Final: The Beginning of Eternity...

6K 448 170
                                    

Güneş ışığı kapalı perdenin arasından kesitler halinde üzerlerine düşüyordu. Jimin yavaş yavaş gözlerini araladığında eskiden ettiği tüm laflar için kendine en ağırdan bir kaç küfür savurdu. Yaşadığı Dünyada tek bir güzelliğin dahil var olmadığını söyleyip durmuştu hep. Öyleyse şimdi kolları arasında kıvrılmış yatan, uyurken hafifçe uzun kirpikleri titreşen ve güneş ışığının altında bir mücevher misali parlayan bal köpüğü saçlı beden başka ne olabilirdi ki? Jimin'e göre güzelliğin tanımı bu olmalıydı.

Tek elini ince belden çekip ağır bir şekile Jungkook'un saçlarına dokundurdu. Gözlerinin önüne düşen bir kaç ipeksi tutamı sağ tarafa doğru taradı. Bununla küçüğün dudaklarına ince bir gülümseme yerleşince Jimin de dudak kenarlarının yukarı doğru kıvrılmasına engel olamamıştı. Küçük burna kısa bir öpücük kondurup geri çekilmesiyle Jungkook zor duyulacak mırıltılar eşliğinde gözlerini aralamıştı. Karşında kendisine dikilmiş bakışlarla karşılaştığında bu küçük gülümsemesinin büyümesine neden olmuştu.

Sıcak kucakta başını en rahat bulduğu kısma, Jimin'in kokusunu en rahat alabildiği boyna gömdüğünde dudaklarından dökülen her ufak kıkırtısı Jimin'in teninde kayboluyordu.

"Günaydın."

"Günaydın." Jimin uykudan yeni uyandığından boğuk çıkan sesiyle karşılık vermişti küçüğe. Daha sonra biraz geri çekilip Jungkook'un yüzünü görmeyi denedi ancak pekte başarılı olduğu söylenemezdi. Jungkook adeta bir koala misali ona sarılıyordu hala. Jimin'in kahkahası odayı doldururken sonunda Jungkook'un dikkatini çekebilmiş gibi görünüyordu. Kafasını boyun girintisinden çekerek yukarı, Jimin'in yüzüne baktı.

"Neden gülüyorsun?" Anlamamış bakışlarla sordu Jungkook ancak Jimin cevap vermek yerine gülmeye devam ediyordu.

"Yah! Niye gülüyorsun?"

Jimin nihayet sakinleştiğinde yorulmuş gibi derin nefesler alıyordu. Gözlerini, henüz ne olduğunu kavrayamamış çocuğa dikti. Bu görüntüyle gülümsemesini yüzünden silemiyordu. "Utanıyorsun, değil mi?"

Jungkook küçük bir çocuk gibi gözlerini kaçırırken Jimin tekrar kahkahalara boğulmuştu. Eliyle küçük burnu narince sıkarken "Aww, benim sevgilim çok utangaç," diye şakıyordu.

Jungkook burnunu kavramış elden kurtulmaya çalışırken "Ne alakası var!" diye bağırıyordu ama bu Jimin'inden duyulan kahkahaların biraz daha artmasından başka bir şeye yaramamıştı.

Jungkook ne olduğunu anlamadan kendini Jimin'in üzerinde yatarken bulmuştu. Bu beklenmedik hareketle gözleri büyürken Jimin oldukça... mimiksiz(?) görünüyordu.

"N-ne yapıyorsun?" İçinden, titreyen sesine lanetler okusada Jimin bunu pekte fark etmişe benzemiyordu.

"Küçük bebeğime banyo yaptırmalıyım." Jimin, Jungkookla birlikte yataktan kalkıp banyoya doğru ilerlemeye başladı.

"B-ben... kendimde y-yapabilirim." Jungkook gözleriyle bilmem kaçıncı kez zemini tararken buna gerek olamadığını belirtmek istemişti ama sonuçta kendini banyoda, Jimin'in kolları arasında, küvette bulmuştu. Kulaklarının arkasından gelen ses bu gün milyonuncu kez yanaklarını alev almasına yetmişti.

"Ben o kadar da emin değilim, bebeğim."

__________

Jungkook bu günki banyo olayından canlı kurtulabildiği için tanrıya şükrediyordu. Dün yaşananlardan sonra Jimin ile banyo yapmak... Jungkook bir ara utançtan ölebileceğini düşünsede hala yaşıyordu. Ah, birde 'giyinme' kısmını unutmamak lazım. Jimin inatla, tüm itirazlara karşı gelerek ona izin vermemiş ve kıyafetlerini kendisi giydirmişti. Şimdi ise aynanın karşısında saçlarını kurutmak için dikiliyordu. Üzerini giydikten sonra Jimin'i hiç görmemişti ve tüm bağırışları cevapsız kalmıştı. Bu yüzden yarım saat boyunca aradığı saç kurutma makinesini bulmakta kendisine kalmıştı. Sonunda üst tarafta ki dolap bölmelerinden birinde bulmuştu.

Smile For Me | JiKook✔️Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin