.

8 2 1
                                    

''Selam.''

''...''

''Angele, benimle de mi konuşmayacaksın?''

''Yalnız kalmak istiyorum.''

''İçeri gelmen gerekiyor. Bir misafirimiz var ve seni görmek istiyor.''

Ona doğru döndüm ve arkasından paytak adımlarla yürüdüm. Salona geçtiğimizde koltukta masumca oturan kişiyi görünce korktum ve Calvin'in arkasına saklandım.Usulca bana fısıldadı ve şefkatli kollarıyla arkadan beni sıkıca kavradı.

''Sorun yok. O hala bizim Gab. Ben yanında olacağım.''

İçimi rahatlattığından değildi ama yinede arkasından ayrılıp koltuğa,Gabriel'in karşısına oturdum. Utanmıştı. Titrek bir şekilde adeta fısıldayarak adımı söyledi.

''Angee?''

Ona cevap vermedim.Onun yüzüne bile bakmaya korkarken onunla hiç bir şey olmamış gibi nasıl konuşabilirdim ki?

''Özür dilerim.''

Nihayetinde ağzımı açabilmiştim?''

''Ne için? Pis bir yaratık olduğun için mi yoksa benden bunları sakladığın için mi yoksa hala karşıma çıkıp hiç bir şey olmamış gibi konuş-''

''Angele yeter!''

Calvin susmam için biraz sert bir yola başvurmuştu ama Gab onu susturdu.

''Hayır Calvin. Bırak demek istediklerini desin. O haklı.''

Ama devamını getirmedim.

''Niye geldin?''

''Sadece iyi misin merak ettim. Bir daha beni görmek istemezsen anlarım... Ben,ben kalksam iyi olacak.''

Çok kaba davranmıştım. İnsanları üzünce vicdan azabından ölecekmiş gibi hissediyordum ve bu da çok boktan bir durumdu.

''Gab!''

Ona seslendiğimde duymamazlıktan geldi ve hızla ayağa kalkıp yanına koştum. Kapıdan çıkacakken kolundan tuttum. Bana doğru baktığında gözleri ışıl ışıl parlıyordu... Cidden parlıyordu,mecazi olarak değil!

''Gab, özür dilemek zorunda değildin. Ben sadece-''

''Şoktasın ve bunu yüzünden sinirli mi davranıyorsun?''

''Hafıza... hafızamı mı okuyorsun?''

Kahkaha attı ve buna anlam veremedim.

''O şey ancak filmlerde  oluyor Angee. Hayır sadece surat ifaden bunu anlatıyordu.''

''Oh. Pekiii.''

Aptal durumundaymışım gibi hissettim.

''Gitmem gerekiyor. Görüşürüz Angee.''

Sadece el sallamakla yetindim. Calvin ile evde baş başa kalmıştık ve yanına usulca oturdum.

''Tüm  bunlar rüya olsun isterdim. İnanmak mümkün değil. Herhalde biri bana bunları yaşayacaksın deseydi onu deli zannedip saçmaladığını düşünürdüm.''

''İnan bana kolay alışıyorsun.''

''Kendimi çifte kavrulmuş bir bok gibi hissetmem normal mi?''

''O nasıl bir şey oluyor bilmiyorum ama emin ol ben hep öyle hissediyorum. Eğer bahsettiğin şey kötü hissetmekse.''

Önce bir sessizlik oldu ve aynı anda birbirimize bakınca kafamızı hızlıca önümüze çevirdik. Tüm bu olanlar saniyelik sürünce kendimizi tutamayıp kahkaha atmaya başladık.Birbirimizi kahkahalar arasında dikkatlice süzüyorduk.

''Peki ya şimdi ne olacak?''

''Bilmiyorum minik turta. Ama bundan sonra kötü şeylere de alışsan iyi olur.''

Kafamı salladım. Onun yanında kendimi küçük bir kız çocuğu gibi hissediyordum. Bu evde en çokta ona alışmıştım. Ama bir o kadar da ondan utanıyordum. Bir süre daha sessizce yan yana oturduktan sonra nihayetinde ilk konuşan ben oldum.

''Öğret bana!''

''Neyi?''

''Öğrenmem gereken her şeyi.''

''Hah.Buna hazır olduğundan emin değilim minik turta.''

''Lütfen.''

''Oh,tamam...o zaman öncelikle vücudunda taşıdığın o kalbin kutsal gücünü sana anlatmakla başlayalım.''


Kraliçe ÖlmeliHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin