Önemli değil midir senin için sevdiklerin? Bırakır mısın onları bu ucu bucağı görünmeyen karanlıkta? Atar mısın aşağı acımasızca...
•Bu arada, hepiniz aileye hoş geldiniz. GARNET ailesi, sizler ile büyüyecektir.•
Dediğim kısımda medyaya koyduğum videoyu açarsanız okumanız daha keyifli olabilir. Keyifli okumalar.
Nur teyze bana sarıldıktan sonra yavaşça onu kendimden ayırdım ve bir şeyler yemesi gerektiğini söyledim. Yatak odasını evi gezerken göstermiştim, tekrar göstermeme gerek olduğunu düşünmüyordum.
"Nur teyze sen bir şeyler yemek için mutfağa gidebilirsin, ben biraz şelalenin yanına gideceğim. Beni merak etmene gerek yok." dedim, sakin bir sesle. Ardından şelaleye doğru yürümeye başladım. Yağmur yağıyordu, yağmuru bütün kalbimle seviyordum. Yedi yaşımdayken bile insanlar yağmur yağdığı zaman kaçıp, şemsiyelerinin altlarına sığınırken, ben yağmurun tenimle buluşmasına izin veriyordum.
Yağmur, bütün dünya senin saflığının altında temizlenmek istemese bile,
Sen üzülme! Ben buradayım.
Sen benim için yağ.Düşüncelerimle birlikte şelaleye doğru yürürken, arkamdan Nur teyzenin bağırdığını duydum.
"Regina dikkatli ol! Biliyorsun, bizi yemek olarak sofrasında isteyen bir sürü aç hayvan var, gece de yenmek için çok uygun bir zaman. Gece olmadan eve gel! Eğer geç kalırsan sana çok kızarım!" diyerek sesini yükseltti. Bizi yemek isteyen hayvanlar cümlesi nedense her defasında bana gülünç geliyordu.
Şelaleye doğru giderken anladım dercesine elimi salladım. Şelalenin yanına gittiğim zaman, nedense içimi bir huzur dalgası kaplıyordu. Şelale bütün güzelliğiyle bana bakıyorken büyüleyici gözüküyordu. Suyu berrak, yanındaki ağaçlar daha güzeldi. Bir kez daha insanların içinde yaşamadığım için sevindim.
Burada medyaya koyduğum videoyu açabilirsiniz.
Şelalenin yanına geldiğim zaman yavaşça toprağın soğuk zeminine oturup şelaleyi izlemeye koyuldum. Mükemmel gözüküyordu, doğanın bir mucizesi. Yavaşça başımı kaldırarak gökyüzüne baktım. Yağmur dökülüyordu avuçlarımın arasına, huzuru ve bereketi bırakıp gidiyordu. Bütün berraklığıyla adeta bana göz kırpıyordu. Şehirlerde yağmurların bile kirli olduğunu duymuştum, acaba gerçekten doğru mudur? Ağaçlar, çiçekler, yıldızlar, kuş cıvıltıları ve en sevdiğim yağmur. Her şey mükemmeldi. Araba yok, fabrikalar yok, binalar yok, elektrik yok, en önemlisi ise; insanlar yok. Dünyanın en mutlu insanı belki de benimdir.Düşüncelerimle birlikte o kadar çok vakit geçirmişim ki, neredeyse güneşin battığını görmemiştim. Gökyüzü turuncu bir gelinlik giymiş gibiydi adeta, ve ben bunu ön sırada izliyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GARNET
FantasíaKorkuların mum ışığında titriyor. Hasret, yüreğinin derin çukurunda iken ihanet, sivri uçlu hançerini etine sapladı. Zehir vücuduna yayılırken duyguların gidişini hızlandırıyor. Önünde iki seçenek bulunuyor. Öl veya duygularını yok et. Sen hangisi...