11. BÖLÜM

4 1 0
                                        

"Hey ama bu haksızlıık! Tekrar at bu sefer tutacağım."  Çocuk gibi dudağımı büzerek söylediğim cümleler Jason'un alayla sırıtmasına yol açmıştı sadece.

"Başarılı olamadığın için geçen yirmi beş mısırda da aynısını söylemiştin. Bu sefer tutacağım Jasooon tekrar aaaat." dedi alayla beni taklit ederken. Ellerimi belime koyup sinirle ona baktığımda gözlerini devirdi.

"Pekala pekala ama bu son?"  

"Tamam anlaştık." diyip uslu bir çocuk gibi başımı salladım ve gülümsedim. Eline birkaç mısır daha aldı. Evet o mısırları ağzıma atıyordu ben de ağzımla tutmaya çalışıyordum. İşin kötü yanı yirmi beş seferdir tek bir mısır bile tutamamıştım. 

"Atıyorum hazır ol." diye uyardı beni. Ağzımı açıp atmasını bekledim. Mısırları havaya fırlattığında hafifçe yerimde teprenip gözüme kestirdiğim bir taneyi yakalamaya çalıştım. Lanet olsun yine ıskalamıştım. Jason yine tutamamama kahkahalarla tepki verirken ben oflamaya başlamıştım bile. Cidden ne ara bu kadar beceriksizleşmiştim ben?

"Gel buraya seni beceriksiz şey." dedi beni geniş kollarının arasına alırken. Sırıtarak ona sarıldım. Jason gerçekten çok iyi bir arkadaştı. Sürekli benimle ilgileniyordu. Ama ona sadece arkadaş gözüyle bakıyordum çünkü benim aşık olabileceğim tek bir kişi vardı ve onu seneler önce kaybetmiştim. Şimdi ise tekrar bulmak için çabalıyordum. Gün geçtikçe umudumun azalması gerçeği hariç. Bu gerçekten çok kötüydü. Saçma bir rüyaya güvenerek onu arıyordum. Bunu ancak benim gibi bir aptal yapardı. Justin ise yeni bir başlangıç yaptığımız günden beri fazla bir değişiklik göstermemişti ama en azından beni öldürmeye çalışmıyordu. Hatta neredeyse umursuyordu. Bu onun gibi biri için iyiye işaretti. Ah birde annesi Pattie ve babası Jeremy vardı. Tanrım. Gerçekten ikisi de çok sevecen insanlar. Böyle bir aileden nasıl Justin gibi bir öküz çıktı hala anlamıyorum. 

"Heey zihninden abime öküz diye hitap etmeyi kes."  Şakayla karışık sesine karşılık olarak sadece kıkırdadım. Jason sürekli olarak zihnimi okuyordu. Her ne kadar rahatsız edici olsa da ona güveniyordum. Düşündüklerimi kimseye söylemezdi. O iyi biriydi, gerçekten iyi biri. 

Hala Jason'a sarılmış bir halde dururken salona Justin giriş yaptı. Herzamanki tarzıyla gerçekten havalı görünüyordu. Bazen düşünmeden edemiyordum ama tarzlarımız çok benziyordu. Yanyana durunca ciddi anlamda çok yakışıyorduk. Justin bize bakarken kaşları çatılmıştı. Ah yine başlıyoruz.

"Ne oluyor burada?" dedi sinirli bir ses tonuyla. Gerçi sürekli sinirliydi bu ayı. 

"Birşey olduğu yok." dedi Jason az önceki sırıtmasını genişletirken.

"Emin misin çünkü hiç öyle görünmüyor da?" dedi ikimizi işaret ederken. Gülmemek için yanağımın içini ısırdım. 

Birşeyleri sahiplenmeyi çok fazla seviyordu. Bazen üstüme çok düşüyordu. Ayrıca Jason ile arkadaş olmamdan da rahatsız oluyordu sanırım. Ayağa kalkıp neşeyle yanına ilerledim. Ortamın yumuşamaya ihtiyacı var millet. 

"Hadi ama Justin. Birşey olduğu yok, gerçekten." 

"Sana sormadım." dedi hala bakışları Jason'da kilitliyken. Ona iyice yaklaşıp kollarımı boynuna sardım ve parmaklarımla ensesine masaj yaptım. Bunu yaptığımda tıpkı rahat koltuk bulmuş kediler gibi mayışıyordu.

"Kes.şunu." dedi boğuk sesiyle.

"Sen de Jason'a öyle bakmayı kes. Ortada hiçbirşey yokken neden sinirleniyorsun ki?"

"Ortada birşey yokken mi? Sarılıyordunuz." 

"Yani? Sarılamaz mıyız? Bunun için senden izin mi alacağız." 

HAYALETLERHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin