4. Bölüm

35 13 2
                                    

AleynaEcemTuna  ilk hikayemi yazdığım andan itibaren benimle iletişimde olan canım okuyucum seni gerçekten çok seviyorum. Benim küçük kardeşimsin sen iyi ki varsın ❤️

Bu gün bir haftalık tatiliyle arasında kalan son gündü. Bir iş yemeğinden sonra bir haftalık da olsa sırra kadem basacaktı. Bir hafta da olsa fena sayılmazdı.

İş yemeğinde şuh kahkahalar atılırken Aydan da eşlik ediyorlu lakin onun kahkahaları gerçek değildi. Adeta kahkahalarının içi boş, şişirmeydi. Yemekten sonra vakit kaybetmeden evine geçti. Günlüğünü eline alıp koşar adımlarla geçmişe atladı.

İlk dışarı çıkmamızın ardından üç gün geçmişti ama biz her gün yine birlikteydik. Onunlayken hep gülüyordum hatta kahkaha atmayı öğrenmiştim. Bu gün uçurum kenarında gün batımını izliyorduk. Emir'e döndüğümde onunda bana baktığını gördüm. O donmuş duygularımı eriten gülümsemesiyle bakıyordu bana. Gözlerinde sevgi vardı sanırım, ben çok sevilmediğim için yabancısı olduğum duyguydu sevgi. Sanırım hem seviyordum hemde seviliyordum. Göz göze geldiğimiz an gülüp bakışlarımı batmakta olan güneşe çevirdim.

"Aydan ne söyleyecektin az önce?"

"İlk konuştuğumuzda yetim olduğumu söylediğimde teklifini geri çekeceğini sanmıştım ama sonra sen teklifini geri çekmedin. Bende dedim ki bence beni kırmamak için çıktık bu gün ama bundan sonra teklif dahi etmez demiştim ki bak şu an burada senin yanındayım hatta o kıymetli arabanın kaportasında oturuyorum." Önüme gelip yüzümü avuçladı. Yere odaklanmış bakışlarımı bakışlarında sabitledi.

"Aydan beni ailen alakadar etmiyor. Beni mutlu edebileceklerini de sanmıyorum. Beni alakadar ve mutlu eden sensin." Bu sözleri üzerine sarıldım ona.

"Emir beni seven herkesi kaybettim ben. Ailem beni seviyor muydu bilmiyorum ama beni seven Ayşe teyzeyi kaybettim. Seni kaybetmek istemiyorum." Göz yaşlarım Emir'in geniş omuzlarında yer alırken istemsizce ağlıyordum. Emir ilk başta ne yapacağını şaşırsada sonrasın da saçlarımı okşayıp beni sakinleştirmek için bişeyler fısıldamaya başladı. Ağlamam durunca geri çekildim. Göz yaşlarımı silecekken benden hızlı davranan Emir göz yaşlarımı bir çırpıda sildi. Konuyu değiştirmek için yanıp tutuşurken ne diyebileceğimi bilmiyordum. "Emir ben acıktım." O çapkın gülümsemesini atıp beni kaportadan indirip sürücü koltuğuna geçti.

"Seni pis obur." Koltuğa yerleştiğimde kollarımı önümde  birleştirdim.

"Hiç de bile! Seni çekmek kolay mı sanıyorsun sen? Senin gibi cool biriyle takılmak insanı çok yoruyor ve acıktırıyor canım." Tam gülecektim ki daha da ciddileştim. "Hem okulun yakışıklısının benimle çıktığını düşünen kızlar beni bunaltıyor. Onlara açıklama yapmak da acıktırıyor." Bana bakıp güldü ve tek kaşını kaldırdı.

"Yakışıklı olduğumu kabul ettiğinin ispatı bu Aydan. Sonunda ya sonunda." Yumruk yaptığı eli yukarı kaldırıp aşağıya çekti, bu onun kazandığını düşündüğünde yaptığı favori hareketiydi.

"Yalnız Emir bey sizin taktığınız o at gözlüğünüzü çıkarmanızda yardımcı olayım." O araba kullanırken bile bana bakabildiği için ona doğru döndüm tamamen. "Seninle beni..." ikimizi işaret ettim o sırada. "Sevgili sanıyorlar." Bana tek tepkisi omuzunu silkmek olmuştu. Delirip yüzümü çiziyormuş gibi yaptım. "Ne kadar umursamazsın! Benim yüzümden kısmetin kapanıyor."

"Aydan sence ben bizim okuldan biriyle çıkar mıyım?" Düşünmem gerekti. Cevap bariz hayırdı ama bulmalıydım.

"Seversen neden olmasın?" Bana dönüp gözlerini devirdi sonrasında tekrar yola odaklandı.

"Aydan yaşı büyümesine rağmen düşünceleri büyümemişlerin arasındayız farkında mısın?" Bana tekrar dönüp bizi işaret etti. "Elbette biz hariç."

"Emir hadi benim düşüncelerimin büyük olmasının sebebi bariz ortada ya senin düşüncelerini büyümesinin sebebi ne?" Daha demin o kendinden emin olan çocuğun yerinde yeller esiyordu.

"İlk önce yemek yiyelim sonra anlatırım." 'Peki.' Diyip konuyu kapattım onun yerine radyoyu açıp bize güzel bir şarkı bulmayı denedim.

Bir kaç şarkıya eşlik ettikten sonra başka bir kafeye gelmiştik. Emir'le her gün farklı bir kafe ve farklı bir yemek deniyordum.  Garson menüleri verip geri çekilirken menüyü bakmadan Emir'e odaklandım.

"Şefimiz bana bu sefer ne öneriyor acaba?" Elimin biri çenemde dururken diğer elim masaya vurarak tempo tutuyordu. Bu baya baya acıktığımın işaretiydi. Ben sabırsızlandığımda bir şekilde tempo tutardım.

"Bu gün ton balıklı makarna yiyelim. Ne dersin?"

"Olur." Biz siparişleri verdikten sonra Emir her yemekten önce yaptığı gibi sigarasından bir dal çıkardı. Sakin bir şekilde çakmağını yakıp sigarasının ucunu aleve verdi. Sigarasını öyle güzel içine çekiyordu ki hayran hayran onu izliyordum. O dumanı üflerken içindekileri de dışarı atıyordu. Sanırım sigara içerek rahatlıyordu. Paketine el atıp bir dalda ben aldım. Bana şaşkınlıkla baksada elimi tuttu hemen.

"Aydan sakın sen içmiyorsun." Omuz silktim onu gibi.

"Sen içiyorsun ama Emir." Kaşlarını çattı hemen.

"Aydan hayır."

"Evet Emir ki eğer sen vermezsen ben illaki alır içerim o yüzden bırak." Benimle başa çıkamayacağını anlayıp bıraktı. Onun yaptığı gibi yakarken içime çektim. Tabi içime çekince beni bir öksürme aldı. Ben biraz kendime gelince Emir gülmeye başladı.

"Çok istiyordun ya içmeyi içsene hadi."

"İçerim ne var?"

Biraz zaman geçince daha iyi olmuştum. Yanlışlıkla da olsa sigaranın nasıl içileceğini sonunda keşfetmiştim. Yemeklerimiz geldiğinde Emir çoktan sigarasını bitirmişti bende küllükte söndürdükten sonra hemen makarnamı yemeye başladım.

Tadı bizim yemekhanede ki gibi değildi, daha zengin baharata sahipti ve içinde ton balığı vardı. Tadı mükemmeldi. Ben hızlı hızlı yerken Emir beni izleyip sırıtıyordu.

"Yemeğinle ilgilenir misin Emir?"

"Sende yemekle aşk yaşayarak yemeyi bırakıp benimle ilgilensen?" Anlamamıştım, ne demek istemişti ki?

"Anlamadım." Sağına dönüp güldü.

"Bakışlarından anlamadığını anladım ben. Sana diyorum ki yarın kitapçıları mı gezsek?" Gözlerimin bir anda parladığına eminim.

"Evet harika olur bu Emir!"

"Anlaştık o zaman hem bi kaç kitap almam gerek benim onları da aradan çıkarırım." Bir anda düşmüştü enerjim. Acaba ben Emir'i çok sevdiğim için mi katlanıyordu bana. Bütün bu yaşadıklarımızı dostluğa yorumlamıştım ama yanlış mı yorumlamıştım? Benim üzüntümü gören Emir endişeyle sordu.

"Ne oldu?"

"Emir eğer benimle gezmek istemiyorsan benimle vakit harcamak zorunda değilsin. Zaten herşeyi sen ödüyorsun bide beni çekiyorsun. Yani istemezsen sorun değil."Masada ki elimi tutup gülümsedi.

"Aydan sen deli misin bir seninle olmak istemesem olmam bunu şimdiye kadar anlaman gerekirdi. İkincisi ben dostlarıma hesap ödetmem. Üçüncüsü ben seni çekmiyorum ben seninle yeniden hayat buluyorum. Anlaştık mı?" Kafamı sallayabildim sadece.

Yemekten sonra beni yurda bırakıp oda evine geçti.

TEK SEVDAMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin