Hemen hemen görebiliyorum
O rüyayı görüyorum
Ama kafamın içindeki ses ona asla ulaşamayacağımı söylüyor
Attığım her adım
Hislere yaptığım her hareket
Yön olmadan kayboldu
Güvenim sarsılıyor
Ama ben,ben denemeye devam edeceğim
Başımı dik tutmaya çalışacağım
Bir haftadan fazladır bu koltukta oturmuş belki uyanır diye bekliyordum. Ölmemişti ama ölüden hiçbir farkı yoktu. Onlarca şeye rağmen hiçbir tepki vermemişti. Nefes alıyordu, nefes veriyordu. Ama bilinci yerine gelmiyordu. Konuşmuyordu. Hatta gözlerini bile açmıyordu. Tüm bedeni güçsüz düşmüştü. Teni bembeyazdı ve vücudu yaralar içindeydi. Kaçıncı olduğunu bilmediğim kez yumruğumu duvara vurdum.
"Ödeştik lanet olasıca." diye fısıldadım. Ama bu beni rahatlatmıyordu. Ödeştiğimiz gün mutlu olacağımı sanmıştım. Acı çekmesinin beni mutlu edeceğini sanmıştım. Şu an ise çaresizlikten ölecek gibi hissediyordum. Yaraları iyileştirme gücü olanlardan yardım istemiştim fakat bu kadarına güçlerinin yetmeyeceğini söylemişlerdi.
Onun yanında olmama rağmen gün geçtikçe gücüm azalıyordu. Bu da onun gücünün azaldığının göstergesiydi.
Dayanamıyordu. Doktorlar yanına girmeme izin vermiyorlardı. Annesi ile babası sürekli bir köşede durmuş yakınıyorlardı. Kızlarına kavuşamadan tekrar kaybediyorlardı. Diana sadece benim canımı yakmıştı. Ben ise herkesin. Acımasızın tekiydim.
Yoğun bakımdan doktor çıkınca hızla ayağa kalkıp karşısında dikildim. Sadece bana umut verecek tek birşey istiyordum. Fakat görünüşe göre Tanrı beni sınıyordu.
"Eğer 48 saat içerisinde uyanmazsa onu makinelerden ayırmak zorunda kalacağız. Üzgünüm Bay Bieber." diyip yanımdan geçeceği sırada adamın koluna yapıştım.
"Onu görmem lazım. Onunla konuşmalıyım." dedim kendimi ağlamamak için zorlarken.
"Buna izin verem-"
"Lütfen." dedim ses tonumu yükselterek.
"Pekala. Şu odada size verilecekleri giyinin. Ama uzun süre kalmayın lütfen."
"Teşekkür ederim." Hızlıca yoğun bakımın yanındaki odaya girip hemşirelerin bana verdiği giysiyi giydim ve ellerimi yıkadım. Yoğun bakıma adımımı atmadan önce derin bir nefes aldım. Hazır değildim ama onun zamanı daralıyordu. Kapıyı açıp içeri girdim. Bir hafta önceki halinden hiçbir farkı yoktu. Yanındaki sandalyeye oturup sıkıca elini tuttum. Buz gibiydi. Eski sıcaklığına dair tek birşey bile kalmamıştı. Aşık olduğum kızın yerindeki ölüyü görmek canımı acıtıyordu.
"Diana." diye fısıldadım. "Yalvarırım uyan. Sana yemin ediyorum eğer uyanırsan birdaha sana kötü davranmayacağım. Herşey iyi olacak. Sadece.. uyan olur mu? Seni o makinelerden ayırmalarına izin verme. Ölmemize izin verme. Bizim için hala bir şans vardır belki, bu şansı yok etme." Bir haftadır tuttuğum gözyaşlarım sonunda kendilerini bırakmışlardı. Hiçbir tepki vermemesi sinir katsayımı arttırıyordu.
Yandaki makineden gelen düzenli seslerin ritmi artışa geçtiğinde gözlerimi oraya diktim. Kalp atışları aşırı derecede hızlanmıştı. Bir anda belinin yay gibi gerilmesiyle şaşkınlıkla ona baktım. Elimde olan eli titriyor ve yatakta garip bir şekilde tepiniyordu. Ama gözlerini açmıyordu. Çığlık atmasıyla ayağa kalkıp ne yaptığına baktım.
![](https://img.wattpad.com/cover/12675162-288-k550747.jpg)