Tekrardan elime not defterini alıp başka masalara doğru yürüdüm.
“Bir bakar mısınız?” Arkamı döndüğümde rampa saç grup masalarından bana sesleniyordu. Ne zaman geldi buraya?
Mecburen masalarına doğru yürüdüm.
“Ne istiyorsunuz, efendim?” Zorla gülümsedim.
“Biraz konuşabilir miyiz?”
“Tabii ki.” Gülümseyip, dışarı çıktı. Bende peşinden çıktım.
“Biz sanırım tanışmadık.” Gülümseyip, başımı salladım.
“Ben Malik.” Malik? Ne garip bir isim. Kaşlarımı çattım.
“Şey Malik, Zayn Malik.” Gülümsedim. Adıyla soy adını karıştıran ilk çekici erkek.
“Bende Mia.” Bu sefer o gülümsedi.
“Telefon numaranı alabilir miyim, Mia?” Telefonunu bana uzattığın da numaramı yazıp kendime mesaj attım. Ardından ise telefonu ona geri verdim.
“Bundan sonra uzun süre beraber olacağız sanırım.” Başımla onayladım. Zayn’le uzun süre birlikte olma fikri sanırım karnımda ki kelebekleri harekete geçirecek. Ve bunun olması hiç iyi bir şey değil.
“Bu arada ben özür dilerim. Dediklerim için.” Garson bozuntusu’ndan bahsediyordu. Aslında hiç hoş bir laf değildi. Üzülmüştüm. Kırmıştı beni. Ama affetmekten başka bir çıkış yolu yok.
“Sıkıntı değil. Önemi yok.” Gülümsedi. Sen hep gül olur mu?
“Sen işten çıktıktan sonra. Ihm.. Biraz gezelim mi?” Utanmıştı. Tanrı’m Zayn utanmıştı. Utanınca çok tatlı olduğu gerçeği de var tabii.
“Olabilir.” Başını hevesle kaldırıp gözlerime baktı. Gözlerinin içi parıldıyordu.
“Seni iş çıkışına kadar bekleyebilirim. İstersen?” Beni mi bekleyecekti. Saatime baktığımda yarım saat kadar bir süre vardı. Zaman nasıl da çabuk geçmişti böyle.
“Tamam, senin için sorun olmazsa bekle.” Başını olumsuz anlamda salladı.
İkimiz de içeriye girdik. Ben tekrardan işime döndüm. Zayn ise eski masasına oturup beni izlemeye başladı.
İşimi seviyordum. Üniversite okumama rağmen aile bütçesine katkım olsun diye bu küçük ve bir o kadar da şirin kafe’de çalışıyordum.
“Ah, Zaynie! Nihayet seni buldum.” Sesin sahibine baktığımda Zayn’in boynuna sarılmış bir kız’dan geliyordu.
Demek sevgilisi var. Gözlerim doluyordu. Kızı süzdüğümde; uzun güzel bacakları vardı kesinlikle seksi idi.
Başımı önüme eğip lavaboya yürüdüm. Boy aynasına bakıp, kendimi süzdüğüm. Siyah uzun saçlarım vardı. Hafif dalgalıydılar. Gözlerim saçlarımın aksine maviydi. Zaten yüzümde sevdiğim tek yerim gözlerim. İri ve maviler. Kesinlikle o kızla yarışamazdım. Ben sadece biraz sevimliydim. O kadar.
Kendimi süzmeyi bırakıp lavabodan çıktım. Çıktığım anda merakla etrafına bakan Zayn ile karşılaştım. Bana döndüğünde derin bir nefes aldı ve koşarak yanıma geldi.
“Nereye kayboldun bir anda?” Sadece gülümsemekle yetindim. Cevap vermedim. Bei tutup işimi kaytardığım odaya çekti.
“Sorun ne?” Cevap veremeden kapı kapandı ve aynı zamanda ışıklarda söndü. Etraftan kırılma sesleri geliyordu. Ve ben yine kanatlı’nın sesini duydum.
“Birbirinizi üzmemeniz gerektiğini söylemiştim."
Vote ve yorumlar!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Black Angel (ZaynMalikFanFiction)
Fanfiction"Sensin o!" Kaşlarımı havaya kaldırdım. "Ne?" Gülümseyip dibime kadar geldi. "Sensin! Seçilmiş kişi sensin!" Benim gibi yere çöktüğünde kendimi daha geriye ittim. "Uzak dur benden. G-git buradan." Elini yanağıma koyup okşadı. "Artık benim senden uz...