''O kız neden öyle bir soru sordu?''
Arabada oluşan sessizliği ben bozmuştum. MEkandan ayrıldıktan sonra hiç konuşmamış yola koyulmuştuk, nereye gittiğimizi bilmiyordum ve şuan için öğrenmek istediğim tek şey o kızın sorduğu sorunun nedeniydi.
''Sinir bozucu bir gazeteci işte.'' Kestirip atmıştı sorumu.
''Ben nasıl düştüm de o kadar süre hastane de yatmak zorunda kaldım?''
Derin bir nefes çekip oflamıştı. Bunaldığı yüzünden belli olmuştu fakat merakımı giderene kadar işin peşini bırakmayacaktım.
''Bunu şimdi konuşmak istemiyorum, hastanenin terasında otururken ayağın kaydı ve düştün. Seni tutmaya çalıştım fakat yetişememiştim.''
''Neden hastanedeydim?''
''Gerçekten yeter Güneş.'' Sesini yükseltmişti.
''Bilmek benim de hakkım.''
''Bazı sorunlar yaşamıştık ve sen kendine zarar vermiştin.''
Söylediklerini düşünmeye başladım belki biraz zorlarsam aklıma gelirdi. Daha fazla konuşmak istemediğim için yola bakmaya başladım. Parlak ışıkların olduğu oldukça şık mekanlar vardı, az ileride ismi SunShine olan bir mekanın önünde durmuştuk. Arabayı park edip arabadan İnmişti Rüzgar. Benim kapıma gelip kapıyı açtı, elini tutup indim.
''Burası bizim.''
Rüzgar'ın birçok işletmenin sahibi olduğunu biliyordum fakat bu tarz mekanlar beklemiyordum. Mekana ilerleyip içine girdik. Gayet şık dekore edilmiş, her tür insan vardı. Geniş bir sahne vardı şuan için genç bir kadın yabancı bir şarkı söylüyordu. Biraz ilerleyip loca tarzı bir yere oturduk. Garson gelince sadece Rüzgar ile muhattap oldu.
''Bu gece resmi olarak yeniden doğduğun an.'' Eğilip kulağıma fısıldamıştı.
''Benim yeniden doğduğum an her şeyi hatırladığım zaman olacak.''
Söylediklerime bozulmuştu. Garsonun önüme koyduğu şeye baktım, meyve suyuydu.
''Bu gece lütfen bir kerelik bir şey düşünme ve eğlenmeye bak. Eğer acıktıysan bir şeyler yiyebiliriz.''
***
Gecenin ilerleyen saatlerinde birçok genç kadın, erkek, yaşlı, yabancı insanlar şarkı söylemişti, aslında baya eğlenmiştim. Rüzgar ise baya düşünceliydi, çok fazla içiyordu.
''Biliyor musun?'' Söze girmişti. ''Seni ilk gördüğüm yer sahneydi.'' Gözleri parıl parıl parıldıyordu. ''O sahnede ki heyecanın ve saflığın çok belliydi. Ama sana ilk görüşte aşık olmadım.''
''Bunları neden söylüyorsun?''
''Seni hiçbir zaman üzmek istemedim ben ama...'' Biraz düşündü ve içkisinden bir yudum aldı. Soluksuz bir şekilde ne söyleceğini bekliyordum. ''Çok üzdüm seni. Her anını zehir ettim ve ben...'' DErin bir nefes aldı. ''Ben çok üzgünüm.'' Yutkundu ve tek bir damla yaş sakalına süzüldü.
Kendini toparlayıp yerinden kalktı öylece onu izliyordum. Yalpalayarak sahneye ilerledi. Mikrofonu tutup bir süre bekledi.
''Ben birkaç bir şey söylemek istiyorum.'' Etraftaki kızlar hayran hayran Rüzgar'ı izliyordu. Gözlerimiz buluşunca devam etti. ''Ben karımı çok üzdüm ve hiç yaşamaması gereken şeyler yaşattım.'' Herkes bana dönünce kısa süreliğine şok geçirmişlerdi, kendi aralarında konuşup bana bakıyorlardı.
''Ben bunlar olsun istemedim.'' Kendini mikrofondan çekip sahneden atladı. Yanıma gelip bir süre yüzüme baktı. Elimden tutup beni dansa kaldırmıştı. Dans etmiyorda sarılıyor gibiydik. Çok fazla içki kokuyordu, hatta koku parfüm kokusunu bile bastırmıştı. Kulağıma eğilip konuştu.
''Yeni bir başlangıç için bana yardım et.''
''Bilmem gerekenleri söyle o zaman.'' Sitem dolu konuşmuştum. ''Sürekli bir yabancıyla beraberim, bana yabancı bir evde hapis hayatı yaşıyorum. Bana gerçekleri söyle.''
''Daha zamanı var.'' Onu itip çıkışa doğru ilerledim. Kapıdan çıkınca kolumdan çekti beni.
''Beni rahat bırak!''
''Nereye gittiğini sanıyorsun sen?'' Bağırmıştı.
''Benden ne saklıyorsun? Yeter artık yalanlardan bıktım.''
''Senden hiçbir şey saklamıyorum dedim sana.''
''Daha fazla devam etmek istemiyorum, belki bir şeyler hatırlarım diye evliliği kabul ettim ama buraya kadar boşanmak istiyorum.'' Söylediklerim üzerine geriye döndü. Bir süre bekledikten sonra duvara yumruk attı.
''Sen o işi unut, yürü gidiyoruz.'' Kolumdan tutup arabaya sürükledi beni.
''Bana bu şekilde davranamazsın!'' Sesimi yüksek tutmaya çalışıyordum.
''Sana her istediğimi yaparım.'' Arabaya bindikten sonra gaza yüklendi. Çok sarhoş olması beni korkutuyordu. Gitgide hızlanması koltukla bir bütün olmama neden oldu.
''Ya şimdi boşanma olmayacağını söylersin ya da ikimiz de yolun sonunu göremeyiz.''
''Sen delirmişsin.''
''Söyle?''
''Tamam yeter yavaşla boşanma yok, tamam!'' En sonunda bağırmıştım. Bir anda frene basınca öne doğru gittim, son anda kafamı çarpmaktan kurtuldum. Derin derin nefes alıyorduk.
''Senin için neler yapabileceğimi bilmiyorsun. Fakat bana ters gelirsen bende sana ters gelirim.''
Normalde yarın yayımlayacaktım fakat vakit bulmuşken bu gece olsun istedim.