Korkuların mum ışığında titriyor.
Hasret, yüreğinin derin çukurunda iken ihanet, sivri uçlu hançerini etine sapladı. Zehir vücuduna yayılırken duyguların gidişini hızlandırıyor.
Önünde iki seçenek bulunuyor.
Öl veya duygularını yok et.
Sen hangisini seçersin?
Ben duygularımı yok etmeyi seçtim. Şimdi, karşılığını misili ile alıyorum. Biraz sonra yaşayacaklarım hayatımın hangi yöne kayacağını söyleyecek ve siz, buna tanıklık edeceksiniz.
🌠***
5 Yıl Önce
Bu gece yıldızlar güzelliğini paylaşmıyordu yardıma muhtaç, yorgun karanlıkta. Ay bütün güzelliği ile saçmıyordu ışığını. Çok ruhsuz görünüyordu gökyüzü bugün. Bulutsuz, yıldızsız, Aysız...Aşağıdan tartışma sesleri kulaklarımı doldurdu.
Kulaklarımı dolduran güzel ses anneme aitti.
Ayaklarımla yavaş bir şekilde ilerleyerek merdivenlerden aşağı indim. Annem görüş açıma girmişti.
Beyaz, çiçekli bir elbise giymiş, elbisesine uyan bir çift beyaz ayakkabı ile kombine etmişti.
Yıllardır ailem beni hiç istemedi, benim doğmuş olmamı suç ilan edip, sürekli ve devamlı olarak bana işkenceden başka bir şey vermediler. Hiç çekinmeden acı çektirdiler.
Normal çocuklara göre zeka seviyesi daha yüksek olan bir insanım. Hiçbir zaman onları utandıracak bir davranış sergilemedim. Peki neden bu kızgınlıkları, bu dinmek bilmeyen öfkeleri?
Annem elinde iki büyük, iki küçük bavul tutmuş, babama hararetli bir şekilde bağırıyordu.
Annemi dış görünüşe göre yargılarsak, gayet güzel biriydi. İstediği kişiyi kolayca etkisi altına alabilen bir güzelliği vardı. Güzelliği yeni açan bir orkide gibi taze ve ihtişamlıydı. Aksi takdirde babam onunla evlenmezdi.
Sarı saçlıydı, bir deniz yeşilinin masum rengini gözlerinde taşıyordu ve keskin yüz hatlarına sahipti. Uzun boylu ve zayıftı. İstemesem de ona benziyordum.
Babam kızıl saçlara, bal rengi gözlere sahip. Uzun ve iri vücut yapısıyla insanlara her istediğini yaptırabilirdi ama o sadece bir iş adamıydı.
Ben ise Regina. Bu korkutucu ve ihtişamlı evde hiç bulunmak istemeyen, ailenin tek ve en küçük kızı.
Bize ailemizden kalan bir sürü villa, otel ve fabrikalar gibi ticaret amaçlı kullanabileceğimiz şeyler kalmıştı. Zengindik. Ama babam asla onurlu bir adam olmadı. Asla böyle bir karaktere sahip olamadı, o şımarıktı. Annemle de sırf bu güzelliğin sadece kendisine ait olmasını istediği için evlenmişti.
Babam beni görünce bağırmaya başladı. "Regina! Ne oldu sözde zeki kızım, daldın mı? Sana sesleniyorum burada!" Her zaman olduğundan daha kızgın, daha öfkeli görünüyordu.
Aniden gözlerimin daldığı merdiven aralığından kurtulup, babama cevap verdim. "Efendim baba?"
"Bak kızım annen bizi terk ediyor, ona söylemek istediğin bir şey var mı?" Bu gerçekten de beklenmedik bir şeydi. Annem gibi paraya düşkün birisi nasıl babam gibi zengin birini terk eder? Bu işte farklı bir şey olduğunu düşünüyorum.
"Hmm.." deyip durakladım. "Umarım gittiğin yerde huzurlu ve mutlu olursun." deyip odama doğru merdivenlerden çıkmaya başladım.
Annem "Regina! Sen nasıl annenle böyle konuşursun seni uğursuz çocuk!" diye arkamdan bağırıyordu, bunları söylerken adeta nefret kusuyordu, insanı sözleriyle zehirleyebilme yeteneğine sahipti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GARNET
FantasyKorkuların mum ışığında titriyor. Hasret, yüreğinin derin çukurunda iken ihanet, sivri uçlu hançerini etine sapladı. Zehir vücuduna yayılırken duyguların gidişini hızlandırıyor. Önünde iki seçenek bulunuyor. Öl veya duygularını yok et. Sen hangisi...