Tok gökyüzüne açılan gözlerimle birlikte uyandım yakıcı bir sabaha. Mavi bulutlar 'uyan artık' dercesine beni dürtüklüyorlardı. Daha fazla isyan etmenin aptallık olacağını düşünüp bacaklarımı yatağımdan aşağıya doğru sarkıttım. Kaplumbağa edasıyla giden adımlarımı banyonun önünde sonlandırarak içinde su bulunan kaba doğru giderek ellerimi içine soktum ve soğuk suyun beyaz tenime hücum etmesine izin verdim. Gözaltlarımın şiştiğine ve morardığına emindim. Dün yaşadıklarım tuhaftı, yıllardır Nur teyzeden başka insan yüzü görmemiştim, görmek de istemiyordum. İlk günden yaşanan kavgaları ve ortamda bulunan gerilim havasını anımsadım. Brain denilen çocuğun yüzüne attığım yumruğu hatırlayınca dudaklarım yavaş bir şekilde yukarı doğru kıvrıldı. Düşüncelerimin içinden çıkıp güzel bir duşun iyi geleceğini düşünerek aklımda kalan soru işaretlerini bir süre kara kutuma koydum.
Yaptığım duştan hemen sonra üzerime kıyafetlerimi geçirdim. Yıllar sonra kıyafetler bedenime küçük gelmeye başladı, boyum uzadı ve insanların 'çok uzun boylu bir kız' diyebileceği bir profile ulaştım. Kıyafetleri kendi üzerime göre baştan aşağı yeniden tasarlamıştım. Bedenime uygun hale dönüşmüşlerdi fakat kısalardı.
Salona doğru adımlarımı atarak mutfağın yolunu tuttum. Günlük işlerimi yerine getirip sabah koşumu yapmıştım. Dün Bilge her birimize çalışan saatler vermişti, böylelikle dediği saatte orada zamanında olacaktık. Aniden hatırladığım anı ile gözüm bileğimdeki altın renkli sade saate ilişti. Altın kaplamalı saat bana zamanın 05:00 olduğunu söylüyordu, otuz dakika sonra bilgenin evinde olmalıydım. Evin kapısından çıkacağım an Nur teyze aklıma gelince bir saniyelik bir duraklama yaşadım, ona eğitim göreceğimizi söylemiştim fakat ne zaman olduğunu söylememiştim. Bu bilginin onun için yeterli olduğunu düşünüp evden ayrıldım.
***
Ağaçların arasında yürürken adımlarımı uzaktan gelen sesle durdurdum. Elim belime koyduğum sivri uçlu bıçağın üzerindeydi, sakin adımlarla kulağımı dolduran ilginç sesi takip etmeye başladım.Yaklaştıkça netleşen ses, anlamlı sözleri güzel bir ses eşliğinde bir hediye gibi önüme sundu. Bu tuhaftı, yıllar sonra ilk kez böyle bir sese şahitlik ediyordum. Bu his, bana güzel şeyler hatırlatmıyordu.
"Küçük yaşta kırıldım.
Küskünlüklerimi bir yığında topladım.
Şiirlerimi birkaçı için yazdım.
Acıdan sızan kalp ağrısıyla şarkılar söyledim.
Mesajlarımı damarlarımdan aldım.
Dersimi aklımdan..."
Kim bilebilirdi ki bu çocuğun sesinin bu denli kulağa güzel geleceğini?
Aslında, ben şarkı söylemeyi severdim. Onlarla birlikte yaşarken çok şarkı söylerdim, bana bakan dadım sesimi çok severdi.
Kafamı hafifçe sağa sola sallayıp, düşüncelerden arınmak için beynimi boşaltmaya çalıştım.
Geçmişinde yaşama. Geçmişini hatırlama.
Hızla oradan ayrılıp Bilgenin evine büyük adımlar eşliğinde ilerlemeye başladım. Sadece eğitime odaklan, sadece savaşa odaklan. Geri kalan boş işler ile boş insanlar ilgilensin, senin önünde uzun bir savaş var.
***
Bilgenin evinin kapısının önünde son bulan adımlarım içeri girmek istemiyordu, umursamaz yanım 'git buradan' deyip azarlıyordu beni. Akıllı olan yanım ise 'sen korkak değilsin, içeri gir ve eğitimini gör.' diye uyarıyordu. Akıllı yanımı daha ağırlıklı kullandığım için evin kapısını tıklattım, açık olan kapı kulağa gelen kötü gıcırdama sesi ile sonuna kadar açıldı. İçeri girdim ve gözlerimle Bilgeyi aramaya başladım. Bilgeyi bulamayan gözlerim sert, odundan yapılmış sandalyeye oturma gereksinimi hissetti. Saate baktığım zaman 05:27 olduğunu gördüm. Tam zamanında gelmiştim, peki bu insanlar nerede, Bilgenin kötü olan tarafından korkmuyorlar mı? Ben bilgenin gazabından çok sevdiğim varlıkların zarar görme endişesi ile bulunuyordum bu ortamda, onlar ise korkularından.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GARNET
FantasyKorkuların mum ışığında titriyor. Hasret, yüreğinin derin çukurunda iken ihanet, sivri uçlu hançerini etine sapladı. Zehir vücuduna yayılırken duyguların gidişini hızlandırıyor. Önünde iki seçenek bulunuyor. Öl veya duygularını yok et. Sen hangisi...