Tam taksici evime yaklaşmıştı ki durdurdum onu. Gitmek istediğim yer burası değildi. Taksiciye eskiden üniversite yıllarında kaldığımız evin adresini söyledim. Taksici sükunetini bozmadan beni evimize götürdü.
Sarhoş halimle anahtar deliğini zar zor bulup açtım. İçerisi bir o kadar havasız ve tozluydu uzun zaman olmuştu gelmeyeli. Kapıyı arkamdan kapatıp salonun ışığını açtım. Ne yapacağımı bilemez halde geziniyordum evde. Salondaki televizyon ünitesinin üstünde bulunan fotoğraflara ilişti gözüm. Sinirle bir çok kez yaptığım gibi devirdim hepsini, kitaplığımızı yıktım ve en sonunda yere çöküp hıçkırıklar arasında kaldım. Göz yaşlarım kaçarken benden hıçkırıklarım boğuyordu beni. Su almak için mutfağa geçtim. Tam mutfak dolabına uzanmıştım ki daha önce hiç görmediğim bi kağıt gördüm buzdolabının üstünde. Buzdolabımızın üstü hep doluydu ama bu yeniydi. Hızla kağıdı alıp açtım. Onun el yazıdıydı! Buraya gelmişti yaşıyordu o buradaydı! Monoton atışını bozmuştu kalbim adeta çırpınıyordu bu çırpınış yaşamak içindi, onunla yaşamak içindi. Hızla kağıdı okumaya başladım.
'Ay'dan gelen Aydan'ıma;
Karşına çıkmaya yüzüm yok be güzelim. Evet gittim ama bu ikimizin yararına. Sakın inanmıyorum deme bilmediklerin var ben düşündüğün kadar iyi biri değilim. Seni uzaktan izledim kısa süreliğine ve içten değilsin Aydan. Eski Aydan yok gibi ve bunda suç benim ama kalamazdım Aydan. Hem sana hem kendime acı çektiremezdim.
Neyse unut beni Aydan hayatına girmemişim gibi, bu evi de elinden çıkar gelme buraya. Artık geliyor musun orası da muamma ama gelme be güzelim. Hayatına hiç girmemişim gibi ve sakın ağlama bu mektubu okurken.
Aydan ben tam bir karaktersizim güzelim. Sakın değilsin deme! Herkes bizi dost bildi ki buna sende dahilsin lakin ben sana kara sevdalıyım be güzelliğim. İlk gördüğüm anda anladım senin beni büyüleyeceğini ama sen beni dostun olarak gördün. Her anımda sen vardın be kadın. Ben bir çok ilkimi seninle yaşadım. Ben ilk ve son defa birine aşık oldum. Seni kaybetmekten korktuğum için bunu hep sakladım senden. Sana hem çok yakın olup hem çok uzak olmak çok zor be! Sevgilin olduğu zaman bundan dolayıydı sinirli hallerim. Babam elini eteğini çektiği zaman bu evi tutmuştun ve 1+1 olduğu için o küçücük odada birlikte uyumaya başlamıştık ya hah işte o geceler sen uyuduktan sonra aşk mısraları döktüm o güzel suretine. Ben seni deli sevdim kadın! Bilirsin beni benden normal bir şey beklenmez.
Bu yazdıklarımı okursan hem beni hemde bu yazdıklarımı unut aşık olduğum kadın. Seni kimsenin kimseyi sevemeyeceği delilikte seviyorum. Hayatına en güzel şekilde devam et. Daha da ilerde harika bir iş kadını olacaksın. Kendine dikkat et.
Baş belan Emir...'Neye uğradığımı şaşırmıştım. Sevdiğim adam da beni seviyordu ve bundan dolayı kendini kötü seviyordu. Hayatımın insanı beni seviyordu. Hızla telefonumu çıkarıp onu aradım. Bir umut açıktır dedim ama kapalıydı. Ben onu istiyordum onunla yaşlanmak istiyordum onunla nefes almak istiyordum. Yatak odamıza girip uyuduğumuz yatağımızın içine girdim. Yorgana sarılıp hem mutluluk hem de hüzün gözyaşı döktüm. Sabah telefonumun sesine uyandım. Alarmımı açık bıraktığım için erkenden uyanmıştım. Yatakta oyalanırken geçmişe kaydım.
Ayşen abla dünya evine girecekti bizde paldır küldür Urfa'ya gitmek için yoka çıktık. Baya yok katetmiştik ki dinlenme tesislerinden birinde durduk. Kahvelerimizi yudumlarken sigaralarımızı yaktık.
"Nasıl hissediyorsun Emir?"
"Ne hakkında güzellik?"
"Ablanın evleniyor ya hani." Sigarasından uzun bir fırt aldı.
"Hımm. Bilmem mutlu olsun da." Sigarasının dumanları birer birer çıkıyordu ağzından.
"Kıskanmıyor musun?" Omzunu silkmekle yetindi. Kahvesinden bir yudum alırken uzaklara daldı. "Peki ben evlenirken beni kıskanır mısın?" Bir anda kaşları çatıldı, dişlerini ve elinde ki kupayı sıkmaya başladı.
"Ben bi tuvalete gidip geliyorum."
Taşlar yeni yeni oturuyordu. Ben, benim onu sevdiğimi anlamasın diye böyle aptallıklar yaparken onun kalbini acıtmışım, hemde beni terk ettirecek büyüklükte. Sonra ablasının düğünündeki kavgası geldi aklıma.
Ayşen ablanın düğünü açık alanda yapılıyordu. Şaşalı bir düğündü doğrusu ve herşey harika devam ediyordu. Emirle birlikte dans etmiştik hatta halaylar çekip karşılıklı oymamıştık. İçkili bir düğündü ve bizde azıcık içmiştik. En sonunda iyice sapıtıp eğlencenin dibine vurmuştuk. Düğünün son bulmasına az kalmıştı ki sarhoş olan genç tayfadan birine bağırmaya başladı.
"Ne dedin lan şerefsiz?!" Bir anda bağırdığı kişi ayaklanıp bize yaklaştı. Emir eliyle nazik bir hareketle beni arkasına aldı.
"Kendine gel lan it ne dediysem dedim ne olacak?" Emir sinirlendiğinde yaptığı gibi kafasını sağa çevirip tekrar önüne döndü. Bir anda kafasını karşısındaki çocuğun kafasına geçirdi. Herkes çocuğun bağrışıyla bize döndü. Reflex olarak elim ağzıma gitti. Emirle tanımadığım çocuk yerde yuvarlanırken Emir üste çıkıp yumruklamaya devam etti. Ayırmaya gidenler bir türlü durmadı. Bir anda kendimi bağırırken buldum.
"Emir dur artık lütfen!" Ben bağırdığım anda Emir havada kalan eliyle bana döndü. Sol kaşından ve dudağının sol yanı kanıyordu. Yaramazlık yapmış bir çocuk gibi bana bakıyordu. Havada kalan elini tutup onu kaldırdım ve arkamdan sürükledim. Yerde yatan çocuk ayağa kalkabilecek durumda olmadığı için başkaları yardımına koştu.
Arabaya yanaştığımızda anahtar benim çantamda olduğu için kapıların kilidini açıp şöför koltuğunun olduğu kapının önüne geçtim. Emir bana bakarken konuşmaya başladım.
"Ben kullanıyorum sen yanda oturursun." İlk beş dakika boyunca konuşmadan devam ettik. En sonunda dayanamayıp konuşmaya başladım. "Emir ne zorun var elin adamıyla? Ne dediyse dedi, seni ne alakadar eder?"
"Aydan ne dediğini duymadın." Kısa süreliğine ona döndüm. Kaşlarını tekrar çatmıştı.
"Emir bu seni haklı kılmaz. Öküz gibi içip sarhoş olmuş zaten ne dediğinin farkında mı sence?" Sigarasını çıkarıp yaktı.
"Farkında olsun olmasın öyle şeyler diyemez." Arabayı yol kenarına çekip durdurdum.
"Emir ne duydun da bu kadar sinirlendin?" Hızla kapıyı açıp indi arabadan. Arabanın ön kaputuna yaslanıp sigarasını içmeye devam etti. Bende arabadan inip yanına oturdum. Sanırım hatırladıkça sinirleniyordu.
"Hani biz seninle o canlı müzikte dans ediyorduk da müzik sustu birden o sırada duydum o namussuzu. Dedi ki bu kız yatakta da böyle ateşlidir kesin dedi göt herif." Benim yüzümden kavga etmişti.
"Emir bu beni alakadar eder seni değil? Benim yüzümden canının yanması..." alaycı gülümsemesiyle konuşmamı böldü.
"Harbiden anlamıyorsun değil mi?"
"Neyi anlamıyorum ben Emir? Bu benim sorunumdu. Benim yüzümden zarar görmeni istemiyorum."
"Neyse hadi bin arabaya ben kullanacağım." Arabaya binmeden önce bagajda bulunan ilk yardım çantasını alıp arabaya bindim. İçinden yara kremini çıkarıp kapağını açtım.
"Yüzünü bana dön Emir." Dediğimi yaptığı zaman bende kremden ufak miktarda parmağıma alıp daha fazla canını yakmadan sürmeye başladım. Ben işimi bitirene kadar hiç bir tepki vermeden gözlerime baktı. Kremi iyice sürdüğümden emin olduktan sonra arabayı çalıştırıp sürmeye başladı.
Ne kadar da aptallık etmiştim bir türlü onun bana aşık olabileceğini aklımdan dahi geçirmemiştim oysa o istemeden de olsa belli etmişti bana.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TEK SEVDAM
ChickLitHayatımda değer verdiğim tüm insanları toprağa emanet ettim ben. Lakin içlerinden biri vardı ki onu toprağa emanet etmeden kaybetmiştim. Sevdiklerimi toprakla baş başa bırakmaya alışıktım ama beni ortada bırakıp gitmelerine alışık değildim. Hala umu...