Şirkete girerken üzerindeki gömleğin yakasını çekiştirdi. Ağır ağır yürüyerek gün boyu dinlenmenin verdiği rahatlığı sürdürüyordu. Sadece oturmak istiyordu. Fakat bunlarında bir bedeli olmalıydı. Patronunun bahsettiği mesainin kaç saat süreceği hakkında tek bir fikri bile yoktu.
Asansörden indiğinde saate bakmak için çıkardığı telefonunu tekrar cebine itti. Sekreter yerinde yoktu. Yoongi beklemek yerine kapıyı tıklayıp girmeyi tercih etti. İçeri girdiğinde karşılaşmak istediği manzaranın aksine gözünün önünde gerçekleşenleri görmemek için kapıyı tekrar kapadı. 5 saniye içinde yüzü düşmüş üzgün ve sinirli bir ifade takınmıştı. Görmeyi beklediği bu değildi. Sinirlenmesi saçmaydı ama sinirlenmişti.
Jimin kucağında oturan sekreter yüzünden kapıdan kimin baktığını görememişti. Sekreter görmüştü fakat Jimin'in kucağındaki pozisyonunu bozmamıştı ve elleriyle vücudunu gömleğinin üzerinden okşamaya devam ediyordu. Jimin sekreterin dar gömleğinin düğmelerini göbeğine kadar açıp göğüsleriyle ilgilendi.
Yoongi ne yapması gerektiğini bilememişti. 20 dakikadır kapıda bekliyordu ama içerden çıkan kimse olmamıştı. Jimin'in bu tür hareketleri şirkette alışılagelmişti, Yoongi içinse alışması zor görünüyordu. Patronunun kendisiyle ilgilendiğini ne zaman düşünse yanıldığını bizzat görüyordı. Sinirleri bozulmuştu.
Yoongi oturduğu yerde sağ bacağını titreterek ellerini göğüsünde birleştirmişti. Biraz sonra kapıdan eteğinin fermuarını çeken sekreter çıkmıştı. Kafasını o yöne çevirdiğinde sertçe yutkundu. Sekreterde ne bir utanma ne de kızarma olmuştu. Gayet rahat, hatta ve hatta mutlu görünüyordu.
"Efendim Min Yoongi geldi."
Sekreterin telefon konuşmasına eklemek için bağırdı.
"Min Yoongi tam 38 dakikadır bekliyor."
Sekreter Jimin'e bunu iletmeden telefonu kapadı ve Yoongi'ye baktı.
"Girebilirsiniz."
En sonunda derince bir soluk alıp ayağa kalktı ve odaya girdi.
"Hoşgeldin Yoongi."
Jimin'in tebessümüne karşılık Yoongi çatık kaşlarıyla ona bakarken biraz bekleyip cevap olarak sadece başını eğdi.
"Bugünde bu odada çalışmayacağım değil mi?"
"Hayır, neden?"
"İşe başladığımdan beri buraya yani patronun odasına girip duruyorum. Rahatsız edici."
Jimin bir şeylerin ters gittiğini düşündü.
"Anlıyorum."
"Söylemek istediğiniz bir şey yoksa sekreterden odamı göstermesini isteyeceğim."
"Baksana, aslında evet. Bugünde burada çalışacaksın."
Yoongi'deki siniri sezmişti. Onu gözünün önünde tutmasının daha iyi olabileceğini düşündü.
"Deri koltuğa otur Yoongi, ceketini çıkar."
Okuduğunuz için teşekkür ederim~
ŞİMDİ OKUDUĞUN
boss | yoonmin
Short Story"Tadın o kadar güzel ki." | 6117 [Trevor Daniel - Falling]