İyi okumalar~Patronunun verdiği emri fırsat bilip alarmını kapatmıştı. Uyandığında, fazla uyumanın verdiği ağırlık hissi üzerindeydi. Yüzü fazlasıyla şişmişti.
Kalktığında saati öğlen 1'e gelmek üzereydi. Branch için güzel bir gündü. Bir duş aldıktan sonra üzerine kot ve koyu renk bir gömlek giydi.
Evden çıktıktan sonra arabasına binip gideceği mekana doğru yol almıştı. Lüks bir otelin çatı katında bulunan restaurant için plan yapmıştı yoldayken.
Asansörle yukarı çıkarken kaçıncı katta olduğunu gösteren kırmızı ışıklı değişen rakamları izliyordu. Yaklaştığında aynaya dönüp saçlarında bir iki teli düzeltip açılan kapıdan çıktı.
Adımlarını oldukça ağır atıyordu. Zaman kısıtlaması olmadığından keyfini çıkaracaktı. Her ne kadar işe geç gitmek cazip gelse de, diğer yandan gitmeyide istiyordu. Oradayken Jimin'i görmeyi seviyordu. Etkilenilmeyecek biri değildi Jimin.
Siparişleri geldikten sonra balkonda oturduğu masadan şehrin manzarasıyla afiyetle karnını doyuruyordu. Telefonuna baktığında saatin 2 buçuğa yanaştığını gördü. Yarım saat daha oyalanıp kalkacaktı.
İşe başladığından beri eline kitap almamıştı. Normalde haftada en az bir tane olsa da kitap bitirirdi. Bu duruma karşın bir sonraki hedefini kitapçı olarak belirlemişti.
Arabasını bırakıp yürüyerek gitmeyi tercih etti. Daha çok elden düşme, kullanılmış kitapları seviyordu. Gittiği yerde çalışanlar Yoongi'ye aşinaydılar.
Kapıdan girdiğinde gıcırdayan sesi özlediğini farketti. Burayı seviyordu. İçeri girdikten sonra bir kaç rafı geçip kasaya yaklaştı. Onu gören orta yaşlı adam hemen gülümsedi.
"Yoongi-ah!"
"Merhaba."
Gülümseyerek karşılık verdiğinde eğildiler.
"Seni görmek için sabırsızlanıyordum."
"Bende buraya gelmeyi özledim."
"Neden aksattın?"
"İşe başladım, vaktim pek kalmıyor. Ama bundan sonra zaman yaratacağım."
"Adına çok sevindim evlat!"
Konuşma sürerken müşteriler azar azar eski dükkanın içine doluyordu. Olduğu yerden ayrılıp rafları gezmeye başladı.
İstediği romanlardan birkaçını eline aldı. Biraz daha bakındıktan sonra köşedeki iskambil kartları gözüne çarptı. Kitapları kenara bırakıp kartlara göz atmak istedi. Yaklaşıp incelemek istediğinde önce kutusundan desteyi çıkardı. Kağıtlar siyah üzerine kırmızı motifliydi. Ters çevirdiğinde her kartın üzerinde farklı seks pozisyonu olduğunu gördü. Başta garipsese de almak istedi. Desteyi fazla karıştırmadan kutusuna koydu ve kitapları tekrar alıp kutuyu da üzerine koydu.
Kasaya ilerleyip ödeme yaptıktan sonra en yakın markete girip içki bölümüne yürüdü. Susadığını hissediyordu ve bir kutu bira aldı.
Arabasında hareket etmeden birasını içerken iskambil kartlarına tekrar bakmak istedi. Bu tür şeylere pek rastlamıyordu. Kutuyu tek eliyle açtığından deste dağılmıştı. Koltuğun üzerinden bir iki kart alıp baktı. Bununla nasıl oyunlar oynanabileceğini kısaca düşünüp kartları eliyle koltukta bir ayara topladı. Arabasının camından gelen tık tık sesiyle kafasını eğip baktı.
Patronuyla karşılaşması büyük tesadüftü.
Hayır değildi. Patronu onun arabası olduğunu nerden bilebilirdi ki. Arabasının camları siyah filmle kaplıydı. Fazla düşündüğünden camı açıp selam verdi.
"Vakit öldürüyorsun sanırım."
"Evet."
Gülümseyerek karşılık verdiğinde Jimin elini kapının koluna götürdü.
"Gelebilir miyim?"
Bir şeylerin ters gideceği hissi içini kaplamıştı ama Yoongi başıyla onayladı.
Jimin oturmadan önce koltuktaki kitapları ve kartları alıp yerleşti. Elindekileri kendi kucağına koyduktan sonra kitaplarda göz gezdirdi.
İçeriye dolan Jimin'in parfümü ve serin hava olmuştu.
Yoongi kartlar yüzünden biraz sıcaklamıştı. Jimin yaklaşık beş dakikadır hepsine tek tek bakıyor ve gülüyordu. Utanmıştı.
"Bunlar, güzelmiş."
"Öylesine almıştım."
"Kullanmayacak mısın?"
"Nasıl kullanacağım hakkında pek fikrim yok."
Jimin kaşlarını kaldırıp dudağını ısırdı ve daha hınzır bir gülüş sergiledi. Bu hoşuna gitmiş gibiydi.
"Sana öğretebilirim."
Yoongi yutkunup biraz duraksadı. Bu bir teklifti. Başka açıklaması yoktu ama eğer yanlış anlıyorsa, Jimin onunla sadece dalga geçiyorsa fena halde rezil olacağını düşündü. Konuyu değiştirmeyi denedi.
"Şirkete gitmek isterseniz gidebiliriz. Herhangi bir işim yok."
"Benim işlerim var. Sadece rastlayınca selam vermek istedim."
"A-anlıyorum."
Jimin gözlerini Yoongi'nin elindeki teneke kutuya çevirdi.
"Bunu alabilir miyim?"
"Evet."
Yoongi ifadesizce Jimin'in kutuyu elinden almasına izin verdi.
"Görüşmek üzere Yoongi."
Jimin'in sözü üzerinde Yoongi gülümseyip başıyla onayabildi sadece. Belkide şuan rengi kırmızıydı. Alev almış gibi hissediyordu.
Jimin çıkmadan önce elindeki kutuyu kafasına dikip biraz içti. Başını kaldırdığında beyaz boynu gözler önüne serilmişti. Oynayan adem elması Yoongi'de biraz daha ısıya sebep oluyordu.
Jimin arabadan çıktığında Yoongi pantolonuna elini attı ve irkildi.
Umarım beğenmişsinizdir.
Kapak değişti, fikriniz?
Sizi seviyorum~
ŞİMDİ OKUDUĞUN
boss | yoonmin
Short Story"Tadın o kadar güzel ki." | 6117 [Trevor Daniel - Falling]