Sabah işe gittiğimde elimde sert bir Americano vardı. Tüm geceyi hastanede geçirmiştim. Odaklanma problemi yaşamamak ve uyuklamamak için sert kahvemi yudumlayıp dururken Şerife hanımın masasını boş görmek üzmüştü beni. Her sabah beni gülümseyerek karşılayan o sevinç dolu kadın yoktu. Kolay kolay da izin almazdı o yüzden alışık değildim onu görmemeye. Ameliyattan çıkmıştı yoğun bakım ünitesine alınmıştı. İyileşecekti ama tekrar bu hızlı iş hayatına atılamazdı. Benden sonra en çok çalışıp çabalayan bir kadındı, sadece toplantılarımı düzenlemezdi özel hayatımı dahi planlardı. Tüm hayatımı düzene sokan efsane bir kadındı Şerife hanım. İşini sağlama alırdı her daim, aylık programlarımı mailden bana atardı ki ona bir şey olursa aksamasın diye. Her zaman bir adım sonrasını tahmin edip ona göre hareket ederdi.
Kendimi iş temposuna kaptırıp her şeyi unuttum hatta Şerife hanımın olmayışını bile. Geçici olarak onun yerine telefonları açan kızı arayıp Şerife hanım demiştim, sonra hatamı anlayıp kapatmıştım. Oysa Şerife hanım olsa kahve içelim diyecektim.
Şerife hanım kendini iyi hissedene kadar hastane git gel yapmıştım. Sonunda kadıncağız dayanamayıp gelmeyin demişti. O yabancısı olduğum anne şefkatiyle konuşmuştu.
'Şirkette yalnız bıraktım zaten sizi o yeni yetmelerle de geçinemezsiniz yoruyorlardır sizi. Hem sizi burada benim yüzümden yorgun argın görmek üzüyor beni. En iyisi mi siz beni her gün görmeye gelmeyin. Hem teknolojide gelişti aramanız yeterli.' demişti. Ne kadar karşı çıktıysam itinayla beni ikna etmişti.
Akşam işten erken çıkıp eve geçtim. Okulda yapacağım konuşma için hazırlanmalıydım. Hem tüm mezunlar orada olacaksa Emir'de orada olurdu ve ben ona kavuşmuş olurdum. Gerekirse zorla kolundan tutar kendimi dinletirdim ona. Eve geldiğimde kendimi hemen duşa attım. Kısa bir duş aldıktan sonra dolabımın karşısına geçip kıyafetlerime göz gezdirdim. Siyah vücudu saran diz altında biten kolsuz ufak bir boyun çıkıntısı olan elbiseyi alıp üzerime geçirdim. Saçlarımı açıp kuruttum doğal hali düz olduğu için bir şey yapmama gerek yoktu. Ayaklarıma siyah stiletto giydim. Kırmızı zarf çantamı da elime alacaktım. Makyaj olarak abartıya kaçmadan rimel ve çantamla aynı tonda olan kırmızı bir ruj sürdüm. Aynaya son defa daha baktıktan sonra arabama binip hayatımın insanını tanıdığım okuluma gittim.
Bahçede ki tüm yüzler bana geçmişi hatırlatma kalmıyordu, bana icat edilmiş bir zaman makinesine bindiğimi hissettiriyordu. Sanki birazdan zil çalacak ve hepimiz dersliklere gidecekmişiz gibi geliyordu. Arkadaşlarımla sohbet ederken gözlerim hep onu arıyordu lakin ben onu ne kadar görmek istesem de, gözlerim tenim onun yokluğuyla kavrulurken, onu göremiyordum. Neden gelmedi ki? Birazdan gelir ama... yani gelir değil mi?
Onu öyle çok seviyordum ki aslında hayalleriyle yanımdaydı ama ben hayalleriyle yaşamak istemiyordum ben onu tüm iliklerime kadar hissederek yaşamak istiyordum. Felaketim olacaksa bile yanımda olsun bana kafi. O öyle işlemiş ki kalbimi bu kalp artık bana ait değil tamamen onun ve bir başkası asla fetih edemez ona ait olan kalbimi. Kalbimin bu zamana kadar atmasının tek sebebi onu bir kez daha görebilmek için. Hiç bir uzvum bana ait değildi evet bende duruyorlardı ama ona aitlerdi. Kaçarken beni de alıp götürmüştü farketmeden bedenim buradaydı ama sevinçlerim mutlulukları heyecanım sevdam onun yanındaydı. Kısacası o gittiği andan beri ben ben değildim ben bana ait değildim.
Arkadaşlarımla sohbet ederken o mutluyum maskesini takmıştım yine. Eskiden nefret ederdim maskesi olan insanlardan ama artık onları anlıyordum hemde çok iyi anlıyordum. Mutsuz olduğumu insanların görmesine gerek yoktu benim için yapabilecek bir şeyleri yoktu. Hem benim mutsuz olduğumu gören insanlarda üzülebiliyordu ve benim onları saniyelik dahi olsa üzmeye hakkım yoktu. Konuşma yapmam için kürsüye davet edildiğimde alkışlar yükseldi. Gülücükler yayarak kürsüye yerleştim. Konuşma metnim hazırdı ama hepsini silip attım. Anlık bir konuşma yapacaktım. Mikrofonumu düzeltip sesini kontrol ettim.
"Öncelikle hepiniz hoş geldiniz. İnanın bir konuşma hazırlayıp iyice hazırlandım lakin ani bir kararla o metni size ezberimden okumayacağım." gülüşmeler ve alkışlar aynı anda yükseldi. "Bir çoğunuzun hatırladığı üzere ben lise ikide okulumuzda okumaya hak kazandım. Dolu dolu anılarım oldu ki sizin de böyle anılarınızın olduğuna eminim. Birlikte bir çok etkinlik yaptık böylece bir çok anı biriktirdik. Hayatımızın en enerji dolu evresini biz bu okulda geçirdik. Size tüm samimiyetimle şunu söyleyebilirim ki; bu gün sahip olduğum mevkiye beni bu okul ve o getirdi. O dediğime bakmayın hepiniz tanıyorsunuz. Emir..." bir süre durduktan sonra devam ettim. "Hayatımı hayal edemeyeceğim kadar çok değiştirdi bu okul. Hayatımın insanıyla karşılaştım ben bu okulda. Hayatıma harika bir şekilde giren Emir'e çok teşekkür ederim. Evet şu an aramızda değil ama söylemek istedim. İnanın şu an nerede olduğuna dair en ufak bir fikrim dahi yok ama burada olsaydı yanımda olurdu. Sizin bildiğinizden daha fazlasını bilmiyorum aslında tamamen gizemli bir şekilde kayboldu benim sıra arkadaşım. Bu konuşmanın nereye varacağını kestiremediğim için konuyu kapatıyorum ama dediğim şekilde bu okul benim hayatımda çok büyük bir öneme sahip. Kim bilebilirdi ki yetimhanede büyüyen bir kızın koskoca bir holdinge sahip olacağını ama şu an burada o kız olarak söylüyorum ki okulumuzdan mezun olmaktan gurur duyuyorum."
Ben kürsüden inerken alkışlar sel gibi akıyordu. Bir süre daha bahçede takıldıktan sonra tuvalete gitmek için okulun içerisine girdim. Ezbere bildiğim koridorlarda onu görmek için dolaştım sonu hüsrandı ama. Yakınımda ki duvardan güç alarak tuvalete girdim. Enseme soğuk su değdirerek rahatlamaya çalıştım. Kendime geldiğimde kendimden emin adımlarla bahçeye geçtim tekrardan. Servis yapan gençlerden biri yanımda belirdiği zaman tepsinin üzerinde ki kırmızı şarabı seçip aldım.
Gecenin sonuna doğru sarhoş oldum. O ilk tanıştığımız bankta çökmüş oturuyordum. Her şey bana onu hatırlatıp acıtırken içimi onun beni düşünmeden kayboluşu daha da kasıp kavuruyor benliğimi. Bahçede tek tük insan kaldığında bir taksi çağırdım bu halde araba kullanmam hiç de akıllıca değildi.
Taksinin geldiğine dair kornayı duyduğumda sendelemeden yürümeye çabaladım. Takside arka koltuğa oturduğumda gözümden bir damla yaş özgürlüğünü ilan ederek atladı. Taksiciye evin adresini verip dışarıya bakmaya başladım. Radyoda tıngırdayan şarkı bana yine onu çağrıştırıyordu. Benim için her şeyde o vardı aslında yanımda olmasa bile hislerimde ve düşüncelerimdeydi Emir. Anlatması hayli güç ama kısaca o benim için her şeydeydi.
Arkadaşlar yazım hatam vs. varsa affedin çok sıkışık bir anda yazdım. Şu sıralar çok yoğun bir tempo halindeyim, gerek okul gerek özel hayat gerek hobilerden dolayı. Affedin beni rahat bir zaman diliminde daha verimli bölümler yazacağım ama. Vote atmayı ve yorum yapmayı gözardı etmeyin lütfen beni motive ediyor. Daha çok yazma aşkıyla doluyorum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TEK SEVDAM
ChickLitHayatımda değer verdiğim tüm insanları toprağa emanet ettim ben. Lakin içlerinden biri vardı ki onu toprağa emanet etmeden kaybetmiştim. Sevdiklerimi toprakla baş başa bırakmaya alışıktım ama beni ortada bırakıp gitmelerine alışık değildim. Hala umu...