"Kahretsin" dedim elime bezi alırken. Çaydanlığı temiz bir şekilde ocağın üzerine tekrar bıraktım. Oturma odasına geçip koltuğa oturdum. Sezgin'in göremeyeceği ters bir noktada bilgisayarın kapağını tekrar araladım.
Dosyalar otomatik bir şekilde kaydedilmişti. Ben de daha fazlası için kaynaklarımı tekrardan gözden geçirme kararı alarak sekmeleri açtım. Şirket '80'li yıllarda iflasın eşiğine sürüklenmişti. Hatta bununla ilgili detaylı bir gazete kupürü de mevcuttu. Haberde şirketten şu şekilde bahsedilmişti:
"1956 tarihinde Orhan Karim tarafından faaliyete geçirilen PRO-MEDS ilaç şirketi iflasın eşiğine sürüklendi. Şirketin yönetimi konuyla ilgili açıklama yapmadı. Krizin piyasaya yeni sürülen Cervix adlı ilaç yüzünden çıktığı söyleniyor. Şirket ilacı geçtiğimiz ayda sırt ve boyun ağrıları için piyasaya sürmüştü.
İlacı kullanan kişilerden aldığımız bilgiye göre ilaç aşırı kaşıntı yaparak vücutta açık yaralara neden oluyor. Açık yaralarla hastanelere başvuran kişiler ağır bir tedaviye maruz kalıyorlar. İlaç kurbanlarından biri olan F.E şu sözlerde bulundu: "Uzun zamandan beri süren sırt ve boyun ağrılarım vardı. Doktorlar tetkiklerde bulundular ancak verdikleri ilaçlar ağır olmalarının yanı sıra bünyeme de zarar veriyorlardı. Bu ilaçla iyileşeceğimi düşünürken çok daha kötüleştim. Şimdi sırtımda açık yaralar var. Günlük işlerimi bile etkiliyor."
İlaç şirketi PRO-MEDS'in ne açıklama yapacağı merakla bekleniyor..."
Haberin devamını okumadan kapattım. Bu zamana kadar nasıl gelebilmişlerdi? Üstelik haberin sonuna eklenen notta ilacın yüzlerce insan tarafından satın alındığı bilgisi vardı. Fakat şirket kriz yönetimi konusunda adeta ustaydı. Haberde bahsedildiğini düşündüğüm Feridun Ekim tarafından şirkete bir dava açıldığını fark ettim. Dava iki ay boyunca mahkemede görülmüş, zavallı adam davayı kazanamamış ve ertesi haftalarda evinde ölü bulunmuştu. İntihar olduğunu düşünüyorlardı.
Şirketse dört aylık kısa bir toparlanma sürecinin ardından ayağa kalkabilmişti. Takvimler 1987 yılını gösterdiğinde şirket yalnızca ilaç üretmekle kalmamış, hayvanlar üzerinde deneyler yaparak bilime destek olan bir kuruluş haline dönüşmüşlerdi. Raporlar her deneysel işlemden sonra basınla paylaşılmış, iki sene içinde şirket gelirlerini arttıracak parayı kazanmıştı.
"Sen sabahtan beri neyle uğraşıyorsun?"
Başımı kaldırıp Sezgin'e baktım. "Hiç" dedim bilgisayarı yanıma bırakırken. "Öyle bakınıyordum." Yüzünde imalı bir gülüş belirdi. Altındaki havluyla karşımda durmuş, bir yandan da ıslak saçlarını kurulamaya çalışarak "O kızı beğendiğini biliyordum" dedi. Kendinden o kadar emin konuşuyordu ki inkâr etmeye yeltenmedim. Ayağı kalkıp mutfağa geçerken içeriden gülme seslerini duyuyordum.
Peşimden gelerek mutfağın kapısına elini dayadı. Ellerini ileriyi gösteriyormuş gibi salladı. "Elleri ellerime, gözleri gözlerime, saçları saçlarıma karışan bir sen olsan..." Çevresinde dönmeye başladı. "Aden ellerimi tut, gözlerime bak!" Gülerek onu izliyordum. Bir an durdu. Ciddi bir ifade takındı. "Öptün mü bari kızı?"
Hiçbir cevap vermeyi düşünmeyerek ellerimi tezgâha dayadım. Bakışlarımı başka yere çevirmem onu daha da mutlu edecek yanıma gelerek kolunu omzuma attı. "Yanımda Kazanova varmış da haberim yokmuş!"
"O havlu düşecek diye o kadar korkuyorum ki Sezgin. '99 depreminden sonra ilk defa bu olayla sarsılmak istemem cidden."
"Kadınlar güzel popom olduğunu söylerler." Başını arkaya doğru çevirdi. "Yoksa beğenmiyor musun?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KARANLIĞIN ELİ
Ficțiune adolescențiMerih kendi halinde bir bilgisayar mühendisidir. Bir gün işi gereği gittiği ilaç şirketinde bazı tuhaflıklar fark eder ve merakına engel olamaz. Öğrendiği gerçekler karşısında suskun kalmayacaktır. Başına geleceklerden henüz haberi yoktur.