Arabasını nasıl bedavaya aldğını çözmeye çalıştım ama ona sormanın daha akıllıca olacağına karar verdim.
"Bu arabayı bedava nasıl aldın" diyip güldüm.
"Orası bana kalsın" diyip göz kırptı. Aman tanrım tanrım ondan hoşlanmaya başladım. Dudağımı ısırmaya başladım. Ama orası bana kalsın derken neyi kast ediyodu, yoksa arabayı çalmış mıydı. Öyle de tipi yoktu masum ama bu masumluğunun altına saklanmış olabilirdi. Tüylerim her zaman ki gibi diken diken oldu yerinde gerindiğini gördüm. Öyle olmamdan rahatsız olmuştu. "Çalmadım merak etme" dedi tedirgin bir şekilde, bu çocuk ne düşünsem onun cevabını veriyordu. Ona yandan bakış attım.
"İçime su serpildi" diyip gülmeye çalıştım, ve başardım. Oda dönüp bana güldü. Çok tatlı bi gülümsemesi vardı, acaba ben gülerken nasıl görünüyordum, kesin maymun gibi bütün dişlerim ve diş etlerimin çoğu görünüyordu. Rezil olmuş olabilirdim. Yerimde rahat almaya çalışıyordum ama başaramıyordum, kendimi çok kasmıştım, patlayacak gibi hissediyordum.
"İşte geldik" Diyip arabayı park alanına sokuşunu izledim. Profesyönel şekilde araba kullanıyordu. Park etti. Kapıyı açıp indim, gerilerek yanıma geldi. Kapıdan içeri girdiğimiz de ding diye ses çıktı. Buna ne gerek var dı ki şimdi. Travis bir kaç kişiye selam verdi. İlk bir kaç kişi oldu sonradan farkına vardım ki bütün herkese selam vermişti. O an onun usta bir piç olduğunu öğrendim ve yüz vermemem gerekiyordu, yoksa bende eski kullandığı kızlar gibi olabilirdim, yani piç olup kızı kullanmamak olmaz hele bir de herkesi tanıyorsan, bu işte profesyönel olmuşsun demektir. Bana bir kaçı bakıp selam verip kendilerini tanıtıyorlardı, bazıları ise buna gerek duymuyorlardı. Masamıza doğru yol aldık. Garson kız geldi siparişlerimizi alırken kızın adına baktım Naomi yazıyordu, bana dönüp bakınca "patates kızartması yanında da kola" diyip Naomi gitti. Travis bana baktı.
"Eeee maymuncuk anlat bakalım, nereden geldin neyden hoşlanırsın " dedi. Beni tanımak istiyordu. Maymuncukta neydi böyle. Bana maymun dedi. Bunu onun yanına bırakamazdım ama bıraktım.
"Maymuncuk deme bana" diye çıkıştım. Ama güldü.
"Peki maymuncuk" diyip gülümsemesi yüzüne yayıldı. O bu kadar gülmeye başlayınca masanın atından bi tane geçirdim bacağına "Ahhhh, bu acıttı" diyip. Hem acı çekip hemde güldü. Bunun sonu yoktu.
"18 yaşındayım, kitap okumayı, yemek yemeyi, uyumayı, dizi/film izlemeyi severim, boş zamanlarında koşarım bilgisayarımda takılırım. Annemi 17 yaşımda uçak kazasında kaybettim," sözümü kesti.
"Üzüldüm" dedi.
"Bende" diye karşılık verdim. Yemeklerimiz gelmişti keçap mayoniz sıktım patatesime, Travis ise sandeviçin içene bakmakla meşguldü. Neden içine baktığını bilmiyordum. "Bir şey mi arıyorsun" diyip güldüm. Oda kafasını sallayarak gülerek "Evet salam yok bunun içinde" dedi. Başını sallayarak yedi. Patatesimden bir kaç defa çaldı, bir kez daha denemeye çalıştı ama eline vurdum. Yarısından çuğunu yemişti. "Değiş tokuş yapalım" diyip gülümsedim. Bana kısık gözlerle baktı sonra sondeviçini bana uzattı, patatesimide aldı.
Yemeklerimiz bitmişti kalktık arabasına doğru ilerledik. Hava soğumuştu. Bu sefer soğuktan dolayı tüylerim diken diken oldu. Arabasına geçince hemen klimayı açtı. Ne düşünceli bir davranış öyle diye düşündüm. Otoparktan çıkıp yola koyulduk. Ağaçlar yanımdan hızlı hızlı geçiyorlardı. Uyku gelmişti. Tam dalıyordum ki,
"Uyuyayım felan deme daha gün bitmedi" diyip o seksi sırıtışını yaptı.
"Uyumuyordum sadece gözlerimi dinlendirmeye çalışıyordum, hem bitmedi derken, babama 11:00 ' de evde olacağımı söyledim" diyince yüzü asıldı. Saat 10:45 idi "Pekala o zaman seni evine bırakayım" dedi. Nereye gidicektik acaba " eğer gelseydim ne yapacaktık?" diye sordum ağzımdan kaçmıştı kelimeler. Haylaz bir şekilde güldü "kötü şeyler değil normal şeyler" dedi. Ona baktım ve karşıdan arabanın farı yüzüne vurunca gözleri bembeyaz olmuştu kırmızı çizgileri vardı gözünde. Arabanın farı geçince bana dönüp " ne oldu," dedi ama ondan gözümü alamadım şok geçiriyor olmalıydım gördüklerim gerçekmiydi "sadece film izleyecektik" diye devam etti. Zorluk çekerek konuşmaya çalıştım. Oda tedirgin olmuştu. Çene kasları orataya çıkmıştı. Sinirlendi yada başka bir şey oldu ona.
"Eve gitmeliyim saat 11'e geliyo" diyip tabessüm oluşturdum yüzümde ama çok zorlandım.
"Pekala" diyip güldü ama içeme işlememişti. Önceki gülüşleri beni içine çekerdi ama bu sefer farklı gülmüştü.
Evin kapısına gelince arabayı durdurdu. "Herşey için teşekkür ederim" diyince şaşırdım benim ona demem gerekiyordu ama o bana demişti. "Bende sana teşekkür edirim" diyip arabadan indim evi hızlı adımlarla gitmeye başladım, yatağıma gitmek istiyordum. Ondan korkmuştum, kalbim yerinden çıkacak gibi atıyodu. "Diana!!" diye bağırdı Travis.
"Gerçekten iyi misin?. Yemekte böyle değildin, kötü bir şey mi yaptım haberim olmadan" evet yapmıştı gözleri ışık vurunca bembeyaz ve kırmızı olmuştu. Ona demeyi düşündüm ama demedim.
"İyiyim merak etme, kötü bir şeyde yapmadım sadece biraz yoruldum hala buraya alışmaya çalışıyorum" diyip toparlamaya çalıştım. Şuan çok sıcak kanlı hissediyordum onu, bana daha yakın, hatta bir an sarılmasını bile istedim. Hemde çok.
"Sen öyle diyorsan, yarın gene çıkmaya ne dersin?" diyip gülümsedi aman tanrım gene yapıyordu işte beni cezbetmeye çalışıyordu gülmesiyle.
Gülümseyerek "neden olmasın" dedim. İkimizde gülümsedik. "Şey.." diyip durdu. "Noldu" diyip onun lafını devam ettirmesini istedim. Bir eli cebinde diğer eli kafanı kaşıyarak "sana sarılabilir miyim" istem dışı olsada kahkayı koyuverdim. "Benim bildiğim insanlar birbirlerine böyle şeyleri sormazlar" diyip güldüm. "Evet ama bana tokat atabilirsin yara yumruk savurabilirsin" diyip o seksi gülümsemesini yaptı tekrar. "Evet bunu yapardım, sarılabilirsin" diyip kısardığım kabak gibi ortadaydı. Yanıma yaklaştı ve kollarını açtı. Kısa kollusu gerilmişti. Bende ona karşılık verdim vücuduna elimi kayduğum an hem sıcaktı ve etti çok sertti. Gözlerimi kapattım.
Gözümün önüne bir şeyler gelmeye başladı. Bir kadın bağırıyordu Chris! oğlum neredesin!! Chris! diye bağırıyordu. Biri elinde bıçakla çıktı üstü kandı. Çocuk annesine psikopat bir şekilde güldü annesi ona sarılmaya kalkarken çocuk onu bıçakladı. Kapının orada duran küçük bir çocuk gördüm. Gözlerinde korku vardı. Çocuk, küçük çocuğa döndü ve bir şeyler söyleyerek ağzından grimsi duman çıkıp küpıda duran küçük çocuğun içine girdi. Küçük çocuk çığlık atmaya çalışıyordu ama atamadı. Büyük olan çocuk ona yaklaşıp "Soyumuzu sürdürmemiz lazım kardeşim" diyerek küçük çocuğa sırıldı.