Yoongi sabaha kadar uyumamıştı ve Jimin'in odasında bekliyordu. Mesai saati çoktan başlamıştı ama Jimin ortada yoktu. Telefonu çalışmadığından arayamıyordu. Tek damla gözyaşı dökmemişti. Kaskatı kesilmiş sadece açıklama bekliyordu. Gerçekten biri tarafından sevildiğini hissettiğini sanmıştı.
Jimin odasının kapısını açtığında Yoongi'yi görmeyi beklemiyordu. Özellikle de bu sinirli bakışları.
Yoongi burnuna dolan pis kokuyla yüzünü daha da buruşturdu. Uyumaktan gözleri şişen, üstü başı dağınık Jimin'i görünce gözleri istemsizce dolmuştu.
"Yoongi."
Jimin sabah eve uğradığında Yoongi evde yoktu ve ne açıklama yapacağını bilmiyordu. Çalışma masasının önündeki koltuklardan birinde oturan Yoongi'ye eğilip öptüğünde karşılık alamamıştı. Yoongi Jimin ona yaklaştıkça kendini daha kötü hissediyordu.
"Neden eve gelmedin ?"
Yoongi soğuk bir tonda konuştuğunda Jimin bir şeylerin çok ters gittiğini anlamıştı.
"Ben geldim, sen uyurkende çıktım. Farketmemişsindir."
Duyduğu yalanla daha fazla kahrolan Yoongi dişini daha fazla sıktı.
"Yalan söyleme Jimin, ben dün geceden beri uyumadım."
Jimin ne diyeceğini bilemiyordu. Artık boka batmış durumdaydı ve toparlaması, işin içinden çıkması bir hayli zordu.
"Yalnız kalıp bir şeyler içtim-"
"Dün gece yalnız olmadığını biliyorum."
Jimin gözlerini Yoongi'den ayırıp yüzünü ovuşturdu. Elleri yüzünde bir kaç dakika bekledi. Yoongi pişmanlığını farkettiğinde daha fazla içinden bir şeylerin koptuğunu hissetti. Gözünden akan yaşı hızlıca sildi.
"Konuşmayacak mısın ?"
Jimin kafasını kaldırdığında Yoongi'nin parlak gözlerini gördü. Bu manzaraya kendini maruz bıraktığı için ölmek istedi.
"Çalışanlardan biri vardı yanımda."
"Çocuk mu kandırıyorsun ?"
Yoongi ayağa kalkıp Jimin'e yaklaştığında Jimin de ayağa kalktı.
"Ne zamandan beri bana yalan söylüyorsun ?"
Yoongi'nin titrek ve çaresiz ses tonuyla söylediği her kelime Jimin'e bir bıçak gibi saplanıyordu. Yoongi'yi kolundan tuttup konuştu.
"Sarhoştum-"
Jimin'in sözünü kesen Yoongi'nin tokatı olmuştu. Yoongi eliyle ağzını kapayıp gözlerindeki yaşları serbest bıraktı. İnanmak istemiyordu. Yaşadığı en büyük korkularından biriydi.
"Yoongi bilinçsizdim, lütfen inan bana."
Yoongi başını hayır anlamında sallayıp Jimin ona yaklaştıkça geri adım attı.
Jimin Yoongi'nin ona ne isterse yapmasına razıydı. Yoongi'nin gitmesine izin vermek istemiyordu. Onu bu halde gördüğü için kendine deli gibi kızgındı. Gözlerinden akan yaşlara Jimin de engel olamadığında Yoongi'nin üzerine gitmeyi bıraktı.
Yoongi hıçkırıklarından sonra nefesini düzene sokabildiğinde konuştu.
"Artık seni görmek istemiyorum."
"Yoongi seni her şeyden çok seviyorum-"
"Bir daha karşıma çıkma Jimin."
Yoongi odadan çıkmaya çalıştığında Jimin ona engel olmuştu.
"Ne olur konuşalım. Beni böyle bırakamazsın, lütfen."
Jimin tuttuğu kolu farketmeden sıktığını anladığında ona zarar vermemek için hemen gevşetti. Yoongi kapıyı zorla açıp çıkarken konuştu.
"Senden nefret ediyorum."
Jimin ağlaması Yoongi'nin ardından şiddetlendi ve bağırıp etrafı dağıttı.
"Sikeyim !"(Ç/N:başına ne geldiyse sikmekten geldi zaten bi sus amına koyim)
Jimin koşarak odasından çıktı. Yoongi'yi zorla da olsa eve götürecekti. Bu şekilde ayrılamazlardı.
Jimin şirketten çıktığında Yoongi'yi görünce daha hızlı koşup bağırdı.
"Yoongi bekle !"
Yoongi kafasını sese çevirip daha hızlı yürümeye sonra da koşmaya başladı. Karşıdan karşıya geçmeye çalışırken süratli gelen otomobil Yoongi'yi farketmemişti.
arkadaşlar tamam tepki gösterin bana ama bu bir kurgu ve gerçek değil, lütfen abartmayın
ŞİMDİ OKUDUĞUN
boss | yoonmin
Short Story"Tadın o kadar güzel ki." | 6117 [Trevor Daniel - Falling]