Part 10

2.2K 151 29
                                    

Zayn, ne dedi o? İstiyor mu? Tabii ya, çok istiyor (!).

"İstiyor musun?" Başımı sinirle Zayn'e döndürdüğüm de gülümsediğini gördüm. Ben kızgınken, o gülümsüyordu. Bu hiç adil değil. 

"Yani, sıkılmıştım zaten dünyadan. Burası iyi gözüküyor." Etrafını süzdüğün de benim kızgın olan yüz hatlarım yerini şaşkınlığa bırakıyordu. Dünya'dan sıkılmış. Burası daha iyi gözüküyormuş. Çok biliyorsun sen.

"Peki, kavganın sırası değil." Başımı Moloch'a çevirdiğim de ayağa kalkmıştı. Boyu normal insanlardan baya bir uzundu. Hadi ama! O bir şeytan. Normal insanlar gibi olması çok matıksız olurdu.

"Yarına kadar süreniz var. Tom'u istediğiniz zaman çağırıp ailenize kendinizi unutturabilirsiniz." Başımı mecburen olumlu anlamda salladım ve ayağa kalktım. Zayn'de peşimden ayağa kalktığın da Tom bize doğru yürüyordu.

"Burayı gezmek ister misiniz?" Etrafıma göz gezdirdiğim de her hangi bir çıkış kapısı olmadığını farkettim. Nereden gidecektik ki? Burası sadece üç- dört duvardan oluşan bir yerdi. Başka bir şey yoktu.

"Yanılıyorsun, Mia. Burada bir den fazla kapı var." Başımı konuşan ve adını daha yeni öğrendiğim Tom'a çevirdim. Yanlış anlamayın Tom benim taktığım isimle Kanatlı olandı. Yani, tanıyorsunuz O'nu. 

Ah, tabii ya. O aklımı okuyabiliyor. Ama ben malesef daha okuyamıyorum. Zaten ben burada olmayacağım yeryüzün de olacağım için pek gerek kalmayacak. Ki zaten o güçten istemiyorum.

"Öyleyse, Hadi çıkart bizi buradan." Gülümseyip duvarın dibine kadar yürüdü. Elini duvarın ortasına koyup itmeye başladı. Bir de melek olacak. Bu tarz şeyler sadece filmler de olur. 

"Tabii, tabii çıkartırsın sen bizi buradan." Kahkaha atacağım anda duvar yavaşça geri kaydı. Ağzım şaşkınlıkla açılırken Tom yani Kanatlı bize alay eder bir tavırla bakıyordu. Ben nereden bilebilirim böyle bir gizli kapı olduğunu?

"Çok konuşmayın da yürüyün, hadi." Kapıdan ilk ben ardımdan Zayn ve sonra da Tom girmişti. Zayn, etrafını incelemesine rağmen hala umursamaz bir tavır da duruyordu. Bu tavırını hiç sevmiyorum.

"Size ilk önce Moloch'un karısı Hera ile ardından ise oğulları Ares ve Hermes'le tanıştıracağım. Eğer meşgul değilse de kızları Athena ile tanışırsınız."  Ne kadar garip isimler böyle? Sanki... Sanki köpek isimleri gibi. Ama bir o kadar da asaletli.

"Buradan geçin." Eliyle kırmısı olan kapıyı göstermişti. Bizden önce kapıyı iki kere tıklatıp ses gelmeyince içeriye girmiştik.

Hera. Sanırım o kadın bu olmalıydı. Şu ana kadar dünyada gördüğüm en güze kadındı. Saçları simsiyah ve gözleri ise saçları kadar siyahtı. Tabii, gözlerin de Moloch gibi kırmızılık vardı ama aşırı değildi. Yüzünün hatları birbiriyle orantılıydı sanki. Bize dönüp gülümsedi. Gamzelerini unutmamalıyım. 

"Siz Zayn ve Mia olmalısınız." Bizi tanıyordu. Tanrı'm. Bu kadım bizi tanıyordu. 

"Ben Zayn ve o'da arkadaşım Mia." Haklı, arkadaşıyım. Fazlası da olamam sanırım.

"Ben de Hera. Moloch'un eşiyim. Ve ayrıyetten Evilik Tanrıça'sıyım."  Gülümsemesine karşılık ben de minik bir tebessüm gönderdim. Ayağa kalkıp yanımıza gelmişti. Kabul ediyorum, fiziği her kadına taş çıkartabilirdi. 

"Eğer oğullarınız müsaitse onlarla da tanıştırmak istiyorum." Hera, başını olumlu anlam da sallarken biz çoktan odadan çıkmıştık.

 ***

Ev de oturmuş ailemle sohbet ediyordum. Genel de akşam yemeklerinden sonra hep odam da olurdum ama bu son saatlerimdi. Ve ben iyi değerlendirmek istiyordum.

 Orada ne oldu diye sorarsanız;

Oğulları ile tanışmıştık. Ares ve Hermes'ti. Ares, Savaş Tanrı'sı, Hermes ise ölenlerin ruhunu gösterme elçisi idi. Bir de şey var tabii. Kanatlı'dan daha yakışıklıdılar. Bize çok iyi davrandılar.

Kızları Athena ise Barış ve Savaş Tanrıça'sıydı. O ise çok güzel bir kızdı. Hani demiştim ya; Hera'dan daha güzel bir kadın daha görmedim diye. Athena o'ndan daha güzeldi. Annesine çekmişti. Kesinlikle.

Bunlar haricin de; Eresbos, karanlık Tanrı'sı ve Thanatos, ölüm Tanrı'sı ile tanışmıştık. Daha çok fazla Tanrı ve Tanrıça varmış ama hepsini bir gün de ziyaret etmemiz imkansızmış.

Bir de unutmadan benim sembolü ismim Demeter yani Yeryüzü Tanrıça'sıymış. Zayn ise Uranos yani Gök Tanrısı'ymış.

"Abla? Sence O'da beni seviyor mu?" Başımı Zoe'ye yani minik meleğime çevirdiğim de yemyeşil gözlerini gözlerime dikmişti. 

"Bilmiyorum ki. Ama seviyordur bence. Hem sen bunun için daha küçük değil misin?" Beş yaşında ki kardeşim ile konuştuğumuz konu 'Aşk'tı. Ne iyi değil mi? Aşık olduğunu sanıyor. Kime diye sorarsanız Zayn'e. Ama unutmayın; O benim.

Kapı ziliyle yerimden sıçradım. Koşar adımlarla kapıyı açtığım da ela gözlerle karşılaşmayı beklemiyordum.

"Ben işimi bitirdim. Gidiyor muyuz?"

Oylar Ve Yorumlar!

(Gecikme için çok üzgünüm, kızlar. Bu bölümü yazarken çok uğraştım umarım beğenirsiniz. Bu hikaye sayesin de neredeyse tüm Tanrı ve Tanrıça isimlerini ezberledim :DD)

Black Angel (ZaynMalikFanFiction)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin