ATEŞ

377 38 22
                                    

ARKADAŞLAR YENİ BÖLÜM GELDİİİ. YORUM YAPAN ÇOK AZ OLUYOR VE BU BENİ ÜZÜYOR.. İYİ VEYA KÖTÜ DÜŞÜNCELERİNİZİ ÖĞRENMEK BU YAZARINIZIN HAKKI DEĞİL Mİİ?? ESRARENGİZ KIZIMIZ MULTİMEDYADAA.. VOTE LAMAYI UNUTMAYIIN HEPİNİZİ ÖPÜYORUM. EN UZUN BÖLÜMÜM DE BU KADAR NAPALIM HEYECANLI YERİNDE KESMEYE BAYILIYORUM :))))

 Will oradaydı, karşımda. Yavaşça ona doğru yürüdüm. Ben yaklaştıkça gülümsemesi daha da yayılıyordu.

''Sen sandığımızdan da güçlüsün'' diyerek sessizliği böldü.

''Bundan pek emin değilim.''

''Az önce yaptığın muhteşemdi.''

''Farkında değildim.. Joseph nerde?''

''Bilmiyorum, geldiğimde yoktu.''

Bu garipti aslında. Will'in gelmesi de öyle. Merakımla daha fazla mücadele edemiyordum. Sonunda sorabildim:

''Sen neden geldin?''

Dudakları yukarı doğru kıvrıldı ve gözlerini üzerime dikerek daha fazla yaklaşmaya başladı. Refleks olarak bir adım geri çekildim ama ayağım taşa takıldı. Yere düşecek olmanın utancına kendimi hazırlarken belimde bir el hissettim. William diğer elini de koyup beni kendine çekti. Nefesi nefesime çarpıyordu. Dudakları göz hizamdaydı ve kendimi bakmaktan alıkoyamıyordum.

Ama bir an Will'in omzunun üstünden gözüme bir şey çarptı.

Joseph oradaydı ve bize bakıyordu. Bir an için yanına gitme isteğiyle doldu. Bana daha fazla şey öğretmesini istiyordum.Ama bakışları tuhaftı. Biraz öfke, biraz hüzün..

Ve o an William'la duruşumuzun farkına vardım. Çok yakındık ve Will gittikçe yaklaştırıyordu yüzünü. Gözlerimi yumup anlık bir cesaret alarak Will'i ittim. Geriye doğru sendeleyip kendini toparlayınca bana baktı. Hiçbir şey anlamadığı belliydi. Gözlerim Joseph'i işaret etti. Ellerini saçlarına geçirdi ve arkasına baktı. Joseph de az ileride ona bakıyordu. Will de sinirlenmiş olucak ki yüzüme bile bakmadan merdivenlerin olduğu yere yürümeye başladı. Buradaki tuhaflıkları yeni farkediyordum. Bir sahildeydim. Güneş çok yakıcıydı ama yanmıyordum. Olmsaı gerekenden fazla aydınlıktı. Kumlardan oluşan ve yerin altına doğru ilerleyen merdivenleri de unutmamak gerek. 

Az sonra Joseph yanımdaydı.

''Şey.. Biz.. Aslında..'' 

Joseph konuşmamı tamamlamama bile izin vermeden gözüyle merdivenleri işaret etti.

''Burdan aşağı in ve sonra ateş kapısını bul. Katy orada.''

''Katy mi? Ama su..''

''Bence bu kadar yeter bugünlük. Katy'yi bul.''

''Neden?'' 

Hala hiçbir şey anlamamıştım. Gözlerini devirerek bana baktı.

''Ateş için ona ihtiyacın var.''

Tabi ya ateş. Kafam allak bullak olmuştu. Daha demin olanları bile anlayamamıştım ki. Sadece bir an önce eve gitmek istiyordum. Arkamı dönüp merdivenlere doğru yürümeye başladım. Aşağı indiğimde meşalelerle aydınlanan karanlık bir koridorda buldum kendimi. Biraz ilerledikten sonra ATEŞ yazan kapı tam önümde duruyordu. Kısa bir tereddüt yaşadıktan sonra kapıyı araladım. Burası bambaşka bir dünya gibiydi. İlk önce nerde olduğumu anlayamadım. Biraz daha ilerledim ve deri çizmelerimin ahşap zemin üstünde çıkardığı gıcırtı bütün odada yankılandı. Aslında burası.. Bir kütüphaneydi. Rafların arasına girdim ve ileri doğru yürümeye başladım. Bir yandan da kitaplara göz gezdiriyordum. Çoğu cadılıkla ilgiliydi tahmin ettiğim gibi.

Yürürken adımlarımı hızlandırdım. Burası şaşırtıcı derecede soğuktu. Ateş odası? Sıcak olması gerekmez miydi?

Bir an ellerimden ateşler çıktığı an geldi aklıma. Evet, o zaman da yanmıyordum. Cadılık böyle bir şey olsa gerek..

Raflardan sonra koltuklarlarla çevrili bir şömine yer alıyordu. İşte şimdi ateş görebilmiştim. Koltuklardan birinde bir kız oturuyordu. Önce Katy sandım. Biraz daha yaklaşınca kız varlığımı hissedip ayağa kalktı.

Uzun boylu, esmer ve çok güzeldi. Gözlerinden bile güç akıyordu. Beni görünce gülümsemesi yüzüne yayıldı. Şaşkın şaşkın karşılık verdim ben de gülümseyerek.

Yanıma yaklaşırken uzun topuklularının ahşapta çıkardıkları ses kesinlikle benim yürürken çıkardığım sesten daha katlanılabilirdi. 

''Ben de seni bekliyorum.. Olivia...''

İsmimi tükürür gibi söylemişti. Bir tuhaflık vardı ama bunu henüz ben de çözemiyordum.

''Ben Katy'yi arıyordum. Burda olması gerekiyordu.''

Bunu soru sorar gibi söylemiştim ama cevap vermek yerine geçip koltuğa oturdu. Masaya uzanarak bardağını aldı ve kahvesini yudumladı. Sonra gözleri sönmek üzere olan şöminede gezindi. Gözlerini yumdu. Ve açtığında şöminedeki ateş tekrar alevlenmişti. Alevler eskisinden de yüksekti. 

Katy burda olmadığına göre gidebilirdim. Onu bulsam iyi olacaktı.

Arkamı dönerek gitmeye hazırlandım. Ama odada yankılanan sesi donup kalmama neden oldu.

''Bir yere mi gidiyorsun Kuzen..''

WITCHHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin