3.Bölüm * Tanışma

114 17 15
                                    

Kuşlar kendi şarkılarını yine doğadan esirgemiyordu. Güneşin ışınları altında kendi şarkılarını gururla söylüyorlardı. Sanki bu yakında bize daha iyi havaların olacağına bir işaretdin. Her yer güllükdü. Yemyeşil bir çimendeyim . Kelebekler güllerin üzerinden uçuşarak bazen de elime konuyorlardı . İlginç , hiçbiri benden korkmuyordu. Sanki benim onlara bir zarar vermeyeceyimin farkındaydılar . Ben de sevinerek güllerin arasında koşuyor, onların bu güzel kokusunu ciyerlerime çekiyor, bir tutamının bile boşa gitmesini istemiyordum . Sanki yakında bu yerden ayrılacağım korkusuyla doyasıya olduğum ortamın tadını çıkarıyordum . Birden her yer alev aldı. Demin iyinden ve güzelliğinden doyum olmayan güller birden alışıp yanmaya başladı. Kelebekler korkup başka semte uçdular .

Gözümü açtım. İyi ki bu rüyaydı . Güneşin ışınları pencereden yüzüme düşüyordu . Elimi yüzüme tutmak istedim , ama bir şey bana engel oldu. Başımı kaldırıp elime baktım. Elim sarıktaydı . Yüzüme dokunduğumda onun da sarıkta olduğunu anladım. Hatta hemen hemen tüm bedenim ayaklarım hariç sarıktaydı . Ayağımda ise yanık izleri vardı . Etrafıma bakınca hastanede olduğumu anladım. Peki neden burdaydım ? İçeri giren hemşire benim uyanık olduğumu görüp sevinerek "Aylin uyandınmı?" dediğinde adımın Aylin olduğunu bilmediğimi farkettim. Hiçbir şey hatırlamıyordum . Kimim ben? Burda ne yapıyordum? Hemşire dışarı çıktıktan sonra içeri bir doktor ve onun ardından ağlayan bir kadın girdi. Sonra bir kişi, 4-5 yaşındaki bir çocuk ve kravatlı bir kişi daha. Bir anda oda doldu.

Birazdan anladım ki, ben babamla fabrikaya iş bakmaya gittiğimde bir yangında kalmışım . Üzüm ve vücudum biraz yanmış . Hafızamı ise kısa bir süreliğine kaybetmişim . Yanımda olan kadın benim annem Arzu, yanındakı babam Salih, çocuk kardeşim Ali, kravatlı kişi Yasin ise beni yangından kurtaran ve tedavi ettiren Mahmut adlı birinin adamıymış . Onlar benim tedavi masraflarını ödeyip, beni yeni okula transfer etmişler . Ben 5 gündür uyanmıyormuşum . Bunlar hepsi o zaman baş vermiş .

1 ay geçti. Artık ellerim ve bedenim sargıdan çıkmıştı. Üzüm ise bugün çıkmalıydı . Ben sabırsızlıkla yüzümün nasıl olduğunu görmeyi bekliyordum. Şu anda tek bildiğim şey deniz mavisi gözlerimin olmasıydı . Birden kapı açıldı ve Mahmut abi ve Yasin içeri girdi. Bu Mahmud abini ikinci görüşümdü . Bir kere de onu babamla annem polise ifade vermeye gittiğinde görmüştüm. Şimdi annem ve babam Ali'nin ana okuluna gitmişdi . Mahmut abi içeri girip benim nasıl olduğumu sordu. Bugün yüzüm açılacağı için heyecanlı olup olmadığımı sorduktan sonra nihayet beklediğim haberi verdi:

- Birazdan haber verecem yüzünü açsınlar. Ama önce seni tanışdırmaq istediğim biri var. Ümit, gel oğlum. Bu torunum Ümit . Artık sık sık görüşeceksiniz . İkiniz de bir sınıftasınız artık .

Karşımda benim boylarımda, esmer, kahverengi gözleri olan bir çocuk duruyordu. Çene ve göğüs kasları bayağı gelişmişti. Ellerini birbirine geçirip bana bakıyordu. Ama yüzünde sanki burda zorla tutulmuş gibi bir ifade vardı . Mahmut abinin işareti ile elini uzatıp:

- Memnun oldum, Aylin. - Dedi. Bunu derken hiç memnun olmadığını belli eder gibi baktı bana .

+ Ben de memnun oldum, Ümit.

Mahmut abi gülerek dedi:

- Biz Aylinin çıkış işlemlerini halledip geliyoruz. Siz odada kalın Ümit. Biraz tanışın.

Mahmut amca çıktıktan sonra odada sinek uçsa duyulurdu. Ben bu sessizliği bozup Ümide doğru döndüm ve ağzımı açıp soru soracaktım ki, hemşire içeri girdi. Bana üzümün açılacağını deyince sargının altından bakan mavi gözlerim ışıl ışıl parlıyordu. Hemşire yanıma geldi ve biraz tedavi ettikten sonra boğazımdan başlayan sarğını çok dikkatle açmaya başladı. Kalbim sıkça atıyordu. Artık sargı burnuma doğru açılıyordu. Ümit kenarda durup bana dikkatle bakıyordu. Sanki o da birazdan sargıdan açılan yüzümü görmek için heyecanlıydı. Artık sargı başımdan çıkarıldığında o hayranlıkla bana bakıyor, bir an bile olsun gözünü çekmiyordu.

•Ritmine Köle • 1.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin