Selamlar canlar,
Yeni bölümle karşınızdayım. Bugün ki bölüm ve sonrasında savaşa kısa bir ara verdik ama çok kısa bir ara... Bu bölümde yeni bir karakterle tanışacaksınız ve Gökbörü ve Ertuğrul Gazi romanını okuyan kişinin bu kişinin kim olduğunu anlayacağını düşünüyorum, elbette dikkat etmiş olanlarınızın. ;)
________
Tüm beyler, kağanın otağında toplanmıştı. Çoğu hafif de olsa yara bere içindeydi ama her birinin keyfi yerindeydi. Sonuçta mücadeleyi kazanmışlardı. Oğuz Kağan her birine gururla baktı.
"Tatar Bey."
"Emredin kağanım." dedi sert bakışlı adam.
"Öncelikle aramızdaki yanlış anlamanın giderilmiş olduğu için mutlu olduğumu söylemek isterim; sadakatini bana ve diğer beylere gösterdiğin için de teşekkür ederim." Adam bir şey söylemeden başını eğdi."Ama..." dedi kağan. Tam o sırada Tatar başını kaldıracakken durdu. "bir daha benzer bir şey olur da gelip benimle konuşmak var iken sen ve halkın karşımda olmayı seçer ise, bu sefer gardaşlığımızı unutur, gerekeni yaparım."
Tatar Bey tekrar başını salladı. Mahçup olduğu için doğrudan kağanın yüzüne bakamıyordu. Sadece o değil, herkes sus pus olmuş, başlarını önüne eğmişti. Evet, bu söz doğrudan Tatar Bey'e söylenmişti, ama aynı zamanda diğer beyler için de birer uyarıydı. Oğuz Bey, Avutmuş Bey'e seslenince, genç er içeri girip, Oğuz'un karşısına dizüstü oturdu.
"Avutmuş Bey, birliklerim arasındaki en iyi ve en akıllı askerlerden birisin. Dilin de iyi laf eder. Sırf bu kıvraklığın sayesinde nice olmayacak işi oldurmuşsundur. Son vazifende de beni ziyadesiyle mutlu ettin, bana gardaşlarımı geri getirdin."
"Size layığı ile hizmet etmeyi başardım ise ne mutlu bana, kağanım."
Oğuz keyifle gülümsedi. "Sadece layığı ile hizmet etmedin, ne denli basiretli ve hükmetmeye layık biri olduğunu da gösterdin. Avutmuş Bey, bundan sonra senin adın Karluk'dur. İsterim ki anayurdumuz, Altun hanlığımız ve Çürçet hanlığımız arasındaki topraklara ve halka bey olasın."
"Sağ olasınız kağanım, güveninize layık olmak için her şeyi yapacağım."
"Bilirim... Tatar Bey, halkını Çürçet seferleri için hazırlayasın. Eğer bu cenkte beyliğinin hakkını verir isen bundan böyle sen ve halkının kök salacağı topraklara bey olacaksın. Halkın orada soylanıp, büyüyecek. Hem Altun Kağan'dan gözümüzü ayırmamak gerek. Sen ve Karluk Bey'in öncelik vazifesi bu olacak."
"Emredersiniz kağanım."
"Deyin beylerim, başka bir konu var mıdır?"
Ulug Bey müsaade isteyerek sözlerine başladı. "Kağanım, çok kısa sürede bir çok diyarı devletimize kattık, Tengri'ye şükürler olsun. Son savaşımızı kazandık, evet ama beyleri atamadığımız sürece elbette ki kazanmış olmanın anlamı yok. Bunun için de beyleri göndermemiz lazım gelir."
"Kağanlar öylece teslim olur mu ki?" dedi Gün Bey.
"Ufak direnişler olacaktır, ama zaten kaybettikleri için o ruh hali ile kolayca direnemezler. Ellerinde ne var ne yok saldırdılar ve şimdi ellerinde hiçbir şey kalmadı. Muhtemelen şehirlerde endişe hakimdir."
Oğuz Kağan başını salladı. "Kış geldi. Kışlak için Kara Göl taraflarına gideceğiz. Atayacağım beyler, tümenlerini de alıp hakimiyetlerini kursunlar. Çürçet seferi öncesi bir sorun istemiyorum."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gökbörü ve Oğuz Kağan (Kitap Oldu)
Historical Fiction#Tarihi ve #Fantastik türde Gökbörü Serisinin 1. kitabı. "Güneyden bir ışık düştü ve içinden gök yeleli bir börü çıktı." Oğuz Kağan, hükümdarlığının ilk yıllarındayken; av sırasında bir kurt sürüsünün arasında büyümüş, Gökbörü ismini verdiği küçük...