Trravisle bir an bile ayrılmak istemedim ama okula gitmek zorundaydım. Lanet olası yer hep hayatımı karartıyor.
"Travis okula gitmem ve yeni arkadaşlarımla tanışmam lazım" diyip kıkırdadım.
"Ben yetmiyor muyum?" diyip kaşını kaldırdı. Kaşlarını kaldırması bile seksiydi. Nasıl o kadar kaldırdığını çözemedim.
"Yani yetebilirsin ama işte" diyip omuz silkip güldüm.
"Gel gidelim o zaman" dediği an çok şaşırdım. Benimle okula gitmek istiyordu, yeni yetme biriyle okula gitmek istiyordu, çok iyiydi çok. Ona gülümseyip kafamı salladım. Yürümeye koyuldum.
"Nereye gidiyorsun" diyip sırıttı.
"Okula" diyip sırıttım.
"Okul çok uzak oraya yürüyerek gitmeyi mi düşünüyordun" diyip güldü. Dişlerini o an iyice inceledim pürüzsüzdü. Özenle sırayla dizilmiş gibiydi. Tamamen kusursuzdu.
"Babam yolun sonunda dedi bu yol ne kadar uzun olabilir?" diyip güldüm. Babama belli olmuyordu.
"Baya bi uzak yürüyerek 30 dk, hem ben varken yürümeye ne gerek var, şöförünüz hizmetinizde" diyip bi elini karnına koyup eğildi. Kahkayı patlattım ve gülmemden hoşlanmıştı oda kahkaha atmaya başladı.
"Beni üstünde taşıyarak götürmeyeceksin heralde" diyip sırıttım. Elinde ki Porsche anahtarını parmaklarında çevirdi.
"Tabi ya bedava malı nasıl unutabilirim" diyip güldüm ve ona omuz atıp arabanın yanına gidecektim ki benden önce davranıp kapımı açtı.
"Buyrun leydim fakir arabama şeref verdiniz" diyip sırıttı. Onu bir tane yavaşça yapıştırdım.
"Ahhh" diyerek inledi. "Bu gerçekten acıdı" diyip sırıttı.
"Elim ağırdır" diyip ona 32 diş güldüm.
Oda bana aynısı yaptı ve o an hayattan koparcasına güldüm. Gerçekten şebekti hemde aşırı. Travis arabanın etrafında dolaştı, kontağa anahtarı soktuğu an araba gürledi. Gözlüklerini alacaktı ki vazgeçti. Bana dönüp göz kırptı, bende ona gülümseyip camdan dışarı bakmak için döndüm. Daha demin çok iyi gülüp bir anda normale dönmemiz gerçekten acıydı. Ben böyle olmak istemiyordum. Öyle olacağım son kişi Travisti. Ağaçlar yanımdan teker teker geçişini izledim. Bir bina göründü, işte orası benim intihar sebebimdi. Binaya yaklaştıkça ağaçlar sıklaştı. Okul ormanın içinde gibiydi, işte bu beni cezbetti etrafı inceliyordum, hemde her detayına kadar. Travis park alanına manevra yaptı. Boş yer bulup park ettikten sonra güneş gözlüğünü aldı. Arabayı durdurdu ve arabının kapağını açıp gözlüğünü taktı. Tam havalı çocuk davranışıydı. Kafamı sallayıp arabadan indim. Herkes bize bakıyordu, bizim hakkımızda fısıldaşıyorlardı. Yanımdan geçen bir kız bana laf atarak "bununda pili bitecek" diyip güldü. Galiba beni Travisin açık büfesi zannetmişlerdi. Aman ne iyi bir başlangıç. Travis yanıma gelip beni bir şey yok anlamında baktı. Bende ona omuzumu silkerek cevap verdim. Okulun kapısına kadar beraber yürüdük. Bana rehberlik sınıfının yerini söyledi. Gidip ders programımı ve kitaplarımı almalıydım. Travisin tarif ettiği yere gittim. Kocaman bir şekilde rehberlik yazıyordu. Kapıyı tıklayıp içeri girdim.
"Merhaba" diyip gülmeye çalıştım.
"Merhaba canım" diyip oda güldü.
"Ben buraya yeni kayıt oldum, kitap ve ders programımı alabilir miyim" dedim. Ne kadar nazik söylediğimi fark ettim oda bana aynı şekilde karşılık verdi.
"Tabi canım, kaçıncı sınıf?" diye sordu.
"11" dedim.Elime yığınla kitap ve bi kağıt parçası verdi.
"Dolabın henüz belirlenmedi, belirlendiği zaman seni odama çağıracağım" diyip güldü. Kafamı sallayıp çıktım. Önümde dikilen Travise çarptım. Elimden direk ders programını alıp baktı.
"Bak sen şu işe aynı sınıftayız" diyip güldü. Aman ne harikaydı ona bakmaktan derse odaklanabilecek miydim acaba bu işte tuz biber oldu.
"Çok iyi" diyip güldüm. Elimdeki kitapları aldı kendi dolabına koydu.
"Sana dolap verilene kadar benim dolabımı kullanabilirsin" dedi. Sınıfımıza gidiyorduk. Ders edebiyattı, aman ne iyi, tatilin bitmesi gerçekten çok kötü oldu yüzüm ekşidi. Sınıfın kapısını Travis açtı ve bana eliyle yol verdi. Sınfta ki herkes değil ama bir çoğu bize baktılar. Buna alışmam uzun süremi alacaktı. Travisin işaret ettiği yere oturdum. Oda yanıma oturdu, sıralar birleşikti. Eski okulumda böyle değildi. Yanımdan geçen bir kız "Orası benim yerim sürtük" dedi. Duyduklarıma çok kızmıştım.
"Pardon?" dedim.
"Dediğimi duydun orası benim yerim sürtük!" diye bağırdı.
Kalkıyordum ki Travis kolumdan tuttu, onu itip kızın önüne dikildim. "O saçlarını alırım ağzına sokarım, gözlerini oyar içene tuz koyarım, inan çok iyi işkence yöntemleri biliyorum, olmadı şuradaki sopayı görüyor musun," herkes sopaya baktı "Onu senin bir taraflarına sokar iç organını parçalarım küçük fahişe." dediğim an kendime hayret ettim vay canına bu çok iyiydi. Birinde sinirimi atmam gerekiyordu. Kız ayaklarına yere vura vura başka yere oturdu. Travise döndüm.
"Ne" diyip ona baktım.
"Vay canına iyi laf yapıyorsun" diyip güldü.
Dersler bitmişti Travis yanıma gelip "biraz işim var sen arabanın orada bekle"dedi. Bir süre okulda dolandım. Travisin arabasına doğru yol aldım ama araba yoktu ortada bağıma soluma baktım ama yoktu. Travis beni bırakıp gitmişti...