8 - Sınırında kal çocuk. Ne için?

319 36 36
                                    

Fark edilmediğinden önündeki sahne oynamaya devam ediyor ve Soonyoung kusacak gibi hissediyor. Eli hala kapı kulpunda ve her an kaçacakmış gibi.

Junhui'yi hatırlarsınız, Soonyoung onu hala tanıyor. Geçenlerde söylemiş olmalıyım liseyi aynı sınıfta okudular. Bu yüzden Junhui'nin de onu tanıdığını biliyor. Zaten üniversitedeki ünü sağolsun, onu tanımayan mı var?

Bu mide kaldırıcı sahne ismini bilmediği ama sesinin kalın olduğunu hatırladığı çocuk gözlerini aralayıp Soonyoung'u fark ettiğinde biraz aksıyor. Muhtemelen deli gibi sarhoşlar. Çocuk önce algılayamıyor. Sonra Junhui'yi üzerinden itiyor.

"Siktir!" diyor. Evet, bu sesi kalın olan çocuk.

Şu, Soonyoung'un önünü kesip 'homo'lukla ilgili atıp tutan çocuklardan. Görüyor olmalısınız, yani onun suratındaki ifadeyi.

Beklemediği şey tam olarak gölgede kalan ve kıkırdamaya başlayan kişi.

"Beni buldun." diyor Jihoon incelmiş ve çatlamış sesiyle.

Soonyoung'un suratındaki şok ifadesini görüyor musunuz?

Size özetlemem gerekirse; deli gibi yiyişen ikiliyi es geçerek, Jihoon tam olarak yayıldığı küvetten Soonyoung'a el sallıyor.

"Soonyoung?" diyor Junhui. Suratındaki utanç ışıksız banyoda bile görülebilir. Sonra, Soonyoung ağzını açıp bir şeyler söyleyecekken "Siktir, bunlar Junhui ve Wonwoo!" diye çığlık atıyor arkasından biri. Sonra bir diğeri ve diğerleri.

O karmaşadan Jihoon'u çekip çıkardığında kalabalık yüzünden üst kata zor atıyorlar kendilerini. Ek olarak, sarhoş bir Jihoon tabii ayak bağı oluyor.

"Sakin ol, sakin ol, sakin ol, sakin—"

"Susar mısın!" Sertçe bağırıyor Jihoon'a. Onun bu tavırları nedense sinirlerini bozuyor. Katlanamadığını hissediyor. Aşağıda şahit olduklarından sonra aklı hala bir dünya. Şaşkın. Algılayamıyor.

"Üzgünüm..." Jihoon normalde olsa asla böyle bir şey söylemez. Ama sarhoş olduğu zamanlar en hassas olduğu zamanlar aynı zamanda ve o da Soonyoung'un kırıcı tavırlarına katlanamıyor. Kolunu ondan kurtarmaya çalışıp başardığında tekrar alt kata inmek için merdivenlere yöneliyor.

Soonyoung'un kafası yerine gelip gidiyor. Parmaklarının arasından kayan Jihoon'un kolunu fark ettiğinde hızla ona doğru koşuyor ve bu sefer iki omzundan kavrıyor onu. Bu sahne geçenkiyle benzer. Jihoon tekrar darbe yiyeceğini ya da onun, tekrar, boğazına yapışacağını sandığından gözlerini sımsıkı kapatıp sanki duvar onu içine çekip koruyacakmış gibi geriye yaslanıyor. Bunu görmek Soonyoung'un kalbini paramparça ediyor. Belki o sesler duyulabilir. Belki de duyulamaz. Ne önemi var?

"Üzgünüm, üzgünüm Jihoon, gerçekten—" Belinde hissettiği sımsıkı kollar daha fazla kelimeye izin vermiyor. O da kollarını Jihoon'a sarıyor ve suratını omzuna yaslamadan dudaklarını boynuna değdiriyor. Özür için. Kalp tamiri için ya da her neyse, bu küçücük dokunuş Jihoon'a kaba Soonyoung'u unutturuyor.

Onlar 'normal' hallerinden oldukça uzaklar. Terli bedenleri bu temasa engel değilken aksine, bunun fazlası için deliren tarafları ağır basıyor. Soonyoung onun elini kavrayıp uzun koridordaki ilk odanın kapısını açıyor ve boş olduğunu görüp onu da beraberinde çekiştirerek içeri sokuyor. Ne yaptığının farkında sayılmaz. Hareketleri çok hızlı ve aynı oranda terliyor. Odanın kapısını kilitliyor.

Beyaz, ince Calvin Klein'i kaymış ve boynunda, Soonyoung'un dudaklarının değdiği yerle, sürekli temasta bulunan Jihoon'un eli, terden alnına yapışmış kakülleri ve eğreti duruşuyla, her zamankinden daha farklı görünüyor Soonyoung'a Jihoon.

LANE BOYHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin