Gözlerimi açtım.Siyah bir oda.Tamamen siyahdan ibaret.Farklı olan bir tek yatak.Beyaz bir yatak...
Gardırop,siyah.Çalışma masası,siyah.Duvarlar,siyah.Komidin,siyah.Yatak, beyaz.
Ben neden burdayım.Hatırla Öykü,hatırla.O adam, sanırım o adam bana 'şiddet uygulamıştı.'Manyaksın kızım sen adama gitmiş neler dedin tabi dövücekti.Sende ne çelimsiz bir kızsın hemen dayak yiyorsun.Geçirecektin suratına iki yumruk görücekti çocukları ağlatmak nedir diye.
Üzerimdeki yorganı çıkararak ayağa kalktım.Odanın içinde gezdim.Kapı açıldı...Uzun boylu,dolgun dudakları,kocaman kahverengi gözleri,siyah bir t-shirt ve siyah bir kot pantolonlu,
kim olduğunu bilmediğim biri geldi.Kapının açılma sesini duyduğumda panikle geriye doğru bir adım attım ve duvara çarpmış olmalıyım ki yere düştüm.Yanıma doğru geldi.Dizlerinin üzerine çöktü.
"Uyanmışsın."dedi koyu kahverengi gözleriyle ; gözlerimin içine bakarak.
"Şey,ben...Benim ne işim var burda?Sen,sen kimsin."dedim.Tabi diyebildiysem.Her yerim titriyordu.
"Küçük bir kaza sonucunda bayılmışdın.Bende alıp buraya getirdim.Evime."diyerek ayağa kalktı.
"Saat kaç?"dedim ayağa kalkmaya çalışarak ama yine düşdüm.
"Sakar"dedi iğrenç bir gülümseme takınarak.
"Saat kaç!"diyerek tekrar ayağa kalkmaya çalıştım ama tekrar düştüm.Ayaklarım titriyordu.Koltuk altlarımdan tutarak beni kaldırdı ve yatağa doğru gitmeme yardım etti.Yatağa oturdum.Cebinden telefonunu çıkararak
"18:30"dedi.Ellerimi saçlarıma daldırdım. Saçlarım yağlanmış.Alnımdan akan su damlasının bir ter olduğunu ve ne kadar terlediğimi anladım.Annemin eve gitmesine bir buçuk saat var ve ben şuan kim olduğunu bilmediğim, tanımadığım çocuğun evindeydim.Napmalıyım şuan hiç bir fikrim yok.Oturduğu yerde bana bakarken çok masum görünüyordu.
"Beni nasıl getirdin buraya"dedim.Ah Öykü bu ne biçim soru!
"Kucağımda,ama yolun yarısına kadar.Gerisini arabamla getirdim."diyerek cebinden çıkardığı tahta parçasıyla oynamaya başladı.
Yüzünde asık,mutsuz bir ifade vardı.Ne olduğunu öğrenmeliydim.Kimse bir insanı üzemezdi!Bu haksızlıktı.Gözlerimi onun yüzünden devirerek yere baktım.
"Adım Öykü, Öykü Yazıcı."dedim kollarımı dizlerime dayayarak.
"Uzel Kara"diyerek bir kaç saniye baştan aşağı beni süzdü."Çok ağır mıydım?"dedim.
"Fil yavrusu kadardın."diyerek suratında bir gülümseme oluştu.Çok güzel gülüyordu.
"Mutsuz görünüyorsun."dedim.Bu da neydi Öykü ya.Şu ağzına bir sahip çık be kızım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Her Şeye Rağmen
Novela JuvenilBilgisayarlarda oynanan aşk oyunlarını çok severdim fakat AŞKA HİÇ İNANMIYORUM en çokta , EN BÜYÜK AŞKLAR NEFRETLE BAŞLAR...Diye başlayan bu çok saçma söze!Sevmediğim nefret ettiğim birine neden aşık olayım ki? "Kim demiş ki, en büyük aşklar nefre...