yol boyunca sessizliğimizi koruduk. Rahibe Chole, Sarah ve Milward gelmeden önce bana ailenin öz geçmişi vs. şeylerini okumam için elime tutuşturmuştu. Hiç çocuklarının olmadığını fakat evde onlar ile beraber yaşayan Milward'ın yeğeninin olduğu yazıyordu. Adı Calvin'miş ve yirmi yaşındaymış. Yani benden tam dört yaş büyüktü. Aslında dıştan büyük bir sorun değilmiş gibi görünse de, bu büyük bir sorundu. Hiç görmediğim şehir ve insanların olduğu yerlere gidiyordum. Her şeye yeniden başlayacaktım ve en önemlisi artık yeni hayatımda bir ailem olacaktı. Kucağımdaki saksıya baktım ve hafifçe gülümsedim. O saksıdaki çiçeklere her baktığımda, sanki başıma kötü bir şey gelirse onun beni koruyacağını hissediyordum. Biraz saçmaydı ama buna hep inanmışımdır.
*******************************************************************************************
'' O geliyor. Bize artık daha çok yaklaşıyor. Kraliçemize ulaşmamıza az kaldı!''
Dedi ayinin başındaki siyah başlıklı adam! Önündeki genç yoldaşlarını süzdü. Hepside kana susamış bir vampir gibi söylediklerini hazmetmeye çalışıyorlardı. Adam tatmin olmuş bir biçimde dudağını yukarı kıvırdı ve hepsini istediği gibi yetiştirdiği için kendisi ile gurur duyuyordu. Ayinlerini tamamladıktan sonra hepsi siyah başlıklarını o mağaranın küçük bir bölümüne bıraktıktan sonra, normal yaşantılarına geri dönmek üzere eski kullanılmayan kiliseye geri çıktılar. Bu kilise dışarıdan bakılınca tarihi ama yıkılmaya yüz tutmuş bir kilise gibi gözükse de altında yıllar önce bu tarikat için oyulmuş bir mağara olduğunu hiç kimse bilmiyordu.
*******************************************************************************************
Araba otoyolun kenarındaki bir sapağa girdi ve biraz ileride üç beş evin olduğu tipik bir site belirdi. Araba güzel bir evin önünde durdu. Derin bir nefes aldım. Arabadan inince nefesimi dışarıya verdim. Hava soğuktu. Kışa yaklaşıyorduk. Kafamı bunlarla dağıtmak istiyordum fakat heyecanım buna engel oluyordu. Ağır adımlarla Milward'ın arkasından yürüdüm. Ellerim titriyordu ve saksıyı düşürmekten korkuyordum. Sarah zile bastı. Yalnızca bir kaç dakika sonra kapıyı genç ve tatlı bir çocuk açtı. Suratına gülümsemesi yayıldı ve bizi içeri davet etti. Çocuk Sarah ve Milward ile konuştuktan sonra beni çok dikkatli bir şekilde süzdü. Utanmıştım. Utandığımı anlamışcasına bana son kez baktı ve Milward ile konuşmasına devam etti. Milward sanki unuttuğu bir şeyi hatırlamış gibi yaparak bana döndü ve
''Calvin bu Angele.''
Calvin muzipçe sırıtarak bana baktı ve
''Memnun oldum küçük bayan.''
Elini uzattı. Bu sevimli görünüşünün altında bir şeytanlık gizliydi. Bu bariz belliydi. El sıkıştık. Göğsüm daraldı,nefesim kesildi. Bu ani duygu karmaşası karşısında şekilden şekle girdim. Kelimeler ağzımdan zar zor döküldü.
''Memnun oldum Calvin.''
Ellerimiz birbirinden ayrıldı. Sakin davranmaya özen göstererek Sarah'a döndüm. Sarah usulca doğruldu ve elini belime koyup beni yanında sürükledi. Koridorun sonundaki iki odadan birisi benim için ayrılmıştı. Diğeri ise zaten Sarah ve Milward'ın kütüphanesiydi. Çok tuhaf bir evdi. içi batıl inançlarla dolu eşyalarla süslenmişti. Rüya yakalayıcı, kara kedi bibloları, tarot kartına benzer tablolar bunların bir kaçıydı. Bana ayrılan odaya girdim. Sadece yatak,dolap ve içi boş kitaplık vardı.Çalışma ve makyaj masasını daha sonra fark ettim fakat hepsinin üstü boştu.
''Şey, buraları sen kendi zevkine göre tasarlarsın diye ellemedik. Bugün dinlen. Yarın seninle bayan bayana alışverişe çıkarız ne dersin?''
Başımı olumlu anlamda salladım ve ona içtenlikle gülümsedim. Sarah beni odada yalnız başıma bıraktı ve kapıyı da arkasından kapattı. Hala inatla elimde tuttuğum saksıyı camın önündeki çıkıntıya koydum ve camın önüne yapılmış divanda cenin pozisyonunda oturup sırtımı duvara yasladım. Pencereden dışarıyı seyretmeye başladım. Gökyüzüne baktım. Ve onun bana dediği sözü hatırladım ve içimden tekrarladım.
''Ne olursa olsun gökyüzünü sev.''
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kraliçe Ölmeli
FantasyBedenim bir başkasının yaşam fırsatını ruhumda taşırken nasıl iyi olabilirdim ki?