ϟ
"hold me now
i need to feel you
show me how
to make it new again"ϟ
1 Yıl Sonra
Hogwarts'taki en önemli yılımdı. Dumbledore'u öldürme görevi bana verilmişti ve eğer yapmazsam Voldemort beni öldürecekti. Ama sadece beni değil, ailemi de. Bu yüzden yapmaktan başka şansım yoktu. Ya da sadece kendimi kandırıyordum.
Birkaç aydır İhtiyaç Odası'ndaki Kaybolan Dolap ile ilgileniyordum. Aynısından bir tane daha vardı. Borgin ve Burkes'te. Aralarında bir geçit oluşturuyorlardı. Uzun zamandır bunu tamir etmek için uğraşıyordum. Fakat istekli olmayınca, pek de kolay olmuyordu.
Kaybolmuş gibi hissediyordum. Uzun zamandır ondan uzaktaydım. Hele ki bu sene, daha da uzaklaşıyordum. Benden zaten nefret ediyordu, bunu yaptıktan sonra... Düşünemiyorum bile. Onun kokusuna, yüzüne ve bir kez bile öpemediğim dudaklarına hasret kaldım.
Neler yaşadığımızı hatırlamıyorsun, değil mi Hermione? Şimdi sana açıklasam bile inanmazsın belki de. İlk dansımız, ilk el ele tutuşumuz, Hogsmade gezimiz, birbirimizin omuzlarında uyuyuşumuz...
Hiçbirini, bir gün dahi bile unutmuyorum. Hayatım boyunca da unutmayacağım. Belki zamanı geldiğinde sana anlatırım.
Yine ihtiyaç odasındaydım. Gece olmuş, tüm öğrenciler yatmıştı. Benim de Kaybolan Dolap için bugünlük işim bitmişti. Çıkış kapısına yönelirken, gözüme bir şey takıldı. Bir ayna. Ama bu sadece bir ayna değildi.
Kelid Aynası'ydı.
Aynaya doğru yürüdüm. Üstünde bir yazı yazıyordu. Kelid Aynası hakkındaki efsaneleri duymuştum, ama onu hiç görmemiştim. Yazının tersten okunduğunu da biliyordum.
"Yüzünü değil, kalbindeki arzuları gösteririm," kelimeleri dudaklarımdan döküldü.
Sonrasında ise aynada Hermione ile kendimi gördüm.
Bunun olacağını biliyordum ama yine de şoka uğramıştım. Kalbime bir darbe inmiş gibi hissetmiştim. Gözümden bir damlanın akmasına engel olamadım.
Aynaya biraz daha yaklaştım. Elimi kaldırdığımda, titrediğini yeni fark etmiştim. Yavaşça Hermione'nin aynadaki yüzüne dokundum. O kadar korkuyordum ki gitmesinden...
Başımı aynaya yaslayarak diğer damlaların da akmasına izin verdim.
ϟ
Neler yaşadığımı tahmin bile edemezsin, Hermione. İçimdeki savaşı göremezsin. Ben içten içe yara alıyorum, yanıyorum her gün. Gün geçtikçe tükeniyorum ve artık dayanacak gücüm kalmadı. Seçmek istemediğim şeyleri yapmak zorundayım ve ben buna katlanamıyorum. Özgür olmak neden bu kadar zor?
Seni yanımda istiyorum, ama bunu da yapamıyorum. Lanet olası her engel önüme çıkıyor. Ama sanırım en büyük engel benim. Ben ve benim korkaklığım...
Senden uzak durmanın ne kadar zor olduğunu biliyor musun? Her gece rüyalarıma girip, hepsinin sonunda gittiğini biliyor musun? Ve en önemlisi de... Sana neden kızamadığımı biliyor musun? Çünkü ben bilmiyorum.
Yaşadığım süre boyunca emin olduğum tek bir şey var ki, o da seni sevdiğim. Sen bunu bir kez öğrendin ve ben bu fırsatı ellerimle ittim.
Ölüyorum, Hermione. En çok da sensizlik öldürüyor beni. Ne yapacağım? Buna ne çare bulunabilir?
ϟ
Fazlasıylaaaaaa kısa bir bölüm oldu. Özür dilerim, yazacak bir şey bulamadım:(
Bir sonraki bölümde görüşmek üzere! Oy vermeyi unutmayın!
Dramione için bir kalp. ♥
Öpüldünüz! ♥
![](https://img.wattpad.com/cover/103148008-288-k495423.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
where's my love? | dramione
Fiksi PenggemarVe Draco Malfoy, hayatında hiç ummadığı bir isme âşık oldu. ϟ Yine yazıyorum. Onun okumayacağını bile bile... Aramızdaki ilişki o kadar tuhaf ki, ondan hoşlandığımı anlaması imkânsız gibi bir şey. Gerçi amaç da bu değil miydi? Olabildiğince ondan...