3 ay sonra.....
Şatonun tüyler ürperten sessizliği, içimi donduran loş odaları. Burası zından hayatından farksızdı , çalışanlar sabahın erkrn saatlerinde geliyor günlük rutin işlerinin başına geçiyor. Başlarına emirler yağdıran efemdilerinden fırça yememek için ince eleyip sık dokuyorlardı. Bu eziklik hayatın acımasızlığına boyun eğmek miydi, çırpınmak mıydı, yoksa benim gibi daha da dibe batmak mıydı. Bilemiyordum...
Benimde pek farkım yoktu. Kayrayı elimden geldiğince yalnız bırakmamaya çalışıyordum. Pek ilgi çekecek bir yanımız yoktu , ben sıradan bir çocuk bakıcısıydım. Hanımanne yi en son 3 ay önce görmüştüm bir daha gelmemişti. Ona karşı ilk günlerde içimde olan güvenin içinde çatlamalar oluşmaya başlamıştı. Bana gösterdiği şevkatin sevginin sıcaklığını alamıyordum.
Öte yandan havalar ısınmaya başlamıştı çiçekler tomurcuklanıp üstlerini kapatan topraktan güneşe kavuşmak için mücadele vermiş, renklerinin tüm canlılığıyla doğa analarına kovuşmuşlardı. Şatonun yüksek teraslarından ressamın tuvalinden çıkmış taptaze bir resim gibi duruyordu. Buraya geldiğimden dışarı adımımı atamamıştım. Yalnız başıma çıkmam imkansızdı. Belki kayra dolaşmak isterse onunla gitme şansım vardı.
Tozlu kitap raflarında dokunulmamış olan kitapları temizlemekle işe başladım. Her kitap farklı bir dünya demekti. Hepsinin kokusunu içime çekmek bana huzur veriyordu. Üst raftaki kitapların yerleştirilmesi bittiğinde alt rafa geçtim. Kitapları rafdan boşaltırken kitabın düşmesiyle tok bir ses çıktı. Şatonun soğukluğunu önlemek amacıyla yerler parkelenmişti. Kayra bünyesi zayıf bir çocuktu. Elimdeki kitapları köşeye bırakıp yerdekini almak için eğildim. Oldukça eski bir kitaptı , kalın kapaklıydı üzeeindeki tozdan uzun süredir rafta kimse tarafından okunmadığı anlaşılıyordu. Köşeleri yıpranmış kalın kapağının so üst köşesinden aşağıya doğru yırtılmıştı. Üzerindeki tozu üfleyip elimle temizledim , sayfaları sarı renkteydi. İlk sayfasında yazı yoktu ,ikinci sayfasında okuyamadığım bir yazı türü vardı. Üçüncü sayfayı çevirdiğimde gözlerimi ister istemez büyüttüm şatonun resmi vardı , çok net olmamakla birlikte oldukça eski bir zamanda buraya çizildiği belli oluyordu . Üst kısmında ufak harflerle yazılmış bir tarih vardı. Silindiğinden dolayı çok net değildi. Dördüncü sayfası daha ilginçti oldukça büyük bir salın vardı sağ ve sol kısımlarında insanlar yan yana dizilmiş ellerin önlerinde bağlı kafaları önlerine eğikti. Ortada tahtın üzerinde başında tacıyla kral olduğunu tüm endamı ve şaşalığıyla belli eden bir adam oyuruyordu. Sağ ve sol tarafonda iki kadın oturuyordu. Bu kitap oldukça ilginçleşmeye başlıyordu.
Diğer sayfayı çevirdiğimde bir kağıt parçası yere düştü. Eğilip kağıdı elime aldım kitabın kopmuş sayfası olamazdı çünkü dokusu ve rengiyle farklıydı. Kağıdı açtığımda iç rengi dış rengibe göre biraz daha açıktı. Üzerinde ise yalnızca bir sembol vardı S şeklinde olan bu sembolün üst ve alt kuyruk içerisindede birer nokta vardı. Kıvrımlara parmaklarımla dokundum. Aynı anda parmak uçlarımdan başlayarak eklemlerimde hissettiğim sızı ile kağıtla beraber kitabı elimde düşürdüm. İki parmağımı avucumun içine aldım, acıyla gözlerimi yumdum. Göz kapaklarım araladığımda gördüğüm şeyle kanım dondu.
Parmaklarım...parmaklarım...eriyordu...Bütün bedenim titremeye başladı. Boğazıma bir yumru oturmuş gibiydi, nefes alamamaya başladım diğer elimle boğazımı tuttum , diz kapaklarım kırılmış gibi üzerlerine düştüm. Nefes alamıyordum gözlerime dolan yaşlar yanaklarımdan süzülmeye başladı. Bağıramıyordum, nefes alamıyordum, içimdr beni tutan bişey vardı. Dışarı çıkmaya çalışıyor gibiydi.
Gözlerimin karamaya başlamasından mıydı bilemiyordum ama önümde ki kitabın kararmaya başladığını gördüm. Çikan karartı silületi gözümün önünde can buldu. Bedenime artık hakim değildim. Titremeye başladım , gözyaşlarım akmaya vucudum kontrolümden çıkmaya başladı. Silületin eli boğazımı tuttuğum elin üstüne kapadı ve sıktı. Herşey durdu. Zaman durdu. Ben bir yokuştan aşağıya doğru yuvarlandım. Ne acı vardı ne his. Kocaman bir boşluk. Bir ses tek bir ses
...Uyan...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AYZA:"Karanlığın Doğuşu"
Ficção AdolescenteYanlızlığın,acının,kötülüğün..içinde yaşayan genç bir kız. Bu karanlık hayatın içinde küçük mutluluklarıyla yetinen Ayzanın hayatı ailesini kaybetmesiyle altüst olur. Üstüne çöken karanlıktan kaçmaya çalıştıkça daha içe çekilecek ve kendisini bekley...