《6》

51 14 2
                                    

"Bir grup geliyor ama insan değiller,"

Fırat...

"Ben hiç bir şey bilmiyorum. Tek bildiğim şey ikisininde yaşadığı. Onlar yaşıyor, ölmedi."
Nazım abi konuştu onu sakinleştirmek için.

"Öldüğünü söylemiyoruz zaten Burçak, bulamadık onları. Onu söylüyorduk. Sakin ol kızım."

Burçak'ın elinden tutarak merdivenden indirdi. Nazım abi endişeleniyordu Burçak için. Bu olaylar onu çok fazla etkilemişti. Aslında hepimiz etkilenmiştik. Bir anda olan bu salgın hastalık insanlığın sonunu getirmişti. Hayatta ki amaçlarımızı bırakıp arasına yaşamı sıkıştırmıştık. Kolay olmayacaktı fakat başaracaktık. Herşeye inat yaşayacaktık.
"Çağıl bir bardak su getirir misin?"

Mutfağa hızlı adımlarıyla gitti Çağıl, ben de Burçak'ın oturması için yer açmıştım yanım da. Ağlamaya başlamıştı.
"Ağlama geçecek, sakin ol."

Öfkeli bakışlarını bana çevirdi. Beni suçlar gibi bir hali vardı. Elin de olsa beni boğardı.

"Hepsi senin yüzünden. Sen gidip baktın. Sen yok dedin onlara. Belki de sen öldürdün onları. Sen ölüme terkettin."

Bu kez ben sinirlenmiştim. Okuldan çıktığımızdan beri hep beni suçluyordu. Haksız da değildi aslında. Ali'yi ölüme terk eden bendim.
Bir hışımla kalktım yerimden ve bu kez konuşma sırası bendeydi. Sabrım taşmıştı.

"Yeter artık Burçak! Her fırsatta beni suçlamayı bırak artık. Ben bir şey yapmadım. Aşağıya indim yoklardı ben de yukarıya çıktım ve o lanet okuldan çekip gittik anladın mı? Burada suçlanacak biri varsa o ben değilim."

Sözümü bitirip hiç kimseyi dinlemeyerek yukarıya çıktım. Odanın kapısını kapatıp cam kenarın da duran sandalyeyi alıp oturdum. Dışarıda gezen insanları izlemeye başladım.
Her fırsatta Burçak'ın bana sarması normal değildi. Ya da bu olay yüzünden fazlasıyla etkilenip kafayı sıyırmıştı. Burçak'ı bir kenara bırakıp Ali'yi düşünmeye başladım. Kim bilir ne yapıyordur? Yaşıyor mu şimdi? Belki de yanında ki kızı bırakıp kendi çaresine bakıyordur? Kimin umrunda ki. Herkes kendi çaresine bakıyor bundan sonra.
Dışarıyı izlerken bir hareketlilik vardı. Kadının biri polislerle tartışıyordu. Oturduğum yerden kalkıp perdeyi çekip camı açtım.

"Benim kızım orada anlamıyor musunuz? Tehlike de ve arabanın içinde yalnız! Bırakın kurtarayım!"

Çığlık çığlığa bağıran kadın kontrol dışındaki arabaları gösteriyordu. Oraya gitmek için çabalıyordu. Etrafta kurtulan insanlardan oluşan bir kalabalık oluşmuştu. Herkes ne olduğunu anlamaya çalışıyordu benim gibi.

"Hanımefendi bakın kontrol sahası içerisinden çıkamazsınız yasak. Sakin olun lütfen!"
"Sen bana sakin ol diyemezsin!"

Nasıl olduğun anlamadığım anda kadın, polisin belindeki silahı alıp kafasına ateş etti.
"Kimse bana sakin ol diyemez! Kızım tehlike de."

Kafası kanlar içinde kalan adam yere düştü. Polisler onu durdurmak için yaklaştıkların da onlara da saldırmaya başladı. Kadını destekleyen bir kaç insan da polislere saldırmıştı. Gerçekten çıldırmışlardı, etrafa da ateş etmeye başladılar. Hemen camdan çekilip aşağı inmek için kapıya koştum. Merdivenleri bir çırpı da inerken saklanmaya çalışan Burçak'ı gördüm. Koltuğun köşesine sinmiş korkudan titriyordu. Etrafa baktığım da salon da sadece Burçak vardı. Dikkatli bir şekilde onun yanına gidip kendimi korumaya çalıştım.
"Korkma yanındayım."

GİZLİ ÖLÜLERHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin