Calvin sözcüklerini kendi ağzında gevelerken ben ise onu tüm dikkatimle anlamaya çalışıyordum. Bana en basit konular üzerinden ders vermeye çalışıyordu fakat bu olayın hiç bir kolay yerini bulamadığı için sadece kendince geveliyodu.
''Calvin,umm sence de fazla kendini yormuyor musun?''
''Tamam evet haklısın. O zaman önce tarihimizden başlayayım.''
kafamı onaylarcasına salladım.
''Zamanında,şu salem dönemlerinde bütün iyi ve kötü cadılar aslında kraliçenin emri altındaydı çünkü kraliçe o zamanlar iyilik cadısıydı. Bizimle anlaşmaları olan melekler aracılığı ile onu kraliçe yapmışlardı-''
Sözünü kesmiştim.
''Melekler ile anlaşma derken?''
''Melekler ile cadılar anlaşma doğrultusunda birlikte çalışıyorlardı. Biz cadıların destanına göre melekler onları ancak yeryüzüne iyilik dağıttıkları müddetçe,onları yok etmeyeceğini söylemiş ve cadılar bunu kabul edince onlara bir yol gösterici olarak kraliçe seçmişler. Gel zaman git zaman, bu kraliçe günden güne insanlara kendilerini belli etmeden yaşamaktan ve her gün yakılan cadı halkının yakılmasından dolayı meleklere ve insanlara günden güne kin beslemeye başlamış. Çünkü melekler cadı halkını korumamış. Ama kraliçenin unuttuğu bir şey vardı...''
Durakladı ve yanında duran viskisinden büyük bir yudum aldı. Suratını ekşittikten sonra cümlesine devam etti.
''Melekler ona hiç bir zaman cadı halkını koruyacağına dair söz vermemişti. Cadı kendi halkına sahip çıkmak zorundaydı. Cadı artık çirkef bir hale gelmeye başlamıştı ve tam o sırada hiç ummadığı şey başına gelmişti.''
Uzunca bana baktı ve boş bardağını doldurup kafasına dikti ve tekrar bardağına viskisini doldurdu.
''Y-yoksa o, aşık mı ol-''
''Evet cadı bir ölümlüye aşık oldu. Bu adam kraldı. Kral öyle gaddar öyle kötü bir adamdı ki bencilliği yüzünden tahtına hiçbir zaman varis koymamış. Hatta kendisinden hamile kalan zavallı cariyelerini de zehirleyerek öldürmüş. Cadı ilk başta kalbindeki o son iyilik zerresinden ötürü bu adamdan korksa da sonunda o iyilik zerreside kralın sayesinde artık yok olmuştu. Kral ve cadı artık kötülüğün annesi ve babası haline gelmişlerdi. Cadı bu ölümlüyü kaybetmemek için kendine bağlama büyüsü yapmış ve kraliçenin kalbi attığı sürece kral'da yaşamaya devam edecekti.''
Elim istemsizce kalbime gitti. İçimde küt küt atan kalbimi hissedince irkildim.
Calvin bu halima güldü ve sarhoş olmaya başlamıştı.
''Merak etme minik turta bunun gerçek olup olmadığı bir muallak. Yani böyle bir şey yok.''
Ona gülümsedim ve daha sonra anlatmasına izin verdim.
''Kral'ın gözü ondan başkasını görmüyordu. Cadı halkı artık ikiye bölünmüştü,kraliçenin tarafında olanlar ve diğerleri yani kendi amaçlarından sapmayanlar. Meleklerde bu cadıları ödüllendirmek adına onları korumaya ant içti ve cadı bir zamanlar kendi halkından olan iyi cadıları bir bir yakalayıp işkence etmeye başlamıştı-''
''Ama melekler-''
''Evet melekler söz vermişti ama kraliçe o kadar güçlüydü ki melekler onunla olan anlaşmasınıda bozamadığı için cadı kendi halkına istediği gibi davranabiliyordu.''
Tekrardan durdu ve dudaklarını yalayıp bardağını istemsiz bir şekilde sertçe masaya koyduğunda artık tamamen sarhoş olduğunu anlamıştım.
''Aslında çoğu kaynak bunu böyle anlatsa da başka bir teori daha var. Diğer teorilere göre cadıda meleklerin bir sırrı vardı ve bu sırrı cadı onlara koz olarak kullanıyordu. Bu sır karşılığında cadıyla olan anlaşmalarını bozamıyorlardı.''
Tek kaşını kaldırdı ve beni süzmeye başladı. Bu tarihçe hoşuma gitmişti ama anlatanım daha sonradan sarhoş olunca içime ürperti girmişti. Bu tatlı çocuk sarhoş olunca adeta taraf değiştirip serseri kötü çocuklara benziyordu.Karanlık yüzünü şimdi biraz görmüş oldum.
Usulca bana biraz daha yaklaştı.
''Bu günlük bu kadar masal yeter pamuk prenses şimdi gitme vakti.''
''Nereye?''
''Gidip biraz daha içmem lazım sanırım.Evden dışarıya çıkma.''
Göz kırptıktan sonra yalpalanarak ayağa kalktı ve arabasının anahtarlarınıda alıp doğruca dış kapıya doğru ilerledi...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kraliçe Ölmeli
FantasyBedenim bir başkasının yaşam fırsatını ruhumda taşırken nasıl iyi olabilirdim ki?