Gece

489 28 6
                                    

"Wow. Çocuklar sizi bölmek istemezdim fakat Marcella patron seni çağırıyor."  

Sam bizi böyle gördüğü için biraz utanmıştım. Ayağa kalktım. Mırıltılardan Joe'nun küfrettiği anlaşılıyordu. Merdivenlere doğru yürüdüm. Aşağı inerken bu adam yine benden ne istiyor diye düşündüm. 

"Marcella düşündüm de bugün erken işini bitirdiğine göre benim için birkaç minik iş yaparsın ha? Biliyorsun şu katil olayı için çok para harcadık."dedi. 

Minik işler... Pek bana göre değildi ama ne farkederdi. Şuan son istediğim Joe'nun yüzüne bakmak olurdu. Az önce olanları düşündüm. Ne kadar zayıf davranmıştım. 

"Marcella?" patronun sesi düşüncelerimden sıyrılmamı sağladı.  

"Olur."dedim ve odadan çıktım.

Odama çıkıp lacivert elbisemi çıkardım. Gri bir t-shirt ve her zamanki gibi siyah kapşonlu bir bol bir ceket giydim. Altıma dar siyah deri bir pantolon giydim ve siyah spor ayakkabılar. Özellikle karanlıkta işinizi gerçekten kolaylaştıran bir renk. Siyah. Yanıma sadece bir bıçak almıştım. Minik işler için yanıma silah almıyordum. Dışarı çıkmak için kapımı açtığımda Joe'nun yüzüyle karşı karşıya kaldım.  

"Yine bu piç herif ne istiyor?"diye sordu. Yüzüm kızarmıştı. Çatıda olanlar aklımdan çıkmıyordu. 

"Önemli bir şey değil. Minik işler."dedim. 

"O zaman benim de gelmemin sakıncası olmaz."dedi. 

Kafamda şimşekler çakıyordu. Zaten Styles'ın partisinde işime burnumu sokmuş olması yetmemiş gibi.  

Onu kenera ittim ve merdivenlere doğru yürüdüm. 

"Ben yalnız çalışırım."dedim ve aşağı indim.

Hava yavaş yavaş kararıyordu. Genelde geceleri avlanmam istenirse bu zenginlerin ya da ünlülerin parasını çal demek olur. Bunun için de onların oraya gitmen gerekir.

Yarım saatlik bir yürüyüşten sonra hava tamamen kararmış ben de avlanma bölgeme varmıştım. Styles'ın evine yakın bir yerdi .Villaların arka taaafında ara sokaklardan yürürken siyah lüks bir araba gözüme çarptı. Oraya doğru yavaş yavaş yürüdüm. Şoför koltuğundan biri çıktı. Kişiyi iyice süzdüm. Genç biriydi. Kirli sakalı ve rampa gibi dikilmiş saçları vardı. Bir erkeğe göre zayıf bir vücudu vardı. Kolay hedef diye düşündüm.

Adımlarımı hızlandırırken kapşonumu başıma geçiredim. Tam arabasını kilitlemek için dönerken bıçağımı çektim ve arkasına dayadım. 

"Tamam tatlı çocuk şimdi cüzdanını görelim."dedim.

İlk başta affallamışa benziyordu fakat birden kahkaha atmaya başladı. Vücudunu yavaşça bana döndürmeye çalışınca bıçağımın ucunu biraz daha bastırdım. Telefon çalmaya başladı. "Bak küçük kız. Başının belaya girmesini istemiyorum. Eğer telefonumu açmazsam meraklanırlar ve güvenliğim buraya gelir."dedi. Büyük bir kahkaha attım."Olamaz başım belaya giricek." mız mız bir çocuk gibi konuştum.Eski ses tonuma dönüp yüzümdeki gülümsemeyi sildim ve "Tatlım. Ben belanın ta kendisiyim."dedim.Ama bir bakıma haklıydı. eve erken girmek istiyordum. Güvenlikle falan uğraşıcak halim yoktu. "Hoparlörde aç."dedim. Cebinden telefonu çıkardı ve açtı. 

"Hey Zayn!"

"Harry. Dostum."

Teelfondaki kişinin sesi tanıdık geliyordu ama kim olduğunu çıkaramamıştım. Ayrıca Harry diye birini de tanımıyordum.

"Nerdesin? Bu akşam hep beraber olalım diyorduk."

"Ben mi?" dedi. Bıçağın ucunu biraz daha bastırdım. Canı acımış olucak ki biraz yerinde kıpırdandı.

"Ben evdeyim.  Televizyon izliyordum. Havuç yiyorum. Söyle Louis kıskansın."dedi gülerek.

Bir süre karşı taraftan ses gelmedi.

"Aa. Peki dostum gelememene üzüldüm."

ve telefonu kapattı. 

"Kimdi o?"diye sordum.

"Harry. Gruptan bir arkadaşım."dedi

"Peki."dedim.

"Gerçekten paraya mı ihtiyacın var?"diye sordu. 

Acı bir kahkaha attım. Sonuna doğru sessizleşen.

"Para mı? Para umrumda bile değil."dedim.

"Hayranımız falan mısın?"diye sordu.

"Hayran mı? Tabiki hayır. Bunu neden yaptığımı anlayamazsın."dedim. Hafiften gözlerim dolmuştu. 

"Peki..."

"Cüzdan!"diye sözünü kestim. Daha fazla konuşmak istemiyordum. 

Birden arkamda birini hissettim. Beni geriye savurdu ve elimdeki bıçağı bir kenara fırlattı. Karanlıkta duran iki gölgeye  baktım. Kıvırcık saçları ve karanlıkta bile belli olan yeşil gözler. Aman tanrım! Styles!

"Dostum iyi misin?"dedi Styles.

"Evet Harry."dedi Zayn.

Harry mi? Başka bir adı mı vardı? Onlara görünmemek için yüzüme maskemi geçirdim ve Kapşonu çıkardım. Sadece gözlerim ve maskenin altından saçlarım gözüküyordu. Peki  Harry buraya nasıl gelmişti?

"Havuç yiyorum diyince bunun şifremiz olduğu aklıma geldi."dedi.

Tabi ya havuç. Ne kadar saçma bie mazeret olduğunu düşünmüştüm.

Harry bileğimden tuttu. Sonra ellerini saçlarımda gezdirdi. 

"Kız ha?"diyerek kahkaha attı.

Bileğimi onun elinden kurtardım ve yüzüne etrafımda dönerek bir tekme savurdum. Harry yere yığılmıştı. O an bana nefretimin ne yaptırdığını düşündüm. Daha geçen gün bana kahve ısmarlayıp mükemmel bir elbise alan çocuğa ölümcül bir tekme attığımı... Ağlamaya başlamıştım ve ellerim titriyordu. Zayn Harry'nin yanına eğildi ve "Sadece bayılmış."dedi.

 Bileklerimden tuttu ve beni duvara yasladı. "Bak bunu neden yaptığını bilmiyorum ama sakin ol. Bana bak. Bunu sana zorla mı yaptırıyorlar?"dedi. Gözlerine baktım ve ağlamaya başladım. Yavaşça maskemi çıkardı. Bileklerimi sıkıca tutuyordu. Yüzümü ona yasladım ve ağlamaya devam ettim. "Özür dilerim. Senden ve arkadaşından da."dedim ağlayarak. Bileklerimi bırak ve ona sarılmama izin verdi. Eliyle nazik bir şekilde çenemi tutup kaldırdı. 

"Senin gib güzel bir kız. Neden?"dedi.

"Özür dilerim."dedim. "Lütfen kimseyi söyleme. Yüzümü... Lütfen unut."dedim

"Böyle güzel bir yüzü unutmam imkansız. Ama kimseye söylemem."dedi.

Arkamı dönüp tam gidicekken. "Fakat bir şartla."dedi.

Ona döndüm. Ne istiyordu?

"Seni tekrar ne zaman görübileceğim?"dedi.

Hayatımın en büyük riskini almıştım. Hem de hiç tanımadığım bir çocuğa telefon numaramı vererek. "Bak. Bu numarayı daha önce kimseye vermedim. Ara beni."diyip arkamı dönüp olabileceğim kadar hızlı bir şekilde koştum.

Görünüşüme KanmaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin