Yoongi ayakkabılarını giydikten sonra saat tam 10:00'ı gösteriyordu. Kapıdan çıktıktan sonra kaldırımda durdu. Yoldan geçen arabalara bakarken gözü Jimin'i arıyordu.
10 dakika geçmişti ama Jimin hala gelmemişti. Yoongi onu unuttuğunu düşünerek ona mesaj yazdı.
Gönderilen:Patron
Gelmeni bekliyorum.3-4 dakika sonra Jimin mesajına yanıt vermişti.
Gönderen:Patron
Yoldayım.Yoongi beklerken saçları havalanıyordu ve alnı açılıyordu. Bundan hoşlanmadığı için eliyle saçlarını düzeltti.
Saat 10:34'ü gösterdiğinde Yoongi tekrar Jimin'e mesaj attı.
Gönderilen:Patron
İstersen taksiyle gelebilirim.Gönderen:Patron
Yoongi-ah.Gönderilen:Patron
Efendim ?Gönderen:Patron
Geliyorum.Yoongi telefonunu kilitleyip cebine koyduktan sonra önünde duran arabanın içindeki Jimin'e baktı. Siyah güneş gözlükleri ve dağınık saçları uyuya kaldığını gösterir gibiydi. Yoongi arabaya bindikten sonra Jimin'in gömleğinin pantolonunun dışında ve kol düğmelerininde açık olduğunu gördü.
"Benim yüzümden acele mi ettin ?"
"Hayır, sadece şey."
"Ney ?"
Jimin kendine biraz zaman kazandırıp düşündükten sonra saçma bir cevap vermişti.
"Misafirim vardı."
Yoongi bunu duyduğunda hayal kırıklığına uğradı ve önüne dönüp konuştu.
"Anlıyorum."
Kaşları yine istemsizce çatılmıştı. Dün gece iyi vakit geçirmişlerdi ve Jimin onu öptükten sonra eve birini atmış olmalıydı. Yoongi bir şeylerin değişeceğini düşünmüştü ama anlaşılan sadece kendini avutuyordu.
"Gerçekten bir misafirdi, yanlış anlama."
"Sorun değil."
Otoparka girdiklerinde Jimin arabayı park ettikten sonra kollarını iliklemeye başladı. Yoongi kapıyı açmıştı.
"Dur Yoongi, birlikte gidelim."
Yoongi kafasını çevirip Jimin'e baktı ve kapıyı tekrar kapadı. Jimin hareket ettikçe burnuna ilişen pis kokudan rahatsız olmuştu. Üzerini düzelttikten sonra kafasıyla Yoongi'ye tamam anlamında işaret verdi.
Yoongi Jimin'den bir tık daha hızlı yürüyerek asansöre bindi. Jimin de boş asansöre bindiğinde Yoongi'nin gergin olduğunu anlamıştı.
"Geç kaldığım için üzgünüm Yoongi, bu kadar kızacağını bilmiyordum."
Yoongi Jimin'in aklınca onunla alay ettiğini düşündü. Sinir kat sayısı daha da artarken Jimin'e baktı.
"Misafirin kimdi ?"
Jimin Yoongi'nin laubaliliğinden dolayı biraz bozulsada onu terslemedi.
"Bir arkadaşım."
"Duş almadın mı ? Kötü kokuyorsun."
Jimin yüzünü buruşturduğu sırada Yoongi açılan asansör kapısından çıkıp sert adımlarla odasına girdi. Jimin arkasından bakarken kendini kokladığında kendi de sevmemişti.
Yoongi tekrar çiziminin başına geçmişti. Hala sinirliydi ve kızgındı.
Yarım saat sonra Jimin Yoongi'nin odasının önündeydi ve kapıyı çalıp girdi. Yoongi Jimin olduğunu bildiği için kafasını kaldırmadı.
"Nasıl gidiyor ?"
Yoongi derin bir nefes aldı ve Jimin'in yanına yürüdü.
"Benimle ilgileniyor musun ?"
"Bu da nerden çıktı şimdi ?"
"Bir soru sordum."
"Evet."
Yoongi rahatlamıştı. Buna artık emin olmuştu.
"Benimle ilgileniyorsun ve başka biriyle yatıyorsun. Bu çok saçma Jimin."
Jimin Yoongi'ye katılıyordu ama ona göre bu bir ihtiyaçtı.
"Bu bir ihtiyaç Yoongi-ah."
Yoongi seslice bir kahkaha attı. Jimin tekrar konuşacakken sekreter kapıyı çalmıştı.
"Efendim, toplantınız var. Şimdi."
Jimin başıyla onaylayıp sekretere çıkması için eliyle işaret verdikten sonra Yoongi'yi elinden tutup odadan çıktı. Yoongi ne olduğunu anlamadan Jimin onu çektiği için yürüyordu.
"Napıyorsun ?"
"Toplantıya gidiyoruz."
"Ben neden geliyorum."
"Daha önce hiç toplantıya girdin mi ?"
"Hayır."
"Bu yüzden tecrübesizsin, girmen gerek."
"Aish!"
Toplantı odasına girdiklerinde herkes kalkıp Jimin'i selamladı ve tokalaşmak için el uzattı. Jimin kimseye bakmadan masanın başındaki yerin yanına bir sandalye daha çekti ve oturup yanına Yoongi'yi de oturttu.
"Başlayabilirsiniz."
İki kişi sunumu açıp konuşmaya başladığında Jimin başını Yoongi'ye çevirmişti. Yoongi de ona dönüp baktı. Beş dakika boyunca Jimin yalvarır gibi bakarken Yoongi de kaşlarını çatmıştı.
"Çok güzel görünüyorsun."
"Kes şunu."
Naber ?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
boss | yoonmin
Short Story"Tadın o kadar güzel ki." | 6117 [Trevor Daniel - Falling]