"JOE! Lütfen." diye bağırdım. Gözlerimden yaşlar süzülüyordu. "Lütfen, lütfen, lütfen." diye tekrar ettim. Hıçkırıklarım hiç yardımcı olmuyordu. Styles olan bitenden habersiz arkamdan bizi izliyordu. "Marcella..." dedi Joe. Ağzından tek bu kelime çıkmıştı. Gözünden düşen birkaç damla yaşı farkettim. Silahını yavaşça kendi kafasına doğrulttu. "JOE! HAYIR! JOE! JOE! HAYIR HAYIR! LÜTFEN!" Elimdeki silahı yere fırlattım. Anılarımda her şey çok ani bir şekilde olmuştu. Ona doğru koştuğumu hatırlıyorum. Adını delice haykırdığımı. Göz yaşlarımın tuzunu ağzımda hissediyordum. Silahın patladığını duydum. Hafif bir acı hissettim ama kalbimin parçalara ayrılmasından daha çok acıtmıyordu. Midemde minik kıvılcımlar varmış gibi hissettim. Saçlarım gözümün önünde dansediyordu sanki. Arkada bir kızın bana ninni söylediğini duyabiliyordum. Uykuya daldığımı hissetmiştim. Gözlerim yavaşça kapandı.
Gözlerimi araladığımda beyaz bir tavana baktığımı fark ettim. Elimde sıcaklık hissettim. Vücudumu oynatabilecek güçte oldğumdan emin değildim. Sadece tavana bakmakla yetindim. Bir süre sonra da gücümün biriktiğini düşünüp elimdeki sıcaklığı sıkmaya başladım. Birinin elimi tuttuğunu anlamıştım. Yüzümde belli belirsiz bir gülümseme oluştuğunuanladım. Ninni söyleyen kız bana yine fısıldamaya başlamıştı. Tekrar gözlerim kapandı.
Birkaç ses işitmeye başlamıştım. "Efendim, çok yoruldunuz. Bir şey istemediğinize emin misiniz?" dedi tanıdık olmayan ses. "Dışarı çıkman!"diye sesini yükseltti, Styles. Harry diye düşündüm. Yanımda şuan o mu vardı yoksa ben mi uyduruyordum bilmiyorum. Bir kere daha kapandı gözlerim.
Kaç gündür uyuyordum diye düşündüm. Ama farklı bir mekanda olduğumu anlamıştım bu sefer. Tavanı inceledikçe odamda olduğumu farkettim. Yavaşça doğrulmaya çalıştım. Karnımdan büyük bir sancı yükseldi. Bir kol beni doğrultmaya çalıştı. Yanımdakinin Sam olduğunu anladım. "Sam."dedim. "Marcella, bu sabah seni buraya getirdiler."dedi. "Kimler?"diye sordum. "Bilmiyoruz."diye cevap verdi. Hafızamı toparlamaya çalışıyordum. Karnımdaki hafif kanlı sargı bezine baktım. "Vurulmuşsun."dedi. "JOE!" diye haykırdım. "Joe mu?"dedi Sam. "Nerde o?"dedim. Yine ağlamaya başlamıştım. "Sakin ol Marcella. Nerde olduğunu bilmiyorum ama cebinde bir zarf vardı. Merak etme açmadım."dedi. Elime zarfı tutuşturdu. Zarfı yavaşça açtım.
Sevgili Marcella,
Aptal arkadaşın eğer oraya koşup beni ittirmeseydi bunların hiçbiri sana olmayacaktı. Çok özür dilerim ama emin ellerde olduğunu biliyorum. Neden onu bu kadar önemsediğini farkettim ve beni ne kadar önemsediğini. Yapmaya çalıştığım şey için özür dilerim Marcella. Kurşunun sıçrayıp sana gelmesinden sonraki olaylar çok karmaşık. Sana anlatmak isterdim ama bir söz verdim. Tekrar özür dilerim. Bu yazı boyunca senden daha ne kadar özür dileyeceğimi bilmiyorum. Seninle hayalini kurduğumuz, kaçıp temiz bir hayat kurmak vardı ya. Onu gerçekleştirmeye gidiyorum Marcella. Seninle gitmek mükemmel olurdu ama artık seni anlıyorum. Bu sana veda mektubum. Beni unutma.
Sonsuza kadar aşık, Joe.
(Eğer bölümü beğendiyseniz vote atmayı unutmayın. Beğendiğiniz ya da beğenmediğiniz şeyler içinizde kalmasın. Aşağıda yorum yapmanız yeterli. )
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Görünüşüme Kanma
Fanfiction"Adım Marcella. 17 yaşında olan genç bir kızım. Pardon. 17 yaşında katil olarak yetiştirilmiş genç bir kızım. Bu yüzden yanımda silahsız dolaşmam. " " Senin aksine benim yapmam gereken pis işler var. Seni öldürmek gibi. Seni öldürmek gibiydi. Artık...