15.BÖLÜM

468 18 1
                                    

IYI OKUMALAR

•••
Bir haftalık tatilin sonunda geri Istanbul'a dönüp valizlerimizi topladık ve Balıkesir'e doğru yola çıktık. Alanya'da ki bir hafta içerisinde bolca fotoğraf çekilmiştik. Hepsi anı olarak kalsın diye Ateş'i zor ikna etmiştim. Tüm hafta boyunca hiç eğlenmediğim kadar çok eğlenmiştim. Her şey çok güzeldi. Daha fazla kalabilecek olsak yine kalırdım. Çünkü Ateş'le olduğum her saniye benim için çok değerliydi. Onunla geçen her saniyeyi özlüyorum.

Araba durduğunda Ateş'e döndüm. Emniyet kemerini çözüyordu. Kafamı çevirip camdan baktığım da Balıkesir'e geldiğimizi anlamıştım. Ateş'in evini gördüğüm de kemerini çözüp bende arabadan indim. Bu aralar o kadar çok yolculuk yapıyordum ki yorulmamak mümkün değildi. En azından bu yolculuklar Ateş ile olunca eğlenceli oluyordu. Hava yine kararmıştı. Telefonumdan saate baktığım da dokuz olduğunu gördüm. Ateş bavulları almış yanıma gelmişti bana elindeki anahtarı uzattığında çantamı diğer elime alıp anahtarı aldım ve kapıyı açtım. Buraya girince o ilk buraya geldiğimiz an aklıma geldi. O zaman bir yabancı gibi kapının yanında dikilirken şu an kendi evimmiş gibi kapıyı açıyordum. Şöyle bir önceki hayatıma bir de şimdiki hayatıma bakınca ne kadar çok şeyin değiştiğini farkettim. Bunları düşünmek istemiyordum şu an. Kafamı iki yana sallayıp kendime geldim ve Ateş'in geçmesi için kenara çekildim. İçeri geçip valizleri yukarı bırakmaya gitti. Bende peşinden gittim. Ateş bavulları bırakınca bana gülümsedi ve yanıma gelip elimi tuttu. Anlıma minik bir öpücük kondurup geri çekildi.

"Aç mısın?" Kafamı iki yana salladım.

"Hayır sadece duş almak istiyorum." Kafasını sallayıp onayladı.

"Ben aşağıdayım." Ona gülümsedim. O odadan çıkınca bavuldan birkaç parça kıyafet alıp banyoya girdim. Kısa bir duşun ardından mavi pijama takımımı giyip saçlarımı kuruttum. Ama yine de ıslak kalmıştı. Hemen bavulları boşaltıp dolaba eşyaları yerleştirdim. Daha sonra aşağıya indiğimde Ateş siyah eşofman altını giymiş yine üstüne bir şey giymemişti. Ve tabiki futbol maçı izliyordu. Yanına gidip oturdum ve elindeki cips tabağını alıp ortaya koydum. Öküz hiç bilmez ki paylaşmayı. Hatta tam tersine benim yemeklerime saldırmaya bayılır. Cebimden telefonumu çıkartıp kurcalamaya başladım. Burcular aramıştı. Tam onu geri arayacakken o beni aradı. Kalp kalbe karşı mı demeliyim yoksa zıt kutuplar birbirini çeker mi? Ay ne diyorum ben ya. Ateş yan taraftan bağırdı.

"Derin'cim açar mısın artık şu telefonu." Yüksek sesle çalan telefonu hemen açtım.

"Canım nerdesiniz gittiniz mi Balikesir'e? Merak ettik." Arkada çok gürültü vardı ve söylediklerini çok seçemiyordum. Hemen cevap verdim.

"Geldik şimdi. Orada neler oluyor?" Burcu arkadakilere cemkirdi.

"Susun be. Aman bizimkiler içiyorlar yine işte. Ee tatil nasıldı?" Derken kahkaha attı. Ben de hemen cevap verdim.

"Burcu nasıl olacak normal bir tatildi." Ateş yan taraftan bu sefer seslenmesi resmen böğürdü.

"Derin sessiz konuş ya." Ay telefondan Burcu buradan Ateş delirtecekler beni ya. Burcuyla kısa bir sohbet ettikten sonra telefonu kapattım. Ateş'e döndüm.

"Ya telefonda nasıl sessiz konusabilirim Ateş? Aydınlat beni?" Maç bitince televizyonu kapattı ve bana döndü.

"He söyle şimdi ne mırıldanıyorsun sabahtan beri." Gözlerimi devirdim.

"He yani sen beni dinlemiyordun?" Bana bakıp sırıttı.

"Dinlemez miyim bebeğim hiç." Yüzümü buruşturdum.

Yabancı Şehir Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin