(FİLM DEMİŞKEN BAKIN HANGİ KİTABIN ARTIK BİR FRAGMANI VAR? SAĞDA MEDYA BÖLÜMÜNDEN İZLEYEBİLİRSİNİZ :) TEŞEKKÜRLER)
Adımlarımı hızlandırmıştım. Birinin beni izlediğinden emindim. Yağmur şiddetini arttırmıştı. Koşmaya başladım bütün gücümle. Aramı döndüğümde gölge de peşimden koşyordu. Çok hızlıydı. Her an bana yetişebilirdi. Önüme döndüm. Karşıda sağa sapan bir sokak vardı. Tekrar arkamı döndüm. Artık çok yakındı. Sağa saptım önüme bakmadan. Aniden sert bir şeye çarpmıştım. "Joe!"diye çığlık attım. Arkama döndüm. Kimse yoktu. Tekrar önüme dündüğümde ise Joe arkasını dönmüş benden uzaklaşıyordu. "Bekle!"diye seslendim ama beni dymazlıktan geliyordu. Peşinden koşmaya çalıştım. "BEKLE!"die tekrar bağırdım ama nafile. Sesim benden öteye gitmiyor ona koştukça o benden uzaklaşıyordu. "Joe! Joe! Joe!" adını yüzlerce kez tekrar ettim. En sonunda dizlerimin üzerine çöküp ağlamaya başladım. Başımı öne eğmiş ağlıyordum oracıkta. Başımda bir cisim hissettim. Bir silahtı. Silah patladıktan sonra her şey havada bir yankı gibi asılı kalmıştı.
Kan ter içinde uyandım. Saat 04:13'ü gösteriyordu. Hava henüz aydınlık değildi. Fırtınanın şiddetini penceremdeki ağaç dallarından anlayabilirdiniz. Şimşek odamı birkaç saniyeliğine aydınlatmıştı. Ayağa kalkıp kapıya doğru yöneldim. Sebepsizce mutsuzluk. Hani yağmurlu günlerde üzerime çöken mutsuzluk. Merdivenlerden aşağıya indim. Patronun kapısında ışık süzülüyordu. Kapısını tıklattım. İçeri buyurduğunda şaşkın olduğunu anlamıştım. "Marcella?"diye sordu. "Hazırım!"diye cevap verdim. "Odadan çıkmaya mı?"dedi kahkahalar atarak. Bu soğuk gecede kan kokan odasında onun alaycı kahkahaları hayatı çekilmez yapabilirdi. "Hazırım!"diye tekrar ettim. "Marcella. Odana dön."diye tersledi beni. Elimi yumruk yapıp masasına sert bir darbe indirdim. "Hazırım!"dedim daha sert bir ses tonuyla. "Eğegerçekten hazırsan! Joe'yu bul ve bana ölü bedenini getir! "dedi. Odada bir sessizlik olmuştu. "Hazır olmadığını biliyordum."dedi. Arkamı dönmüş tam odadan çıkıyordum ki. "Biliyor musun Marcella? Belki de artık hiç hazır olamıcaksın. Seni kızım gibi sevdim. Seni kızım gibi büyüttüm. Sense beni sırtımdan bıçakladın. İşe yaramaz birisin artık! Bu evi terk et! Doğru duydun! Artık seni istemiyorum. Zavallı Marcella. Hiçler uğruna koşan Marcella. Şimdi özgürsün."dedi ve kapıyı yüzüme kapattı.
Gözlerim yaşlarla dolmuştu. Mutluluktan mı Yoksa söylediklerinden mi bilmiyordum. Yoksa önümebırakılmış amaçsız hayattan mı korkmuştum? Sahip olduğum hiçbir şey kalmamıştı. Odama çıktım. Bir sırt çantasına eşyalarımı doldurdum. Belime bir tane silah yerleştirdim. Ardından telefonuma uzandım. Bir yeni mesaj vardı.
Zayn
İyi uykular gece prensesi.
3 saat önce gönderilmiş. Belki de sahip olduklarımın farkında değildim. Son bir kez şimşeğin odamı aydınlatması için bekledim. Ve o iki saniyeden az aydınlatma bütün geçmişimi gözlerimin önünden geçmişti. Ardından Johanne ve Sam ile vedalaştım. Gecenin bu saatinde sırt çantam ve ben yağmurun altında bir gezintiye çıktık.
Adımlarım beni bir bara getirmişti. Sırt çantamı yere koyup barmenin karşısına geçtim. Önüme bir tane bira koydu. Nefes almadan kafama dikmiştim. İlk defa özgürce yapıyordum bunu. Kulağımda bir patron olmadan. Bir katil olmadan. Ardından birkaç tekila shot. Ve birkaç tane daha. Yavaştan ele geçirilmiş gibi hissediyordumş. Hem heyecanlanmış hem de korkuyordum. Ardından onun kıvırcık saçlarını gördüm. Etrafındakilerle şakalaşıyordu. O tatlı gülümsemesini. Ardından içindeki canavarı gördüm. İçimdeki canavarı gördüm. Göz göze gelmiştik. Bana doğru yürümeye başladı. Korkuyordum. Bir dha hayal kırıklığına uğramaktan korkuyordum...
(Eğer bölümü beğendiyseniz vote atmayı unutmayın. Beğendiğiniz ya da beğenmediğiniz şeyler içinizde kalmasın. Aşağıda yorum yapmanız yeterli. )
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Görünüşüme Kanma
Fanfiction"Adım Marcella. 17 yaşında olan genç bir kızım. Pardon. 17 yaşında katil olarak yetiştirilmiş genç bir kızım. Bu yüzden yanımda silahsız dolaşmam. " " Senin aksine benim yapmam gereken pis işler var. Seni öldürmek gibi. Seni öldürmek gibiydi. Artık...