1

198 29 17
                                    

"Karanlık, soğuk, ıslak... "
Titreyen bedenimi bıçak gibi kesen keskin rüzgar..

Sessiz sokaklarda ayak seslerim yankılanırken,gecenin zifiri karanlığı üzerime çökmüş yağmurdan ıslanmış saçlarım tenime yapışmiştı.

Bütün bedenim titriyor,nefesim soluk soluğa çıkıyordu. Karanlık loş sokaklarda hızlıca yürümeye başladım. Korku ve yanlızlığın baskısı altında.

Bedenim soğuktan o kadar uyumuştu ki enseme dokunan eli hissetmemiştim bile. Arkama dönüp kim olduğuna bakamadan o el beni tutup havaya kaldırdı.

Hıçkırığım boğazımdan çıkıverdi. Akan göz yaşlarım donmuş yüzüme sıcaklık veriyordu. Beni tutan kolları ve yüzünü göremiyordum. Bir ses yükseldi:

-'Bırak onu işimize yaramaz zayıf ve çelimsiz..'

Başımı çevirip sesin geldiği yöne bakamadan gözlerim karardı. Ensemden tutan el beni yere fırlattı sertçe çarpmış olmalıyım ki başimdaki sızı bedenimin acısının önüne geçmişti.

....bir  ses....ayak sesleri......

Yine oldu yine aynı şey bu rüyayı kaçıncı kez gördüğümü   hatırlamıyordum. Yada kabus mu demeliydim.

Bunun etkisinden olsa gerek bütün bedenim kan ter içerisinde kalmıştı. Çocuklugumun karanlık tarafı benimle özdeşleşmiş hatırlayamadığım günlerimden geçmişimden yanlız bu parça kalmiştı.

Uzun zamandır temizlenmeyen kırık beyaz perdeler arasından sızan sabah güneşi yüzüme vuruyordu.

Bacağımın sızısı bütün bedenime yayılmiştı. Düşüncelerim başımı daha da ağırlaştırıyordu.

Her sabah aynı rutin işleri yapıyor yaparken zihnimi kurcalayan sorulara engel olamıyordum.

.... Ben kimim... Ben kimim....

-'Ayza' babamın sesiyle irkildim.
-Yatakta boş boş oturmayı bırak  da kalk işlerimiz var' dedi

Babamın sesiyle düşünce aleminden uzaklaşıp irkilerek kendime geldim.

-'Geliyorum baba'

Evet ben Ayza peder Uzva nın kızı Ayza...

Yataktan hızlıca kalktım, babamın işimiz var deyişi yeni birşey değildi her gün yaptığım işlerdi. Ayaklarımın bu derece acımasına sebeb olan ayakkabıları ayağıma geçirdim. Şikayet etmeye hakkım yoktu bu kadarına gücümüz yetiyordu.

Aslında buna sahip olduğum için şükretmeliydim. Babam kötü biri değildi ama beni çok sevdiği de söylenemezdi.

Geçmişte beni yağmurun altından yaralı bir şekilde kan kaybından ölmekten kurtarıp himayesi altına almiştı. O olmasaydı ölebilirdim.

Ona minnet borcum vardı, bunu yanında çalışarak ve ona bakarak ödemek zorundaydım. Zaten gidecek başka yerim de yoktu.

Belime kadar uzanan kumral saçlarım işime engel olmaması için yana gelecek şekilde ördüm.

Yatağımı topladım kapıya doğru ilerledim tokmağı çevirirken bayan emir verir omzumdan sertçe tutarak beni kendine çevirdi:

-'İşe yaramaz dalgın kız seni malzemeleri almadan nereye gidiyorsun' diyerek sert bir şekilde keskin bakışlarını üzerime dikti.

Başımı öne eğerek malzeme çantasını elime aldım ve hızlı bir şekilde evden çıktım.

Ona cevap vermek istemiyordum. Veremezdimde bunu yapma yükümşülüğüm yoktu beni geldiğim günden beri hiç sevmemiş ve istememişti.

AYZA:"Karanlığın Doğuşu"Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin