Bölüm 10

18 0 0
                                    

Anahtarı kapıya sokacaktım ki kapı açıldı

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Anahtarı kapıya sokacaktım ki kapı açıldı. Babam karşımda duruyordu. "En azından haber verseydin" dedi kızgın bir şekilde ve içeriye gitti. Kapıyı sessizce kapatıp yanına gittim. "Haber vermeyi akıl edemedim. Özür dilerim" dedim büyütmemesini umarak. Yalnız yaşamaya alışmıştım. Birinin evde beni bekliyor olması benim için alışıldık bir durum değildi. "Senin için endişelenmeyi bıraktığım gün öldüğüm gün olur Merih. Başına bir şey geldiğini düşündüm."

"Küçük bir çocuk değilim baba. Sadece aramayı unuttum" dedim alaycı bir şekilde gülerek. Başını sessizce öne eğdi. Düşünceli gözüküyordu. "Özür dilerim" dedi beklenmedik bir tavırla. "Haklısın. Sanırım o klişe söz benim için de geçerli. Ne kadar büyürsen büyü hala o küçük çocuksun benim için." Elini sıkıca tutup gülümsedim. "Yemek yedin mi?" Başını salladı. "Neredeydin?" dedi merakla.

"Aden'le yemek yedik" dedim sırıtarak. Yüzümdeki ifade onu neşelendirmişti. "İsmi Aden demek..." dedi şaşkın bir ifadeyle. Başımı salladım. "Düşündüğün şey için henüz erken baba" dedim imalı bir şekilde. İtiraz edercesine iki elini de havaya kaldırdı. "Sadece ufak bir tanışma düşünmüştüm ben ama..."

"Merak etme. Zaten onu muhakkak tanıyacaksın" dedim gülerek. Tekerlekli sandalyesini odasına doğru sürdü. Birkaç dakika sonra yatmak için yardımımı istedi. Yanına gidip onu yatağına yatırdım. Odadan çıktığımda aklım öğlen yaşadıklarıma takıldı. Bilgisayardan girip araştırmalarıma devam etmek hevesindeydim ancak şu anki halle bu, kendimi ateşin üstüne resmen atmak oluyordu. İlân edilen olağanüstü hal yüzünden takip edilme ihtimalim de yüksekti. Bu yüzden işler yatışıncaya kadar bekleyecek, o süreç zarfında daha önce yaptığım gibi kendimi ifade edebilecek iyi kelimeler seçecektim.

Sabaha kadar nadiren uyuyup çoğunlukla ayakta olduğumdan oldukça yorgundum. İş yerinde bana yöneltilen soruları iki kere tekrar ettiriyor, titizlikle cevap vermeye çalışıyordum. Masama dönmek üzereyken telefonum çaldı. Sezgin arıyordu. "Selam" dedim telefonu kulağıma götürürken. Sesi her zamanki gibi neşeli geliyordu. "Açıkçası bana ne zaman söyleyeceğini merak ediyordum ancak kuşlarım sağlam çıktı" dedi gülerek. Neyi kastettiğini anlayamıyordum. Sanki beynim çalışmaktan vazgeçmişti. "Neyi söyleyecektim ki sana?" dedim şaşkın bir ifadeyle.

Güldü. "Aden'le senden bahsediyorum. Sizin adınıza gerçekten sevindim!"

"Teşekkürler" dedim sakin bir ifadeyle. Birkaç saniyelik sessizliğin ardından Sezgin "Bugün akşam yemeğini birlikte yiyelim mi?" diye sordu. İtiraz edip işleri yokuşa sürmek istemediğimden uzatmadan teklifini kabul edip merakla "Üçümüz mü olacağız?" diye sordum. Telefondaki gülüşü sayının dörde çıkabileceğini ima eder cinstendi. "Adresi sana gönderirim. Görüşürüz." Kimi getireceğini merak ediyordum. Sezgin'in bir kadına bağlanmak gibi bir huyu yoktu. Kendi kanatlarıyla uçmayı tercih edenlerden biriydi o.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: May 20, 2017 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

KARANLIĞIN ELİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin