8. BÖLÜM

146 11 2
                                    

   Yeni bölüm biraz gecikti öncelikle bu yüzden herkesten özür diliyorum ama okuyucu sayısı çok az arkadaşlar :/ Destek lütfen. İşte buyrun yeni bölüm :')

   Kapının çalmasıyla anlık bir kalp krizi geçirdim diyebilirim. Birden yerimden zıpladım. Marco'yu yatakta bırakarak kapıya yaklaştım.

   "Kat tatlım ne yapıyorsun? Marco'yu gördün mü?"

   Tanrım... Anne... Ne diyeceğim şimdi be?

   "Ş-şey ben üstümü değiştiriyorum da... eee... o yüzden kilitledim kapıyı. Ve Marco da az önce aniden çıktı evden. Şey... acil bir telefon gelmiş sanırım. Senden çok özür dilediğini söyledi," diye ani bir sallamasyon yaptım. Anneme yalan söylemek hiç hoşuma gitmiyordu. Ama ne diyeyim ki? Şey anne ben az önce sevgilin Bay Seksi Mavi Göz'le seviştim. Çok harikaydı. Şuan müsait değiliz. Sonra gel mi? Ah... Kafayı yemek üzereyim...

   Neyse ki annem biraz kendi kendine söylendikten sonra gitti ve derin bir oh çektim. Peki Marco'yu ne yapacaktım?

   "Marco... Ah lanet olsun. Ne yapacağız?"

   Artık ellerimle başımı iki yanından tutmuş, duvarın dibine oturmuştum. Marco da yanıma geldi ve beni kucağına oturttu. Kendimi o anda güvende hissettim. Cennetten çıkma kokusu, içimi ısıtıyor; varlığı beni tamamlıyordu. Bu zamana kadar onsuz nasıl yaşadığıma hayret ediyorum.

   Uzun bir süre boyunca Marco'nun omzuna başımı yaslayarak ve boynunun kokusunu içime çekerek oturdum. Onu doğru döndüm ve bacaklarımı iki yana açarak ona sardım. O da ellerini belime sardı.

   "Kat... Seni kimseyi sevemediğim kadar seviyorum. Ve bize bir şey olmasına asla izin vermem. Annenle bu işi halledeceğiz. Bu ilişki gizli olmayacak. Seni seviyorum bebeğim. Herkes bunu bilsin istiyorum," Marco'nun fısıldamaları dudaklarıma vuruyor bende tahrik etkisi yaratıyordu. Dudaklarına hafif ama tutku dolu bir öpücük kondurdum.

   "Marco... Herkes bizi yargılayacak. Bunu sen de biliyorsun. İnsanlar bize 'şuna bak babası yaşında adamla beraber' ya da 'şu adama bak hele kızı yaşında birini kapmış' diyecek. Bunlardan hiç mi korkmuyorsun? Ben çok korkuyorum. Annemden... Chris'ten... Herkesten."

   "Ah Kat... Korkma. Tamam mı? Sakın korkma. Ben burdayım. Güçlü ol."

   Aniden ona sarıldım. Yüzümü boynuna gömdüm ve kokusunu içime çektim. Ellerimi dalgalı saçlarında gezdiriyor ve o anın tadını çıkarıyordum. Ah... Ben. Bu. Adamı. Manyak. Seviyorum.

   Saat bayağı geç olmuştu. Biz hala yerde birbirimize kenetlenmiş duruyorduk. Marco beni kucaklayıp ayağa kalktı ve yatağa götürdü. Gerçekten yorgundum ve uyumak istiyordum. Kendimi yatağa attım ve Marco'yu da boynunda tutarak üstüme çektim.

   "Hey, Kat? Ne yapıyorsun?"

   "Seni yatağa atıyorum bayım bir sorun mu var?"

   "Kat ben gitmeliyim."

   Şaka yapıyor olmalıydı.

   "Saçmalama bu saatte nereye gideceksin? Evet annem uyudu belki ama seni görme riskini göze alamayız. Bu gece buradasın. Kapı hala kilitli. Sabah annem giremez. Sonra işte... bir çaresine bakarız. Bu gece beraber uyuyalım ama."

   Son cümleyi dememle beraber Marco fazlasıyla erimiş gibiydi ve bana aşkla bakıyordum. O mavi gözler... Sanki Tanrı gökyüzünü gözüne koymuş gibi. O kadar mavi, o kadar sonsuz ki... Sonsuza kadar o gözlere bakabilirim ama gerçekten çok uykum var.

   Marco'yla yorganın altına girdik ve birbirimize dönerek yattık. Marco yüzünü gerdanıma gömdü. Ben de çenemi onun başına dayadım ve ellerim saçlarında, onun elleri belimde, öylece birbirimize kenetlenmiş, öylece birbirimizi tamamlamış bir şekilde uykuya daldık.

   Umarım beğenmişsinizdir. Lütfen yorum yapın, yorumlarınız benim için çok önemli. Ayrıca oylamayı da unutmayalım :') Sizi seviyorum!

CENNETİN YOLUHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin