26. BÖLÜM / FINAL

792 19 15
                                    

VE FINALIMIZDEYIZ.. HEPINIZE IYI OKUMALAR DILIYORUM...

AKLINIZA TAKILAN YER VARSA HER ZAMAN SORABILIRSINIZ. BUGÜNE KADAR ATEŞ VE DERIN'LE VAR OLAN HERKESE TEŞEKKÜRLER.

 BUGÜNE KADAR ATEŞ VE DERIN'LE VAR OLAN HERKESE TEŞEKKÜRLER

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

***

Gözlerimle herkesin yüzüne yansıyan mutluluğa bakarken bakışlarım Miray'ın saf bakışlarına takıldı. Anlamayan bakışları beni bulduğun da yanına gittin ve onu kucağıma aldım. Saçlarına minik öpücükler kondururken ilk baş Irem'e baktım. Can'a sarılmış sessiz bir şekilde ağlıyordu. Bunu kimseye belli etmek istemezcesine kafasını Can'ın boynuna gömmüştü. Can Irem'in saçlarını okşarken gülümsüyordu. Selim kucağın da oğlumun kulağına gülümseyerek bir şeyler fısıldıyordu. Levent baba Melda anneyi kollarıyla sarmıştı. Melda anne ise bakışlarını yukarıya dikmiş olanlara şükrederek dualar ediyordu. Burcu'ya baktım. Ellerini göğsün de birleştirmiş gözleri kapalı derin derin nefesler alıyordu. Hissetmiş gibi bana döndüğün de gözlerini koluyla silip ellerini çırptı.

"Evet hadi bakalım Miray hanım Selim amcan bize meyve suyu ısmarlasın." Gelip Miray'ı kucağımdan aldığın da ona gözlerimi kapatıp açarak teşekkür ettim. Selim, oğlumu kuvözüne bırakıp Miray ve Burcu'yu alarak odadan çıktığın da bende sevincimi paylaşacak birini arıyordum fakat herkes olayın mutluluğunu kendi içlerinde yaşarken oğlumun yanına gittim. Onu kucağıma alarak minik ellerini tuttum.

"Hayatında aldığın ilk mutluluğun oğlum. Daha nice mutluluklar olsun." Onun için en güzel dualarımı sarf ettikten sonra oğlumla birlikte odadan çıktım. Hemşireye dönerek kızarmış baygın bakışlarım ile koridoru süzdüm.

"Ateş nerede?" Bana sıcak bir şekilde gülümsediğin de eliyle sağ tarafı işaret etti.

"Odaya almış olmalılar. 301 numaralı oda." Kafamı belli belirsiz sallayarak sağ tarafa doğru ilerledim.

Günlerdir beklediğim bu güzel haberle havalara uçmak istiyordum. Fakat içim de yer edinmiş her an kötü bir şey olacak korkusu her şeye engel oluyordu. Kucağıma oğlumu ilk aldığım da bile mutluluktan dört köşe olmam gerekirken sadece ağlamıştım. Mutluluktan değil. Bir can kazanırken diğer bir canı kaybetmek üzere olduğum için göğsüm de ki acıdan ağlamıştım.

301 numaralı odanın önüne geldiğim de yavaşça kapı kolunu tuttum. Derin bir nefes alıp kapıyı araladığım da yatakta bakışlarını tavana dikmiş soluk gözlerle bakınan Ateş kapı sesi ile hızlıca bu tarafa döndü. Ilk baş özlemle yüzüme baktıktan sonra kucağımda ki miniğe indirdiği gözleri anında canlanırken iri gözleri parladı. Daha fazla vakit kaybetmeden onu görmenin mutluluğunu hiç esirgemeden yüzüme yansıtarak gülümsedim. Yatağının yanına geldiğim de yanına oturarak gözlerine baktım.

"Kaç gündür o mavi gözlerini görmek isteyen, babasını hissetmek isteyen bir bebek seni bekliyor. Niye geç kaldın?" Kucağımda ki mucizeye şaşkınlıkla bakarken yattığı yerden çok yavaş bir şekilde doğruldu ve ellerini saçlarımın arasına daldırarak yüzümü kendine çekip anlıma derin, uzun bir öpücük bıraktı. Daha sonra diğer elini de yüzüme koyarak bebeğimizin, bizim bebeğimizin izin verdiği kadar beni kendine çekip dudaklarıma minik bir buse kondurdu. Ardından ellerini aşağı indirip kucağım da ki oğlunu sıkıca kavrayarak kucağımdan aldı ve nazikçe burnunu boynuna gömdü.

Yabancı Şehir Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin