ϟ
"please don't be in love with someone else"
ϟ
Hafta sonu geliyordu. Genel olarak herkes Hogsmade'e gitmeyi düşünüyordu. Ben ise her zamanki gibi yatakhanede boş boş oturmayı planlıyordum. Şimdi ise ders Karanlık Sanatlara Karşı Savunma'ydı ve ben hâlâ sınıfa gitmemiştim. Kapıyı tıklatarak içeri girdim ve her zamanki gibi direkt olarak sırama yöneldim.
"Geç kalmayı kural mı edindin, Malfoy?" Bunu söyleyen tabii ki Snape değildi, Hermione'ydi.
"Derslerle çok aramın olduğunu sanmıyorum, Hermione," dedim kaşlarımı kaldırarak. O bana soyadımla seslenmeye devam etse de, ben ona Hermione demeye alışmıştım. Kendi içimden her zaman öyle diyordum zaten.
Tam cevap verecekti ki, Snape'in rahatsız edici bakışlarından dolayı önüne döndü.
Ben de derse odaklanmaya çalıştım.
ϟ
Ders bitiminde kitaplarımı toplarken seslendiğini duydum.
"Draco..."
İlk başta biraz duraksadım. Bu sefer ismimle hitap etmişti. "Evet?" dedim devamını getirmesi için.
"Şey... Bu biraz tuhaf kaçabilir ama yanlış anlamanı istemiyorum. Bu hafta sonu bizden herkesin işi var, ben de Hogsmade'e gitmeyi düşünüyordum. İstersen... Benimle gelebilirsin?" Son cümlesini soru sormuş gibi söylemişti. Gülümsemeden edememiştim.
"Vay canına... Hermione Granger, Draco Malfoy'a çıkma teklifi mi ediyor?" dedim dalga geçercesine. Gözlerini devirince gülmem daha da arttı.
"Ben teklifimi ettim, gelip gelmemek sana kalmış."
Tabii ki gidecektim. Onunla fazladan zaman geçirme fikri bana fazlasıyla cazip geliyordu.
"Geleceğim."
ϟ
Yaklaşık yarım saat sonra beraber Hogsmade'e gideceğiz. Bunu bana ilk soruşundaki hâli gözlerimin önüne geldikçe gülümsemeden edemiyorum. Dakikalar, saniyeler o kadar hızlı geçiyor ki onu izlerken... Yanımda beş dakika veya bir saat durması bana yetmiyor. Tamamen bana ait olmasını istiyorum. Benden başka kimseyi sevmesini istemiyorum.
Belki bu bencilce bir davranış ama aşk bu işte. Bencillik... Onun sadece sizin olmasını istiyorsunuz. O yüzü sadece siz izlemeyi, o eli sadece siz tutmayı ve sadece size gülümsemesini istiyorsunuz.
Aşk böyle bir duygu işte.
Bir yanı kötü, bir yanı iyi...
Çünkü onun yanında olduğunuzda, kendinizi özel hissediyorsunuz. Kendinizi mutlu, özgür ve kırılamaz hissediyorsunuz. Ama sorun şu ki, her hikâyenin sonu mutlu bitmiyor.
Hermione Granger, tekrar ve tekrar seni seviyorum. Ve sonsuza kadar seveceğim.
Senden bir bencillik istiyorum. Hep yaptığım şey değil mi zaten? Lütfen, başka birine ait olma. Lütfen, başka birine âşık olma...
Elimdeki kalemi bırakarak deftere kilit büyüsü yaptım. Gitmek için hazırdım, onu bekliyordum. Ömrümün sonuna kadar da bekleyebilirdim.
Az bir süre kalınca, Slytherin zindanlarından çıkarak Gryffindor binasına doğru yürüdüm. Geldiğimde ise, şişman kadın portresinin önünde beklemeye başladım. Geleceğini biliyordum.
Aradan beş dakika geçmeden portre açıldı, tahmin ettiğim gibi Hermione gelmişti. Kot bir pantolon giymiş, üzerine de ince bir kazak, üzerine de yağmurluk giymişti. Havalar soğumaya başladığından bere de takmıştı. Kabarık saçları iki omzundan aşağı doğru dökülüyor ve çok güzel bir görüntü oluşturuyordu. Daldığımı fark ediyordum ama onu izlemek sıkılmadığım bir şeydi.
"Draco?"
Başımı hafifçe iki yana doğru sallayarak kendime geldim. "Ah, evet. Gidelim mi?" Gülümseyerek başını salladı ve beraber okuldan çıktık.
ϟ
Ne de güzel yerde bitirdim:D
Draco'nun bu seferki yazdıkları biraz genellemeydi, değişik olsun dedim. Umarım beğenmişsinizdiirr!
Dramione için bir kalp. ♥
Öpüldünüz! ♥
ŞİMDİ OKUDUĞUN
where's my love? | dramione
ФанфикVe Draco Malfoy, hayatında hiç ummadığı bir isme âşık oldu. ϟ Yine yazıyorum. Onun okumayacağını bile bile... Aramızdaki ilişki o kadar tuhaf ki, ondan hoşlandığımı anlaması imkânsız gibi bir şey. Gerçi amaç da bu değil miydi? Olabildiğince ondan...