu cümle
sürekli geçip duruyordu :
" Dylan ve Suzan ikiside benim canımı tam beş kez kurtardılar. Özellikle Suzan benim hayatımı tam üç kez
kurtardı ama ben ne yaptım? Onun ölmesine izin verdim. "
***
Sonbaharın en güzel ayı, kasım... Soğuktan titretmeyecek kadar sıcak ama sıcaktan bunaltmayacak kadar da
serin bir hava... İki tarafı çamlarla kaplı bir orman yolu... İçerisinde iki kişiyle birlikte bu orman yolunda keyifle
ilerleyen bir araba... O arabanın içindeyiz... Camları sonuna kadar açılmış arabanın içerisini dolduran tertemiz
hava... Ciğerlere doldurulan bu temiz havada; alınan nefeslere karışan, çamlara özgü o mis kokuyu içime
çekerken gözlerimi kapatıp ormanın derinliğinde kaybolmuş kuşların seslerini duymaya çalışıyorum... Gözlerim
kapalı " Bitti. " diyorum içimden, " Hepsi bitti. " ama kuşlar sanki bana birşey söylemeye çalışıyorlar " Bitmedi. "
diyorlar sanki " Daha yeni başlıyoruz. "
1. SEZON SONU
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Karanlıkta Gizlenenler
VampireJessica, neredeyse her akşam arkadaşlarıyla birlikte gittiği bardan geri dönüyordu. Her şey normaldi. Sonra birden benzini bittti ve ıssız bir yolun ortasında kaldı. Arabasından çıkıp otostop çekmeye çalışırken daha önce sadece filmlerde gördüğü bir...