Erkek Bakıcı

355 31 13
                                    

Seulgi: Ama sen bir erkeksin?

Jimin: Yani?

Seulgi: Bir dakika.. Ailem bana erkek bir bakıcı mı tuttu yani?

Jimin: Sanırım öyle.

Uzun bir sessizlik oluşmuştu aramızda. Yani erkek bir bakıcı oldukça tuhaf geliyordu açıkçası. Hele de abim tutmuşsa. O Jaebum'dan bile uzak durmamı isteyen abimin bana erkek bakıcı tutması..

Koltuktan kalkıp merdivenlere doğru yürüdü.

Seulgi: Hey bir dakika nereye gidiyorsun.

Jimin: Belki evi gezdirirsin diye bekledim ama çıt çıkmadı ben de kendim gezmeye karar verdim. Eviniz fazla büyük. Umarım kaybolmam.

Ben hala şaşkın şaşkın bakarken yanıma yaklaştı ve bileğimden tutup üst kata çekti.

Jimin: Çok tembelsin. Evi gezdirmezsen nasıl bakıcın olabilirim söylesene?!

Bileğimi bir şekilde elinden kurtardıktan sonra rahatsız edici bakışlar göndermeye başladım.

Jimin: Bana biraz daha bakarsan aşık olacaksın dikkatli ol.

Hayır hayır. Ona asla aşık olmayacağım.

İlk önce lavabo ve banyoyu gösterdim annem ve babamın odası derken evi tanıtma aşamasını bitirdik.

Jimin: Ailen ile beraber yaşaman kötü olmuş. Seninle harika şeyler yapabilirdik. Yazık oldu.

Seulgi: Annem akıllı ve efendi biri olduğunu söylemişti yoksa abin falan mı var? Seni birileriyle karıştırdıklarına eminim. Çünkü ben sende gram saygı göremiyorum.

Gözlerini devirip söylediklerimi duymamazlıktan gelerek tekrar konuştu.

Jimin: Eee senin odan yok mu?

Benim odamı neden merak ediyorsun aptal?!

Jimin: Eğer yoksa ben seninle kalırım merak etme. Şurada sarılıp yatarız belki ne dersin? Ailen bana güveniyor ne de olsa.

Tek gözünü kırpıp alt dudağını ısırdı. Bu ne terbiyesizlik?!

Seulgi: Yah! Sen ne dediğini sanıyorsun?!

Hiçbir soruma cevap vermemesi ayrı sinir bozucuydu. Beni görmemezlikten gelmesi daha da ve bu kadar sapık olması çok daha sinir bozucuydu.

Jimin: Bütün odalara baktık sanırım.

Gözlerini kapılarda gezdirirken parmağıyla odamı işaret etti.

Jimin: Bu hariç.

Hızlı adımlarını oraya doğru atarken ben onu engellemeye çalışıyordum. Odamın her yerinde makyajlı ve gözyaşlı peçeteler vardı. Bir de iç çamaşırlarım. Ve tabii kirli çamaşırlarım. Utanç verici. Bu kadar kirli olmanın verdiği utancı dibine kadar hissediyordum.

Jimin: Beni neden engelliyorsun yoksa içeride birileri mi var?

Seulgi: Aish! Yok öyle bir şey. Oraya giremezsin. Sadece.. Giremezsin işte bir nedeni yok.

Elini kapı koluna yerleştireceği anda ben yerleştirdim ve onu engelledim. O da elini benim elimin üzerine sabitlemiş önümde duruyordu.

Jimin: Çek şu elini bücür.

Seulgi: Çekemem.

Bir adım attığı an kendimi duvarla bağdaşmış hissettim. Fazla yakınımda duruyordu. Elini elimden çekip omzuma yerleştirdi daha sonra nazik dokunuşlarla tekrar elime kadar indirdi.

Tabiki bunlar beni etkilemiyordu.

Gözlerimi kapatmış onu bekliyordum. Bir şeyler yapmasını ya da olup olmayacağını. Ben düşüncelere dalmışken kapının açılma sesiyle gözlerimi belerttim.

İyi ama--

Jimin: Çabuk etkileniyorsun. Hiç iyi bir durum değil Kang.

Seulgi: Yah--

Jimin: Sesini yükseltmezsen iyi olur küçük hanım. Sinirlenince tanıyamayacağın bir insana dönüşüyorum bundan emin olabilirsin.

Açıkçası bu beni korkutmamıştı.

Ona vurmamak için kendimi zor tutuyordum.

Yerde duran sütyenimi eline alıp bir bana bir de ona baktı.

Jimin: Çok da kötü değil ama süper de değil.

Ona yaklaşıp elindekini almaya çalıştım ama ben elimi uzatır uzatmaz o da kolunu kaldırmış almamı engellemişti. Alamıyordum çünkü kısaydım. Lanet olsun!

Seulgi: Yah! Ver şunu bana!

Söylediklerimi umursamayıp aptal aptal gülüyordu. Ben ise zıplaya zıplaya almaya çalışıyordum ki pek bir etkisi oluyor sayılmazdı.

Jimin: Sen küçük bir kız çocuğusun Kang. Ben ise senin bakıcınım istediğim gibi davranırım ve buna karışamazsın bile.

Seulgi: İstediğin gibi davranma hakkını sana kim veriyor. Seni kovmalarını söyleyeceğim. Bu hareketlerini onlara uzun uzun anlatacağım. Park Jimin.

Jimin: Şu an burada sana istediğim her şeyi yapabilirim. Fakat sen bunları ailene söylediğinde onlar sana değil bana inanacaklar çünkü sana güvenmiyorlar unuttun mu küçük hanım?

Seulgi: Bana hiçbir şey yapamazsın!

Jimin: İnan bana.. Beni tanısaydın sana neler yapabileceğimi anlardın.

Gözleriyle bütün vücudumu süzüp alt dudağını ısırdı. Elindeki sütyenimi elime verip odamdan da çıktı.

Bu da ne demek oluyordu şimdi?!

Onu ciddiye almalı mıydım?

Yoksa sadece korkmam için miydi söyledikleri?

Onda ne var ki?

Bir hataydı.

O parti her şeyin başlangıcı oldu. Asla yapmamalıydım. Şimdi ise bunlara katlanmak zorundadyım..

Park Jimin en büyük korkum mu olacaktı yoksa?

Body Talk | SeulMinHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin