SİYAH'IN KURALLARI | #WATTYS2017

BM-2

Yolda Jason'ı aradım, tabiki de açmadı. Neyseki dış kapısının önündeki cırtlak kırmızı rugan ayakkabılarının içinde yedek anahtar vardı. Jason' ı tekrar aradığımda nefes nefese kalmış bir halde 'Aşkın Jason konuşuyor.Seksi birşeyler demeyeceksen bye ' dedi. ' Seni kötü yakaladım farkındayım ama senin evine geçiyorum. Acil durum hemen gelmen lazım papatyam.' dedim. Ne zaman yalakalık yapsam ona çok sevdiği çiçek isimleriyle hitap ederdim.

Telefonun ucundaki ses ' Ama aşkım çok heycanlı yerinde ya..' diye sızlanırken lafını kestim.

' Yarın Kevin'le buluşurum. '

' Ciddimisin ? Aşkım bak duygularımla oynama.' şuan parmaklarını saçına dolayıp pis pis sırıtttığını gözümün önüne getirecek kadar tanıyordum onu.

' Hadi çabuk papatyam, yoksa rujlarına bye dersin' diyip kapattım yoksa sabaha kadar uzatırdı konuşmayı. Arabayı evin önüne çektikten sonra hızla arabadan indim. Kör olsam dahi görebileceğim rugan ayakkabıların içine baktım ve zaferle sırıttım. Anahtar burdaydı. Eve girdikten sonra rahatlamıştım, beni burda asla bulamazdı. Ne korumalarım ne de dadım biliyordu evi sonuçta. Mutfağa geçip sinirlerimi yatıştırması için kahve yapmaya karar verdim. Ama viski bana göz kırpınca kararımı değiştirdim. Çok içmediğim sürece sarhoş olmazdım zaten olsamda yanımdaki kişi benden daha kız olan Jason'dı. Bana bir şey yapacak hali yoktu.

Kapının açılma sesinin ardından Jason'ın tiz çığlığı geldi. Koşarak yanına gittiğimde bir ayağı kalkmış ellerini kalkan yapmış yerdeki terliklerime fare görmüş gibi bakıyordu. Evden çıkarken ayağımda terlikler vardı ve ayakkabılarımı giymeye vaktim olmamıştı.

' Kutsal rujlar adına ! Bu şeyleri benim evime nasıl sokarsın. At onları kapıya aşkım, çok korkuyorum evimin ırzına geçicekler. Çabuk ol.' gözlerimi devirip terliklerimi alıp kapıya attım. Arkamı döndüğümde Jason elindeki ıslak mendille terliği koyduğum yeri siliyordu. Gözlerimi devirip oturma odasına doğru ilerledim. Elime aldığım viski bardağımla kendimi rahat koltuğa bıraktım. O da kendine bir içki alıp zıplaya zıplaya yanıma geldi.

' Demek rahibe olmaktan vazgeçtin aşkım? Anlat hemen neler oluyor.' diye sordu içkisinden bir yudum aldı.

İç geçirip başımdan geçenleri anlatmaya başladım, arada elimle Jason'ın yere düşen alt dudağını yerine oturtuyordum. Herşeyi olduğu gibi anlattıktan sonra Jason'ın içinden cımbızla çekip aldığı şey ' Gerçekten de o kadar yakışıklı mı? O zaman aşkım ben ona kur yapıyım seni burdan götürmekten vazgeçer belki, çok mükemmel bir fikir teşekkür ederim canım beynim.' derken kafasını seviyordu. Hayatımda duyduğum en aptal öneri olduğunun farkında olmadan. Okşadığı kafasına bir tane şaplak geçirdim. Bu seferde endişeli bir şekilde iyi misin canım kafam diye kafasını seviyordu. Birden içime bir hüzün düşmüştü, ben bir daha bu şapşalı göremeyecek miydim yani? Mira hiçbir yere gitmiyorsun sakin ol. Okşadığı kafasını alıp bacaklarıma yatırdım. Elimle kafasını okşarken, kafamı geriye yasladım. Düşünmem gerekiyordu. Öncelikle Demir haklıydı, bana saldıran adamlar büyük ihtimal beni çıt kırıldım sanıp böyle hazırlıksız gelmişlerdi. Yine gelirlerdi. Demir'i korumalarda tanıdığına göre bu babamla olan anlaşmasını doğruluyordu. Babamın ne yaptığını dahi merak etmiyordum, benden uzak olsun yeterdi. Onu görmek istemeyeceğimi çok iyi biliyordu. Düşüncelerimi mesaj sesi böldü. Abimden gelmişti mesaj: lütfen Mira, Demir'le dön...

Bu kadar ciddi miydi? Beni öldürmek isteseler o an yapabilirlerdi.Ki adam beni canlı istediklerini söylemişti. Benimle babamı elde tutmaya çalışacaklardı belki. Ancak babamın beni sevmediğinden habersizlerdi. Babamın kirli işlerinden biridir diye geçiştirdim kafamdan. Sonra Demir'i düşününce nedense onun yanında güvende olabileceğimi hissediyordum. Evet adamı tanımıyordum, ve kendinden pek hoşlanmadığımda aşikardı. Ama nedense onun yanında bana birşey yapamazlar diye düşünmekten kendimi alamıyordum. Burdaki hayatımı bırakmak istiyor muydum? Belki tehlike geçince geri dönerdim.