BM-5

24 6 0
                                    

Durup burada onların öpüşmelerini izleyecek değildim. Onun bir sevgilisi olabileceğini neden düşünmemiştim ki ne kadar ukala olursa olsun sonuçta tek bırakmazdı hiçbir kız onu. Gördüklerimi sindirmek için zamana ihtiyacım vardı, adamdan herhangi bir beklentim tabiki de yoktu. Sadece şu birkaç günde hiç onu sevgilisi ile konuşurken görmemiştim. Kadının çıktığı kapıdan içeri girdim. Laptop çantamı beni karşılayan görevliye verdikten sonra  bana hızlı adımlarla gelen adama baktım. Demir'in aksine sarışındı kirli sakalı vardı  ve 5 metre öteden parlayan mavi gözleri. Demir gibi uzun ve kaslıydı, ben gelmeyeli İstanbul baya değişmişti, güzelleşmişti anlaşılan.

Güler yüzle hoşgeldin deyip bana sarıldığında bunu beklemediğim için afalladım. Ama içtenliğinden ve samimiyetinden şüphe duymadım. Adamın gözlerinin içi gülüyordu, Demir'in aksine. Onun yanında da kendimi güvende hissetmiştim fakat gördüklerimden sonra ona güvenebileceğimi sanmıyordum.
' Merhaba. Hoş buldum.' Dedim çekinik bir halde.  Adamın elleri omuzlarımda duruyordu, rahatsız olup olmamam konuşmanın gidişatına bağlıydı.

' Berk ben, seni çok merak etmiştim. Sanırım bir süre beraber takılacağız ve bu benim için bir şeref olucak küçük hanım.' Dedikten sonra elimi avcunun içine aldı ve reverans yapıp minik bir öpücük kondurdu. Siyahla beyaz kadar zıttılar. Demir siyahtı, simsiyah. O küçük kelimesini benim önemsizliğimi vurgulamak için kullanırken Berk iltifat olarak kullanmıştı.Adam baştan aşağı kibarlık fışkırıyordu yine Demir'in aksine. Belki de burada bana dost olabilecek tek kişi diye düşünmeden edemedim. Dadımda önümüzdeki hafta gelecekti, dikkat çekmemek için böylesinin daha güvenli olduğunu söylemişti Siyah.

' Sen gerçek misin?' Diye sorabildim sadece. Bu kadar zorbalıklardan sonra kibar birini bulmak çamurdan elmas çıkarmak gibi birşeydi. Anlamazca kaşlarını çatıp gülümsedi.
' gerçek olmamamı mı dilerdin?'

' hayır hayır, sadece çok memnun oldum Berk. Kendime yakın hissettiğim biriyle tanışmak güzel.' Dedim hala elinde duran elime bakarken. Samimi bulduğum için rahatsız olmamıştım. Sonra yine o kaba ve kaslı adam beni bileklerimden tutup çekiştirmeye başladı.

' Cilveleşmeniz bittiyse sana odanı gösteriyim.' Dediğinde sevgilisinin onu kızdırcak birşeyler söylediğini düşündüm. Kapıda cilveleşen kendiydi sonuçta. Birşeyler ters gitmiş olabilirdi, iyi de bunun hıncını benden çıkaramazdı.

' Berk de gösterebilir.' Dedim merdivenlere yönelip salondan çıkarken. Gerçekten yumuşak başlı birine ihtiyaç duyuyordum, Jason keşke burda olsaydı.
Durup öfkeyle bana baktı. 'Bu evin sahibi benim, bu yüzden ben götürüyorum.' Bileklerimdeki el daha da sıkılaşmıştı, biraz daha böyle tutmaya devam ederse morarması kaçınılmazdı.

' Sen gidip sevgilinle ilgilensene, hem çok özlemiş seni.' Dedim tıslayarak. Evet ben de ona öfkeliydim, kendimi aptal yerine konmuş gibi hissediyordum. Tamam adam bana hiçbir zaman aşk cümleleri kurmamıştı, ama beni kendine aşık edeceğini söylemişti. Ve işin kötüsü bunu bir sevgilisi varken yapmıştı. Sonrada çat diye gözlerimin önünde öpmüştü kızı.

' Ben seninle ilgilenmek istiyorum ama.' Diye alayla dişlerinin arkasından sonra beni yeniden çekiştirmeye başladı. Odaya geçip kapıyı sertçe kapatınca, hala tuttuğu bileğimi ellerinden kurtardım. Kan gitsin diye bileğimi ovalarken çatık kaşları gevşedi ve bana daha da yaklaştı.
' Ben mi acıttım.' Diye telaşlanınca yok babam demek istesemde ' git burdan.' demekle yetindim.

' bak kusura bakma, isteyerek olmadı. Sadece bir an sinirlendim ve...'

' ve ne söylesene ? Gidip sevgiline kızıp gelip burda benden bunun acısını çıkarabileceğini mi sandın? Sen kim olduğunu sanıyorsun?!'

SİYAH'IN KURALLARI | #WATTYS2017Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin