Gözlerimi büyülterek Zayn'e döndüğüm de o'nun dönüşme işlemi çoktan bitmişti. Tanrı'm ben nasıl olurda bunu unuturum?
"Zayn," diyip derin bir nefes aldım ve yanına kadar yürüdüm. "Ben kardeşime kendimi unutturmadım." Moloch'un da benim gibi gözleri büyürken Zayn'de hiç bir değişim yoktu.
"Gidip unuttururuz. Ne var ki bunda?" Haklıydı. Geri dönüp Zoe'ye kendimi unutturabilirdim. Ve bu mesele de burada kapanırdı.
"Hayır, bu imkansız. Sizi geri dünyaya gönderemem. Göndersem bile sizi kimse göremez." Gözlerimi Zayn'den ayırıp konuşmasını bitiren Moloch'a çevirdim.
"Ama eğer o'na kendimi unutturmazsam sürekli beni sorar. Ailem de beni hatırlamayacakları için o'nu Akıl Hastalıkları Hastahanesi'ne bile gönderebilirler." Gözlerimin yandığını hissediyordum ama bir türlü gözümden yaş gelmiyordu. Ve gözlerimi kırpıştırdıkça daha çok acıyordu.
"Bu senin sorumluluğundu. Ve sen gerçekleştirmedin. Ya da unuttun diyelim. O küçük kıza ne olacağı inan umrumda değil."
"Ame benim umrumda! O küçük kız benim kardeşim!" Gözlerim daha çok yanıyordu. Ama hala yaş gelmemişti. Bu kadar mı zor ağlamak? Derin bir nefes verip ne yapacağım hakkın da bir şeyler düşünmek için beynimi zorlamaya başladım.
"Bak, üzgünüm Mia. Ama kurallar böyle. Yapabilecek hiçbir şeyim yok." Gözlerimi sertçe kırpıştırarak Moloch'a baktım. Ne demek hiç bir şey yapamam? Yapması lazım. O değil mi Tanrı olan?
"Sen Tanrı değil misin? Yapman lazım!" Başını olumsuz anlamda sallayıp Athena'nın yanına kadar yürüdü.
"Sadece ben değilim. Ben Kötülerin Tanrısı'yım. İyilerin Tanrısı'da var. Ama bu sizi ilgilendirmiyor. Çünkü siz kötü tarafsınız." Bundan bana bahsetmemiştiler!
"Ve ağlamaya çalışma, ağlayamazsın. Bir şeytan asla ağlamaz." Athena ile birlikte dışarıya çıktıkların da derin bir nefes verip Zayn'e geri döndüm.
"Ben üzgünüm, Mia." Neden sen üzgünsün ki? Sen kendi ailene kendini unutturdun. Ya ben? Ah, lanet olsun! Zoe'yi Akıl Hastahanesi'ne götürmeseler iyi.
"Peki, hadi gidelim artık." Kanatlı'ya doğru yürüyüp kapıyı açmasını bekledim. Hala aklım Zoe'deydi. O'nu ziyarete gitsem beni görebilir miydi? Ama insanlara görünmenin de bir takım cezaları vardır. Vardı yani öyle değil mi?
Önümde ki kapı açıldığın da kendimi hemen dışarıya attım. Ama burası dışarısı değildi. Burası... Cehennem gibiydi. Sıcak bir havası vardı ama hissetmiyordum. Zayn'e döndüğüm de o'da benim gibiydi.
Burası farklıydı. KIsaca tarif etmem gerekirse, bulunduğum yerden 4-5 metre ileride uçurum gibi bir şey vardı. Aşağısını göremiyordum ama oradan buhar çıkıyordu. Sağ tarafımda yiyecekler ve sol tarafımda ise büyük bir koltuk vardı. Moloch'un oturduğu koltuk gibiydi ama daha farklıydı.
"Zayn. Senin yerin burası." Ha? Ne dedi? Zayn burada mı olacak? Bu çok saçma.
"Peki." Zayn sadece omuz silkmekle yetinmişti. Biraz daha meraklı olamaz mıydı? Ne yapacaktı burada?
"Düşüncelerini okuyabildiğimi unutma, Mia." Ah, lanet olsun! Bunu her zaman unutmak zorunda mıyım? Kusura bakmasın ama her gün karşıma düşüncelerimi okuyan biri çıkmıyor.
"Unutmam." Başıyla onayladığında Zayn çoktan kendi koltuğunu incelemeye koyulmuştu. Neden bu kadar çok istiyor burada olmayı, bilmiyorum. Ben ailemden nasıl ayrı kalacağım konusunda hala kararsızım. Buradan kaçmak gibi bir lüksüm de yok ki. Elinde sonunda bulurlar beni.
"Ve şimdi de Mia'nın yerine gidelim, yeryüzüne." Heyecanlanmamalıyım. Heyecanlanmamalıyım. Sakinim ben.
"Tamam, hadi gidelim." Zayn bize doğru yürüyüp yanımda durduğunda istemsiz olarak gerildiğimi hissettim.
"Hayır, Zayn. Sen burada kalıyorsun. Biz Mia ile gideceğiz. Kurallar böyle." Aman ne güzel, ne güzel. Zayn'den de ayrılıyorum. Tek başıma ne yapacağım Tanrı aşkına!
Kanatlı, belimi tutup gözlerimi kapatmam için işaret vermeden yeryüzüne gelmiştik bile. Ve hey! Kulağımda ki o çınlama yoktu. Dönüşümden olsa gerek.
"Burası da senin yerin." Yuktunup etrafıma bakındım. Zayn'in gibi sıcak bir havası yoktu. Tersine sıcak bir rüzgar vardı. Etraf kırmızının açık tonlarındaydı ve Zayn'in ki gibi bulunduğum yerin 5-6 metre ilerisin de uçurum gibi bir yer vardı. Ama benimkisinden buhar çıkmıyordu.
Sağımda çeşitli yiyecekler ve solumda ise beyaz bir koltuk vardı. En azından koltuğum beyaz. Sanırım bir kaç güne içim- dışım kırmızı olacak.
Uçurumdan aşağıya bakmak için yürüyüp eğildiğim de gözlerimi istemsizce büyülttüm. Aşağıda insanlar vardı. Hem de neredeyse bütün dünya. Burada ne yapacağım ben!
"Zayn'de de böyle bir uçurum vardı. Orada da mı insanlar vardı?" Kanatlı'da yanıma yürüdüğün de başını olumsuz anlamda sallıyordu.
"O'nun uçurumun da alevler var. Ve yanan insanlar. Moloch'a itaat ettikleri için yanan insanlar." O zaman ben neden buradayım? Zayn'in yanında olmam gerekmiyor mu? Yani cehennem'de?
"Bu saçma. Benim burada olmamam lazım."
"Hayır, senin burada olman lazım." Bulmaca gibi konuşmayı kesmelisin! Doğrulup koltuğuma doğru yürüdüğüm de Kanatlı'da peşimden geliyordu.
"Bugün alışmanız için hiç bir şey yapmayacaksınız. Yarın gerekli her şeyi öğrenirsiniz." Ağzımı bir şey söylemek için açtığım da Kanatlı gitmişti bile. Beni beklesen ne olur ki? Zayn'siz burada olmak istemiyorum!
Ben tek başıma hiç bir şey yapamam ki. Bunu herkes bilir. Tamam, kabul yalnız değilim. Ayağımın altında bir dünya insan var. Ama onlarla konuşamıyorum. Belki de konuşabilirim ha?
Hızla tekrardan uçuruma yürüyüp uzandım.
"Benimle konuşacak biri var mı?" Sorduğum soruya bak. Şimdi biri 'Ben' diyecek sanki. Beni nasıl Yeryüzü Tanrı'su yaptılar hiç anlamıyorum.
"Sevgilim beni terk ettiğinden beri eski hayatıma kavuşamıyorum." Gelen sesle başımı altımda bulunan dünyaya çevirdim. Ses buradan gelmişti. Eminim. Biraz daha göz gezdirdiğim de ileride deniz kenarına oturmuş bir kız vardı. Ondan mı geliyordu bu ses?
Ne yapmam gerekiyor peki? Yarın öğrenirim.
***
Uzandığım yerden aşağıyı izlerken saatlerin geçtiğinden eminim. Gece yarısı iki- üç gibi olmuştu büyük ihtimalle. Hiç bir şey yapmadan sadece izlemiştim. O kızı. Ağlayan kızı. O da bir saat önce gitmişti zaten. Dediklerini duymamıştım ama ağlamıştı. Sürekli ağlamıştı.
"Ne yapıyorsun orada?" Zayn'in sesiyle yerimden sıçrayıp arkamı döndüm. Zayn! Gelmişti!
"Zayn? S-sen nasıl?" Buraya gelmesi imkansızdı. Gelemezdi. Öyleyse ben de onun yanına giderdim. Burada sıkılmaktansa o'nun yanına gitmeyi tercih ederim.
Yanıma gelip uzandığında başımı Zayn'in kusursuz yüzüne çevirdim.
"Kaçtım. Senin için."
*Oylar Ve Yorumlar
(Merak ettiklerinizi yoruma sorabilirsiniz.) (Bir de vote'lemeyenler tüm bölümleri vote'leyebilir mi? Lütfen?)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Black Angel (ZaynMalikFanFiction)
Fanfiction"Sensin o!" Kaşlarımı havaya kaldırdım. "Ne?" Gülümseyip dibime kadar geldi. "Sensin! Seçilmiş kişi sensin!" Benim gibi yere çöktüğünde kendimi daha geriye ittim. "Uzak dur benden. G-git buradan." Elini yanağıma koyup okşadı. "Artık benim senden uz...