Kendime ayırdığım haftanın sonuna gelince işlerimin başına geçtim. Önümdeki dosyayı incelerken telefonum çalmaya başladı. Ekrana baktığımda Ahmet Hoca yazıyordu. Büyük bir mutlulukla açtım hemen.
"Efendim hocam?" İstemeden yüzümde gülücükler yer aldı.
"Nasılsın, ne yapıyorsun diye aradım?"
"İyiyim hocam işlerle uğraşıyorum. Ya siz hocam yanınıza gelmeyi çok isterim ama çok yoğun oluyorum kusuruma bakmayın." Mahcupluk tüm damarlarımda gezinirken ayağa kalkıp camdan dışarısını izledim bir yandan da Ahmet hocayı izliyordum.
"Biliyorum evladım. Sen hiç üzme o tatlı canını sıkıntı değil. Ben çok iyiyim hala veletlerin arasındayım işte." Biraz durdu boğazını temizleyip devam etti. "Aydan kızım ben senden bir şey rica edecektim ama nasıl desem bilemedin."
"Sizin ricanız benim için bir emir demektir hocam söyleyin lütfen."
"Sizin senenin mezunlarını toplayıp ufak bir davet verecektik. Tüm mezunlara davetiyeler yollanıyor. Senin de vaktin varsa gelsen diyordum ben, hem okulu birincilikle bitirdin hemde büyük başarılara imza attın iş hayatında."
"Elbette olur hocam onore oldum. Ne zaman?"
"Haftaya cuma saat sekizde. "
"Tamam hocam orada olacağım." Bir süre daha sohbet ettikten sonra birbirimize iyi dileklerde bulunup telefonumu kapattım. Telefondan Şerife hanımı odama çağırdım. Şerife hanım emekliliğe merdiven dayamış lakin bir çok meslektaşına taş çıkartırdı. Yaşına nazaran çalışmaya aşıktı. Benim zamanımı en verimli şekilde yönetmemi sağlardı.
"Şerife hanım haftaya Cuma saat sekizde mezun olduğum kolejde davet var onu da eklersen çizelgeye sevinirim. Birde bu gün ki programda ne var?"
İşten eve geldiğinde ilk önce karnını doyurdu. Sonrasında uzun süredir yaptığı gibi günlüğü eline alıp okumaya başladı.
Yarı yıl tatiline girdiğimiz için erkenden Emir'in evine geldim. Gelirken de sıcacık simit ve kahvaltılık bir kaç şey almıştım. Kapısının önüne gelince poşetleri yere koyup çantamdaki anahtarı çıkardım. Bana yedek anahtarını vermişti. Sabahları geldiğimde anahtarla giriyordum. Uyuyorsa uyanmasını istemezdim.
Poşetleri mutfağa taşıyıp çay için su koydum. Aldıklarımı kahvaltılıklara boşaltıp masaya yerleştirdim. Omlet yapmak için malzemelerimi tezgaha yerleştirip yapmaya koyuldum. Çay kaynayınca demledim ve omlete geri döndüm. Elim ayarsız olduğu için beş omlet yapmıştım. Simitleri dilimleyip ortaya koydum. Her şey hazır olunca Emir'i uyandırmak için tam arkamı dönmüştüm ki bir kadınla karşılaştım. Pijamalarıyla ve makyajsız suratıyla öyle güzeldi ki. Elmacık kemikleri özenle yapılmıştı sanki. Koyu kahve saçları omzundan aşağıya uzanıyordu. Kulaklığımı çıkarıp konuşmaya başladım.
"Şey ben özür dilerim. Emir'in misafiri olacağını bilmiyordum. Neyse ben çıkayım iyi günler."
Tam çıkmaya yeltenmiştim ki kolumdan tuttu beni. Gülümseyerek konuşmaya başladı.
"Aydan olmalısın sen, ben Emir'in ablasıyım. Ayşen ben."
Bir anda afalladım ama hemen kendimi toplayıp gülümsedim.
"Evet ben Aydan tanıştığımıza sevindim. Emir anlatmıştı sizi bana. "
"Bak sen. Demek beni sana anlattı. Ne söyledi benim hakkımda?"
Tam o sırada Emir mutfak kapısından göz kırptı bana.
"Tabi ki de ne kadar da cadaloz olduğunu söyledim. Yoksa ne diye bahsedeyim ki? Az mı çektim ben senden?"

ŞİMDİ OKUDUĞUN
TEK SEVDAM
ChickLitHayatımda değer verdiğim tüm insanları toprağa emanet ettim ben. Lakin içlerinden biri vardı ki onu toprağa emanet etmeden kaybetmiştim. Sevdiklerimi toprakla baş başa bırakmaya alışıktım ama beni ortada bırakıp gitmelerine alışık değildim. Hala umu...